Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyayı kasıp kavuran Corona Virüsle mücadelede   ülkenin birlik ve beraberliğini sağlaması açısından çok önemli bir gelişme olarak bakılabilir. Sayın Cumhurbaşkanının “ben 7 maaş bağışlıyorum” diyerek bu kampanyayı başlatması ve buna da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “benden de 5 maaş” diyerek destek vermesi dünyaya örnek bir gelişme olarak bakılması gerek.   TV kanallarında ekonomistlerin merkez bankasının karşılıksız para basması, ileriye dönükte borçlanabilir olarak yorum yapsalar da ülkede hala döviz kuru üzerinden para kazanma alışkanlığı olduğu müddetçe de başarılı olması mümkün değildir.   Gelişmiş ülkelerin toplum psikolojisine bakıldığında hiçbir vatandaş kendi parasını yabancı bir paraya yatırım yapmaz. Bu tutum ve davranış sadece gelişmekte olan ülkelerde ve geri kalmış ülkelerde görünmekte…   Corona Virüs salgınından dolayı dünyada gelişmiş ülkelerin başını çektiği ABD dahil açıkladıkları yardım paketlerine bakıldığında merkez bankalarının karşılıksız para basımına gidildiği görülmekte. Bunu Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası yapsa ne olur? Karşılıksız para basan devletlerinin TL karşısında kurun hala yükselmesi, ülke genelinde kendi parasına güvenmeyen bir sosyal yapının olduğunun bir gerçeğidir. Bir memur, bir işçi ve çiftçi elindeki üç beş kuruşu dövizle değerlendirmesi ekonomiden fazla sosyolojik bir olaydır. İç siyasette ülke menfaatlerinin önüne parti menfaatlerinin çıkması olarak da karşımıza çıkmakta.   Bugün Sayın Cumhurbaşkanının siyasi bakış açısını ve yönetimini beğenmeyebiliriz, oy vermeyebiliriz ancak bunun devlet düşmanlığına dönmemesi gerek. Maalesef ülke genelinde bir akım oluşmakta, bu da Tayyip Erdoğan düşmanlığı. İktidardan gitsin de yerine kim gelirse, ülke kimin eline düşerse düşsün mantalitesi oluşmuş durumda.   Başlatılan ‘biz bize yeteriz’ kampanyasına muhalefetin topyekûn iktidar partisinden fazla destek vermesi, Corona virüsünün açtığı yara nasıl kapatılır ve ülke olarak nasıl güçlü çıkarılır yarışına dönmesi gerekirken, sosyal medyada hala siyasi gelecek uğruna kaba zihinlerin “vay devlet hazineyi boşalttı, yok müteahhitlere peşkeş çekildi” söylemleri toplumu gerdiği gibi kendilerinin de toplum gözünden düşmesi kaçınılmazdır. Sözde muhalefet yapıyoruz söylemleri, sosyal medyada paylaşım yapan tımarhane kaçkınlarının aslında yapması gereken bu kampanyaya hangi idareci, hangi belediye başkanı, hangi bürokrat katılmadı söylemlerini oluşturarak dünyayı kasıp kavuran bu illetten güçlenerek çıkmayı sağlamaktır. İktidara gelmek isteyen bir muhalefet söylemlerinde devletçi ve yapıcı bir vizyon geliştirebilirse zaten iktidara gelir.   Not: Acaba Burdur’da yaşayan biri olarak Burdur protokolünden siyasetçisinden, iş adamlarından kaç kişi bu kampanyaya katıldı? Sözde Sayın Cumhurbaşkanımızı çok seviyorlardı ya! Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…