BAŞKAN ÖKTE: “AKLIMIZI BAŞIMIZA ALMAZSAK BİZİ BU VATANDAN SÖKÜP ATACAKLAR”

Gündem 16.07.2022 - 09:48, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:36
 

BAŞKAN ÖKTE: “AKLIMIZI BAŞIMIZA ALMAZSAK BİZİ BU VATANDAN SÖKÜP ATACAKLAR”

MHP İL BAŞKANI HİKMET ÖKTE: “AKLIMIZI BAŞIMIZA ALMAZSAK BİZİ BU VATANDAN SÖKÜP ATACAKLAR, YA DA BURADA BİZİ GÖMÜP ÜZERİMİZDEN AŞACAKLAR”

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ), 6 yıl önce bugün darbe girişiminde bulundu. Türkiye’nin dört bir yanında meydanlara çıkan vatandaşların da direnişiyle saatler içinde bastırılan girişim ile demokrasi tarihimizdeki bir kesintinin daha önüne geçildi. Bu yılki anma etkinliklerin teması da “Türkiye Aşkına” olarak belirlendi. Burdur Cumhuriyet Meydanında düzenlenen 15 Temmuz Hain Fethullahçı Terör Örgütü darbe kalkışmasında kaybettiğimiz şehitleri anma gecesi gece geç saatlere kadar devam etti. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik gününde çok sayıda vatandaş cumhuriyet meydanında bir araya geldi. Burdur Milliyetçi Harekat Partisi İl Başkanı Hikmet Ökte yaptığı konuşmada, “Aklımızı başımıza almazsak, milli birlik ruhunu kaybedip birbirimize düşersek, açık açık uyarıyorum ki; ya bizi bu vatandan söküp atacaklar, ya da burada bizi gömüp üzerimizden aşacaklar” ifadeleri ile gecenin önemini vurguladı.   MHP İl Başkanı Ökte’nin açıklamasının devamı şöyle: “Sayın Valim,Protokolün Saygın üyeleri, Hanım efendiler Beyefendiler Değerli hemşerilerim Valiliğimizin düzenlemiş olduğu 15 Temmuz Birlik ve Beraberlik programına hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Yakın tarihimizin, belki de tüm zamanların, en karanlık 15 Temmuz gününün Altıncı yıldönümü münasebetiyle, Cumhuriyet Meydanında toplanmış bulunuyoruz. Konuşmamın hemen başında muhterem heyetinizi, ekranları başında bizleri izleyen aziz hemşerilerimizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. 15 Temmuz FETÖ hain saldırısına korkusuzca direnen, kanlarının son damlasına kadar mücadele ederek destan destan büyüyen aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. O zulmet dolu gecede fedakârca, kahramanca, ardını önünü düşünmeden işgalcilerin karşısına dikilen gazilerimize, elbette büyük Türk milletine şükran ve saygılarımı sunuyorum. Sayın Valim, Hiç şüphe yok ki, Türk milleti tarih boyunca nice badire ve belaları alt etmeyi, üstesinden gelmeyi başarmıştır. Bundan hepimiz gurur duymaktayız. Var olmanın bir bedeli vardır ve bu gerçek milli vicdan tarafından bilinmektedir. Üzerinde yaşadığımız çetin ve zorlu coğrafyada yaşamanın herhâlde ağır sonuçları olacaktır, nitekim bu zamana kadar da olmuştur. Türk milletinin hedefte olması, kutlu varlığı üzerinde oyunlar oynanması tesadüfi görülmemelidir. Kaldı ki böylesi bir husumet ve hıyanet kuşatması yeni de değildir. Aklımızı başımıza almazsak, milli birlik ruhunu kaybedip birbirimize düşersek, açık açık uyarıyorum ki; ya bizi bu vatandan söküp atacaklar, ya da burada bizi gömüp üzerimizden aşacaklar. Hesap budur, emel budur, vahşi gaye bundan ibarettir. 15 Temmuz öncelikle bir darbe teşebbüsüdür. Ayrıca taktikçileri, kuryeleri, taşeronları, planlayıcıları, sahadaki tetikçileri belli olan iblisane bir işgal denemesidir. 15 Temmuz FETÖ kalkışmasına kontrollü darbe demek her şeyden önce aklın inkârı, vicdanın itlafı, yalın gerçeklerin imhasıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur, olamayacaktır. 15 Temmuz’da onur duyduğumuz TBMM defalarca bombalanmış, kurşun yağmuruna tutulmuştur. Askeri kamuflaj içine saklanmış dar bir kadro, bir avuç yılan milletimize ateş saçmış; milli kurum ve kuruluşlara acımasızca saldırmıştır. Tarih sayfalarını karıştırdığımızda örneğine neredeyse hiç rastlanmayacak alçaklıklar, akla hayale sığmayan şiddet dolu sahneler, meşum ve melun 15 Temmuz gecesinde yaşanmıştır. Çanakkale’de müstevlilerin yarım bırakmak zorunda kaldıkları zulmü hain FETÖ’cüler tamamlamak istemişlerdir. Millî Mücadele’de kovalanan Türk düşmanları, aradan geçen 100 yıl sonra bellerini doğrultup devşirdikleri Pensilvanyalı teröristlerle Türkiye’yi önce teslim, daha sonra da tepeden tırnağa tasfiye etmeye kalkışmışlardır. 15 Temmuz tarihi bir hesaplaşma, tarifsiz bir hıyanettir. Bir yanda Türkiye, diğer yanda yedi düvel; Bir yanda Türk milleti, diğer yanda terör örgütleri ve arkalarındaki efendileri vardır ve taraflar çok nettir. Fethullahçı Terör Örgütü Türkiye’ye kast etmek için eline geçirdiği tüm imkânları kullanmıştır. Milletimizin alın teriyle alınan uçaklar, helikopterler kanunsuz şekilde uçurulmuş; tanklar, silahlar 84 milyona doğrultulmuştur. Bir defa FETÖ işgal girişimiyle ilgili milli bir mutabakatın varlığı şarttır. 15 Temmuz’un üzerinden Altı yıl geçmesine rağmen bu konuda ısrarla kutuplaşma ve kısır kavgaların yaşanması istiklalimiz açısından alarm ve acı verici bir kayıptır. Düşman bellidir. Kanlı teröristler belirgindir. Açtıkları nifak çukuru, kazdıkları fitne kuyusu gözler önündedir. O halde 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması üzerinde niçin hemfikir olamıyoruz? Neden hep birlikle zalimlere karşı gelemiyoruz? Niye hakkın, hakikatin ve halkın etrafında tek nefes olamıyoruz? Nedir bizleri ayrı düşüren? Nelerdir aramıza giren? 15 Temmuz Türkiye’ye suikast iken, milletimizi yıkmaya yönelik bir cinayet olduğu besbelliyken var olan görüş farklılıklarını nasıl izah edip neye yormalıyız? FETÖ; asırlardır devam edegelen Anadolu’nun istila komplosunun bu çağdaki adıdır. FETÖ; Müslüman Türk milletine düşman olan batıl, batini ve lanetli çevrelerin, küresel ölüm makinesini içimizde ve bölgemizde devamlı çalıştıran haçlı zihniyetinin su katılmamış bir barbarlığıdır. Eğer biz irkilip kendimize gelmezsek, milli akıl ve şuurda buluşamazsak bu barbarlık son olmayacaktır. Eğer iç barış ve huzur ortamını birlikte temin ve tamir etmezsek, biliniz ki yeni saldırılar önümüzdedir. FETÖ’yü üzerimize salan, milli bünyemize ve devletimize saldırtan şarlatanlar, soysuzlar ve insanlık katilleri; sadece bir partiye, sadece bir şahsa, sadece bir düşünceye değil; hepimizi, milletimizin tamamını hedef seçmişlerdir. Bunu görmek, bunu artık bilmek lazımdır. Dost bildiklerimiz arkamızda hançerle dolaşmaktadır. Küresel ve bölgesel stratejik denklemleri aleyhimize kurmak için harıl harıl faaliyette bulunanlar Türkiye’ye pranga vurmak için hazır ve nazır beklemektedir. İslamiyet’in kılıcı Türklerin Anadolu’dan çıkarılması için el ovuşturanlar artık gemi azıya almışlar, son kozlarını oynamaya başlamışlardır. 15 Temmuz’a mevzi bakmak yerine, stratejik yaklaşmak; tehlikeleri kaynağında okuyup, oyunu odağında bozmak milli namusun bizlere yüklediği tarihi bir görevdir. Bu görevden kaçamayız. Bu göreve yüz çeviremeyiz. Çünkü gidecek başka yerimiz yoktur. Sığınacak başka yurdumuz yoktur. Altında toplanacağımız başka ay yıldızlı bayrağımız da yoktur. Ne yapacaksak burada, Türk milletinin son yurdunda, birlikte yapacağız, birlikte başaracağız. Türkiye Cumhuriyeti’nin omurgası milli kimliktir, egemenlik ve irade ebediyen Türk milletine aittir. Bunu kabullenmekte zorluk çıkaranlara Ne Mutlu Türküm Diyene sözüyle cevap verecek, göğüs gereceğiz. Bu omurga kırılır, milli kimlik kaybolursa; şunu unutmayınız ki, bu sınırlar içinde, bu beşerî varlık çerçevesinde, devletimizin bugünkü haliyle yaşamak imkânsızlaşacaktır. Adaletse istenen, yollarda değil, milli vicdanın ta kendisinde bulacağız. Düşman çokmuş, biz onlardan daha çoğuz, daha güçlüyüz, daha diriyiz, bunu göstermeliyiz. Kumpas kuruyorlarmış, alayı birden üzerimize geliyormuş; varsın olsun, yeter ki saflarımızı sıkı tutalım; öleceksek de adam gibi, kahraman gibi, ama tam bağımsız bir şekilde ölelim. Mağduriyet varsa giderelim, ama devlete ve millete kıyanları asla affetmeyelim. Ahlaksızca, arsızca üzerlerine İngilizce kahraman yazan tişört giyen Pensilvanya uşaklarını güldürmeyelim, dağınık ve atıl hale düşmeyelim. Muhtaç olduğumuz kudret, inanç, cesaret ve müjde İstiklal marşımızın satırlarında vardır: Korkma, diye başlıyor İstiklal marşımız, Korkma! Korkma, varsın ihanet karanlık sokaklarda kol gezsin, Korkma, yine bütün dünya karşımıza geçsin, Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Yurdumun üstünde tüten en son ocak. Sayın protokol, Değerli Hemşerilerim, Son olarak şunu özellikle ifade etmek isterim ki; Türk Silahlı Kuvvetleri içine yuvalanmış bir kısım darbeci hainle Mehmetçiği mutlaka ayırt etmek gerekmektedir. Ve de şehitlerin hepsi ayrım gözetmeksizin eşittir, her biri bizim için mukaddes, muhteşem bir vatan mücadelesinin elleri öpülesi neferleridir. Mehmetler bizimdir, biz Mehmed’iz, kutlu vatan onlara emanettir. Bugün değeri çok daha iyi anlaşılan bir mücadelenin kahramanı ve devletimizin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk ile silah ve dava arkadaşlarının aziz hatırasını bir kez daha saygı ve şükran duygularımla anıyorum. Bu vesileyle, tarih boyunca Türklüğü yaşatmak uğruna hayatlarını feda eden kahraman ecdadımızı; bugün teröristlerle mücadele ederken şehit düşen kahraman güvenlik güçlerimizi, aziz vatandaşlarımızı ve gazilerimizi rahmet ve minnet duygularımla yâd ediyorum. Sözlerime son verirken hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyor, her birinizi Allah’a emanet ediyorum. Ne Mutlu Türküm Diyene.” Dedi.
MHP İL BAŞKANI HİKMET ÖKTE: “AKLIMIZI BAŞIMIZA ALMAZSAK BİZİ BU VATANDAN SÖKÜP ATACAKLAR, YA DA BURADA BİZİ GÖMÜP ÜZERİMİZDEN AŞACAKLAR”

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ), 6 yıl önce bugün darbe girişiminde bulundu. Türkiye’nin dört bir yanında meydanlara çıkan vatandaşların da direnişiyle saatler içinde bastırılan girişim ile demokrasi tarihimizdeki bir kesintinin daha önüne geçildi. Bu yılki anma etkinliklerin teması da “Türkiye Aşkına” olarak belirlendi.

Burdur Cumhuriyet Meydanında düzenlenen 15 Temmuz Hain Fethullahçı Terör Örgütü darbe kalkışmasında kaybettiğimiz şehitleri anma gecesi gece geç saatlere kadar devam etti.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik gününde çok sayıda vatandaş cumhuriyet meydanında bir araya geldi.

Burdur Milliyetçi Harekat Partisi İl Başkanı Hikmet Ökte yaptığı konuşmada, “Aklımızı başımıza almazsak, milli birlik ruhunu kaybedip birbirimize düşersek, açık açık uyarıyorum ki; ya bizi bu vatandan söküp atacaklar, ya da burada bizi gömüp üzerimizden aşacaklar” ifadeleri ile gecenin önemini vurguladı.

 

MHP İl Başkanı Ökte’nin açıklamasının devamı şöyle:

“Sayın Valim,Protokolün Saygın üyeleri, Hanım efendiler Beyefendiler Değerli hemşerilerim Valiliğimizin düzenlemiş olduğu 15 Temmuz Birlik ve Beraberlik programına hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Yakın tarihimizin, belki de tüm zamanların, en karanlık 15 Temmuz gününün Altıncı yıldönümü münasebetiyle, Cumhuriyet Meydanında toplanmış bulunuyoruz. Konuşmamın hemen başında muhterem heyetinizi, ekranları başında bizleri izleyen aziz hemşerilerimizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. 15 Temmuz FETÖ hain saldırısına korkusuzca direnen, kanlarının son damlasına kadar mücadele ederek destan destan büyüyen aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. O zulmet dolu gecede fedakârca, kahramanca, ardını önünü düşünmeden işgalcilerin karşısına dikilen gazilerimize, elbette büyük Türk milletine şükran ve saygılarımı sunuyorum.

Sayın Valim, Hiç şüphe yok ki, Türk milleti tarih boyunca nice badire ve belaları alt etmeyi, üstesinden gelmeyi başarmıştır. Bundan hepimiz gurur duymaktayız. Var olmanın bir bedeli vardır ve bu gerçek milli vicdan tarafından bilinmektedir. Üzerinde yaşadığımız çetin ve zorlu coğrafyada yaşamanın herhâlde ağır sonuçları olacaktır, nitekim bu zamana kadar da olmuştur. Türk milletinin hedefte olması, kutlu varlığı üzerinde oyunlar oynanması tesadüfi görülmemelidir. Kaldı ki böylesi bir husumet ve hıyanet kuşatması yeni de değildir. Aklımızı başımıza almazsak, milli birlik ruhunu kaybedip birbirimize düşersek, açık açık uyarıyorum ki; ya bizi bu vatandan söküp atacaklar, ya da burada bizi gömüp üzerimizden aşacaklar. Hesap budur, emel budur, vahşi gaye bundan ibarettir. 15 Temmuz öncelikle bir darbe teşebbüsüdür. Ayrıca taktikçileri, kuryeleri, taşeronları, planlayıcıları, sahadaki tetikçileri belli olan iblisane bir işgal denemesidir. 15 Temmuz FETÖ kalkışmasına kontrollü darbe demek her şeyden önce aklın inkârı, vicdanın itlafı, yalın gerçeklerin imhasıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur, olamayacaktır. 15 Temmuz’da onur duyduğumuz TBMM defalarca bombalanmış, kurşun yağmuruna tutulmuştur. Askeri kamuflaj içine saklanmış dar bir kadro, bir avuç yılan milletimize ateş saçmış; milli kurum ve kuruluşlara acımasızca saldırmıştır. Tarih sayfalarını karıştırdığımızda örneğine neredeyse hiç rastlanmayacak alçaklıklar, akla hayale sığmayan şiddet dolu sahneler, meşum ve melun 15 Temmuz gecesinde yaşanmıştır. Çanakkale’de müstevlilerin yarım bırakmak zorunda kaldıkları zulmü hain FETÖ’cüler tamamlamak istemişlerdir. Millî Mücadele’de kovalanan Türk düşmanları, aradan geçen 100 yıl sonra bellerini doğrultup devşirdikleri Pensilvanyalı teröristlerle Türkiye’yi önce teslim, daha sonra da tepeden tırnağa tasfiye etmeye kalkışmışlardır. 15 Temmuz tarihi bir hesaplaşma, tarifsiz bir hıyanettir. Bir yanda Türkiye, diğer yanda yedi düvel; Bir yanda Türk milleti, diğer yanda terör örgütleri ve arkalarındaki efendileri vardır ve taraflar çok nettir. Fethullahçı Terör Örgütü Türkiye’ye kast etmek için eline geçirdiği tüm imkânları kullanmıştır. Milletimizin alın teriyle alınan uçaklar, helikopterler kanunsuz şekilde uçurulmuş; tanklar, silahlar 84 milyona doğrultulmuştur. Bir defa FETÖ işgal girişimiyle ilgili milli bir mutabakatın varlığı şarttır. 15 Temmuz’un üzerinden Altı yıl geçmesine rağmen bu konuda ısrarla kutuplaşma ve kısır kavgaların yaşanması istiklalimiz açısından alarm ve acı verici bir kayıptır. Düşman bellidir. Kanlı teröristler belirgindir. Açtıkları nifak çukuru, kazdıkları fitne kuyusu gözler önündedir. O halde 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması üzerinde niçin hemfikir olamıyoruz? Neden hep birlikle zalimlere karşı gelemiyoruz? Niye hakkın, hakikatin ve halkın etrafında tek nefes olamıyoruz? Nedir bizleri ayrı düşüren? Nelerdir aramıza giren? 15 Temmuz Türkiye’ye suikast iken, milletimizi yıkmaya yönelik bir cinayet olduğu besbelliyken var olan görüş farklılıklarını nasıl izah edip neye yormalıyız? FETÖ; asırlardır devam edegelen Anadolu’nun istila komplosunun bu çağdaki adıdır. FETÖ; Müslüman Türk milletine düşman olan batıl, batini ve lanetli çevrelerin, küresel ölüm makinesini içimizde ve bölgemizde devamlı çalıştıran haçlı zihniyetinin su katılmamış bir barbarlığıdır. Eğer biz irkilip kendimize gelmezsek, milli akıl ve şuurda buluşamazsak bu barbarlık son olmayacaktır. Eğer iç barış ve huzur ortamını birlikte temin ve tamir etmezsek, biliniz ki yeni saldırılar önümüzdedir.

FETÖ’yü üzerimize salan, milli bünyemize ve devletimize saldırtan şarlatanlar, soysuzlar ve insanlık katilleri; sadece bir partiye, sadece bir şahsa, sadece bir düşünceye değil; hepimizi, milletimizin tamamını hedef seçmişlerdir. Bunu görmek, bunu artık bilmek lazımdır. Dost bildiklerimiz arkamızda hançerle dolaşmaktadır. Küresel ve bölgesel stratejik denklemleri aleyhimize kurmak için harıl harıl faaliyette bulunanlar Türkiye’ye pranga vurmak için hazır ve nazır beklemektedir. İslamiyet’in kılıcı Türklerin Anadolu’dan çıkarılması için el ovuşturanlar artık gemi azıya almışlar, son kozlarını oynamaya başlamışlardır. 15 Temmuz’a mevzi bakmak yerine, stratejik yaklaşmak; tehlikeleri kaynağında okuyup, oyunu odağında bozmak milli namusun bizlere yüklediği tarihi bir görevdir. Bu görevden kaçamayız. Bu göreve yüz çeviremeyiz. Çünkü gidecek başka yerimiz yoktur. Sığınacak başka yurdumuz yoktur. Altında toplanacağımız başka ay yıldızlı bayrağımız da yoktur. Ne yapacaksak burada, Türk milletinin son yurdunda, birlikte yapacağız, birlikte başaracağız. Türkiye Cumhuriyeti’nin omurgası milli kimliktir, egemenlik ve irade ebediyen Türk milletine aittir. Bunu kabullenmekte zorluk çıkaranlara Ne Mutlu Türküm Diyene sözüyle cevap verecek, göğüs gereceğiz. Bu omurga kırılır, milli kimlik kaybolursa; şunu unutmayınız ki, bu sınırlar içinde, bu beşerî varlık çerçevesinde, devletimizin bugünkü haliyle yaşamak imkânsızlaşacaktır. Adaletse istenen, yollarda değil, milli vicdanın ta kendisinde bulacağız. Düşman çokmuş, biz onlardan daha çoğuz, daha güçlüyüz, daha diriyiz, bunu göstermeliyiz. Kumpas kuruyorlarmış, alayı birden üzerimize geliyormuş; varsın olsun, yeter ki saflarımızı sıkı tutalım; öleceksek de adam gibi, kahraman gibi, ama tam bağımsız bir şekilde ölelim. Mağduriyet varsa giderelim, ama devlete ve millete kıyanları asla affetmeyelim. Ahlaksızca, arsızca üzerlerine İngilizce kahraman yazan tişört giyen Pensilvanya uşaklarını güldürmeyelim, dağınık ve atıl hale düşmeyelim. Muhtaç olduğumuz kudret, inanç, cesaret ve müjde İstiklal marşımızın satırlarında vardır: Korkma, diye başlıyor İstiklal marşımız, Korkma! Korkma, varsın ihanet karanlık sokaklarda kol gezsin, Korkma, yine bütün dünya karşımıza geçsin, Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Yurdumun üstünde tüten en son ocak. Sayın protokol, Değerli Hemşerilerim, Son olarak şunu özellikle ifade etmek isterim ki; Türk Silahlı Kuvvetleri içine yuvalanmış bir kısım darbeci hainle Mehmetçiği mutlaka ayırt etmek gerekmektedir. Ve de şehitlerin hepsi ayrım gözetmeksizin eşittir, her biri bizim için mukaddes, muhteşem bir vatan mücadelesinin elleri öpülesi neferleridir. Mehmetler bizimdir, biz Mehmed’iz, kutlu vatan onlara emanettir. Bugün değeri çok daha iyi anlaşılan bir mücadelenin kahramanı ve devletimizin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk ile silah ve dava arkadaşlarının aziz hatırasını bir kez daha saygı ve şükran duygularımla anıyorum. Bu vesileyle, tarih boyunca Türklüğü yaşatmak uğruna hayatlarını feda eden kahraman ecdadımızı; bugün teröristlerle mücadele ederken şehit düşen kahraman güvenlik güçlerimizi, aziz vatandaşlarımızı ve gazilerimizi rahmet ve minnet duygularımla yâd ediyorum. Sözlerime son verirken hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyor, her birinizi Allah’a emanet ediyorum. Ne Mutlu Türküm Diyene.” Dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.