Bu yazıyı 28 Ağustos Cuma günü kaleme alırken, annemin durumunun ağırlaşması ve vefat etmesi sebebi ile yarıda kalan yazıyı tamamlamak bugüne nasip oldu.
28 Ağustos Cuma günü okul yönetiminin basına verdiği bir kahvaltıda, Bahçeşehir kolejinde bizzat kendim bulundum. Her okul öğrenci kapmak, topluma şirin görünmek gibi bir çabanın içine girmek zorundadır. Bu da masraflı bir iştir, en ufak bir hata hem öğrencinin hem de okul sahibin hayatının kararmasına sebep olur. Öğrencinin gelecek hayalleri söner, okul sahibinin de yıllarca çalışıp didindiği bütün emekler elinden gider. Ancak Bahçeşehir Koleji’nde bu gibi düşüncelerden sıyrılıp, öğrencinin başarılı olması için başarı odaklı bir eğitim sistemi düzeninin olması gerek. Çocuklarımızın yemeğinden alında aile ortamına varıncaya kadar takip eden bir seviyede eğitime ağırlık vermesi, çocuklarını Bahçeşehir kolejine gönderen veliler için gurur duyulan bir gerçektir. Dünya ve Türkiye’de okulların açılıp açılmaması konuşulurken uzaktan eğitimin faydaları tartışılırken, Bahçeşehir kolejinde öğrencilerin uzaktan eğitime önceden başlaması, evlerde takip edilmesi, öğrencilerin sınavda gösterdiği başarının bir göstergesidir. Basın toplantısının soru-cevap bölümünde eğitimciler okulun evlerden daha güvenli olduğunun ip uçlarını da verdi. Öğrenci okula girerken dijital bir ortamda haberi bile olmadan sağlık durumu öğrenilen, sağlık personeli ile 4 saatte bir kontrole tabii tutulan bir sistem mevcut. Doğa sınıflarını oluşturarak öğrencilere çimenlerin üzerinde eğitim almasını sağlayabilecek. İngilizceyi bile şarkılar eşliğinde öğreteceksin, elektronik alt yapıyı kuracaksın, eğitim başlamadan “Metodbox” yani uzaktan eğitimin verileceği sistemi kuracaksın, öğrencinin kapasitesine göre de üniversiteye hazırlayacaksın. Gel de Bahçeşehir Koleji’nde öğrenci olma hayalini kurma…
Bugün Millî Eğitim Bakanlığında okullar açılsın mı? açılmasın mı? tartışmaları olurken, virüsün öğrencilere bulaşma korkusunu atlatmadan, Türkiye’deki ve bilhassa Burdur’daki Bahçeşehir kolejinin, şimdiden öğrencilere sosyal mesafenin nasıl anlatıldığı görülüyor. Bu eğitimin öğrencilere verilmesi aslında gurur duyulacak bir olay. Keşke devlet okulu idarecileri de fikirler oluşturup, bu çalışmaları yapıyor olsa. Devlet okullarında öğrenim gören öğrencilerin, uzaktan eğitim de evlerde o kadar ibret alacağımız olayları sosyal medyada da yakından görüyoruz. Eğitimcinin dersi anlatayım yeter düşüncesi içerisinde olması, öğrencinin de nasıl olsa sınıfta kalmıyoruz düşüncesi vardır. Eğitimcinin görüntüyü kapatıp, yatakta ders anlatanından tutun da alkolünü ve sigarasını masasının kenarına koyan öğrenciye varıncaya kadar olması akıllara şunu getiriyor; Acaba çalışmayan hazırcı bir gençlik yetişirken şimdide bu virüsle mücadele de bir neslin boş yetişmesi mi sağlanıyor?
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile …