Sevgili Okuyucularım Merhaba,
Hangi siyasi parti kazandı veya kazanamadı, belediyeleri kim kazanacak veya kim kazanamayacak veya cumhurbaşkanlığını kim kazandı veya kim kazanmadı benim için önemli değildir. Önemli olan bugüne kadar demokrasinin ne kadarı uygulandı?
Demokrasi adına kabul edemeyeceğimiz mevcut uygulamalar:
1.Halk, istediği adayları milletvekili seçemiyor,
2.Siyasi liderler tarafından halka dayatılan adayları milletvekili seçme sistemi vardır,
3.Milletvekilleri, halkı patron olarak kabul etmiyor,
4.Milletvekilleri, siyasi liderlerin isteklerini, arzularını yerine getiriyor,
5.Milletvekilleri, seçmeni kale almayan, dinlemeyen, seçimden seçime bölgesine uğrayan bir tavırda.
Demokrasi adına kabul edeceğimiz bir uygulama:
Halk, kendi cumhurbaşkanını doğrudan seçme sistemine kavuştu. Yani demokrasinin birinci ayağı tamam sayılır…
Fakat demokrasiyi olgunlaştıramadık.
Siyasi liderler tarafından halka dayatılan adayları seçme sistemi devam ettiği için halkın cumhurbaşkanını seçme özgürlüğü, demokrasiyi tamamlayamıyor veya olgunlaştıramıyor…
Halk, cumhurbaşkanını doğrudan seçtiği gibi milletvekillerini de doğrudan daha doğrusu dayatma olmadan seçerse demokrasiden konuşabiliriz. Yani demokrasinin birinci ayağını destekleyecek ikinci ayağı görünemiyor…
Parlamenter sistem:
Parlamenter sisteme dönelim derken siyasi liderlerin patronluğunu onaylayan parlamenter sisteminden bahsediliyor…
Demokrasiyi getiren parlamenter sistemden bahsedilseydi halkın istediği kişileri milletvekili seçebilme sistemi bugüne kadar 50 defa gündeme getirilirmiş olmalıydı… Demokrasiyi sevmeyen parlamenter sistem hiçbir problemi çözemez…
Siyasi partileri demokratlaştıran yani “halkın istediği kişileri milletvekili seçebilme sistemi uygulamaya sokulmalıdır.” Buna “güçlendirilmiş parlamenter sistem” denir.
Güçlendirilmiş parlamenteri isteyenler bugüne kadar “halkın istediği kişileri milletvekili seçebilme sistemini uygulamaya sokma” konusunda açıklama yapmadı veya yapmak istemedi.
Padişahlık Sistemi
Eskiden bir padişahlık sistemimiz vardı… Bugün ise siyasi partilerin genel başkanları padişahların yöntemleri ile parti yönetiyor. Üstelik söz konusu padişahları seçecek milletvekili adaylarını dayatarak halka seçtiriliyor. Ne güzel bir demokrasi...
Geçmişin ve bugünün problemleri:
Günümüzdeki problemler geçmişte de vardı… Problemlerin kaynağı olan “halka dayatılan cumhurbaşkanı adayını ve halka dayatılan milletvekili adaylarının seçtirilmesi” durumu, bugün ise halka dayatılan milletvekili adaylarının seçtirilmesi devam ettiği için geçmişte yaşadığımız sorunları, bugün de yaşıyoruz.
Ülkemize ve siyasi partilere demokrasi gelebilmesi için:
1. Halk cumhurbaşkanını doğrudan seçmelidir. 2017 referandumu ile 2018 yılında halk kendi cumhurbaşkanını seçebildi. Fakat bu durumda da ittifakların aday dayatması söz konusudur. Şartsız herkes aday olabilmelidir. Ama bu yenilik de demokrasiye başlangıç için güzel bir adımdır.
2. Siyasi partilerin demokratikleşmesi için halk, doğrudan istediği kişileri milletvekili seçebilmelidir. Her siyasi parti, tüzüklerinde değişiklik yaparak demokrasi adına değişime gidebilir. Ama siyasi partilerde böyle bir adım atıldığını göremiyoruz…
Demokratikleşmeyi kim isteyecek?
- Halk isteyecek.
Demokratikleşmeyi kim istemiyor?
1. Siyasi liderler istemiyor,
2. Siyasi liderler tarafından dayatılarak seçtirilen milletvekilleri de istemiyor.
Sevgili okuyucularım:
İktidarın ve muhalefetin genel başkanlarını ve milletvekillerini suçlamayalım. Genel başkanlar sistemi uyguluyor… Siyasi liderler, patronluğu halka vermek istemez…
DEĞİŞİM diyerek halkın veya seçmenin gazı alınıyor ama değişim demokrasi demek değildir. Neyi değiştireceğiz sorusuna cevap veren yok...
Değişim halkın gazını almak değil ise bugünden itibaren siyasi partiler tüzük değişikliğine gitmelidir. Değişim tüzük ile olmuyorsa “halkın istediği kişileri milletvekili seçebilmesi” için anayasada değişiklik istenmelidir ki siyasilerin demokrasi konusunda samimi olduklarını anlayalım.
O halde:
Halka dayatılan milletvekillerini seçtirme sistemi değişmelidir.
1.Yazarlar, gazeteciler, sivil kuruluşlar, ağzı laf yapanlar, eli kalem tutanlar söz konusu demokratikleşmeyi istemelidir ve her platformda demokrasiyi anlatmalıdır. Anayasa değişikliğini gür sesle istemelidir...
2. Halk olarak siyasi partilerin ilçe ve il teşkilatlarına demokratikleşme konusunu yüksek sesle anlatmalıyız veya anlattırmalıyız…
Bu gidişle demokrasi lehine siyasi liderlerin ve milletvekillerinin değişim yapması mümkün değildir. Değişimi halk istemelidir. Çünkü değişim isteyen liderler halkın içinden çıkacaktır.
Sıkıntıların giderilmesi için:
1.Halka dayatılan adayların milletvekilini seçtirme sistemi kalkmalıdır.
2.Halk, istediği kişileri kendi özgür iradesi ile milletvekilini seçebilmelidir.
Sevgili okuyucularım,
Doları, ekonomiyi, parayı veya şikâyet etmeyi bırakalım. Zamanımızı şikâyet ederek harcamayalım. Problemlerin çözülmesi için ve demokrasi için bağıra bağıra
1. Siyasi partilerin demokratikleşmesini her platformda coşku ile isteyelim ve yüksek sesle anlatalım,
2. Halkın kendi öz iradesiyle istediği milletvekili adaylarını seçebilme sistemini her platformda isteyelim ve anlatalım,
3. Fikir adamlarından, gazetecilerden, yazarlardan, akademisyenlerden siyasi liderlerin etrafında kamplaşmayı bırakıp halkın istediği adayları milletvekili seçmenin demokrasiye ivme kazandıracağının önemini anlatmalarını, yazmalarını isteyelim.
4. Demokrasi için iş bize düştü… O halde derdimizi demokrat kişiliğimiz ile bilgilendirelim, isteyelim ve anlatalım… İdeolojinin ve siyasi liderlerin esiri olmayalım…
5. Halkın istediği kişileri milletvekili seçebilmesini TV'de, görsel medyada belki konuşamayız ama “hakaret yapmadan” sosyal medyada derdimizi dile getirebiliriz...
Selam ve saygılarımla…