Daha İstanbul/Beşiktaş ve Kayseri’deki hain saldırıların ciğerlerimizde bıraktığı yara kapanmamışken ardı sıra Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesini yaşadık. Neler oluyor demeden bir de Suriye’de operasyon yapan askerlerimizden El-Bab’tan gelen şehit haberleri ülkeyi yasa boğdu!
Sosyal medyada ve siyasilerimizden bir sürü açıklama gelmeye başladı: “Bizim El-Bab’ta ne işimiz var?” Söylem ve eleştiri her zaman olacak ancak bir ülkenin bekası için geçmiş tarihlerdeki bazı olayları da bilmek lazım. Osmanlıyı at üzerinde kuran atalarımız Türkiye Cumhuriyetini de yedi düvele karşı mücadele ederek kurduklarının hatırlanması lazım. Bugün ise sınırların yeniden çizilmeye çalışıldığı bir dönemde İkinci bir Kurtuluş savaşı verildiğini de kabullenmek ve görmek gerek!
1986 - 1988’de Kuzey Irak’ta (Halepçe) Saddam’ın Kürtlere dair kullandığı kimyasal silahlara karşı binlerce Kürt vatandaşının ülkemize girmesi ile Fransa Cumhurbaşkanının eşi (bayan) Danielle Mitterrand ülkemize karşı Kürtleri kışkırttığı zaman o zamanın iktidarı Anavatan Partisi müdahale etseydi PKK denen çocuk katilleri Kandil’e yerleşemeyecekti ve binlerce şehit ve gazimiz olmayacaktı!
1991 yılındaki Körfez savaşında 36. paralel uygulandığında Kürt vatandaşlarına “Sizler ayrı bir devlet olacaksınız” dendiğinde “Durun bakalım burada, Türkiye’nin söz söyleme hakkı var!” diyebilseydik bu bölgeyi koruma altına alabilseydik binlerce şehit vermeyecektik!
2014 yılında Kobani’yi IŞİD ele geçirdiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bu bölgeleri silahsızlandırmış olaydık, peşmergelere izin verilmeseydi bugün PKK ve YPG’nin yapmak istedikleri oyunu engellemiş olacaktık.
Bugün ise eğer devlet olarak o koridoru denetim altına almazsak, YPG ve PKK eline bırakırsak ve bu bölgede de bir Kürt devleti daha kurulursa, 900 kilometre sınırları koruyamayıp hedeflenen büyük Ortadoğu projesi uygulanır. Bir Yahudi Kürt devleti kurulur, bin sene daha bu mücadeleyi vermek mecburiyetinde kalırız!
El-Bab’ta ne işimiz var diyen sayın siyasilerimize ve halkımıza hatırlatmak istedim.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…