Göller bölgesinde çalıştığımız Antalya, Burdur, Isparta, Afyonkarahisar gibi illerin nabzını istesek de istemesek de tutmak mecburiyetinde kalıyoruz. Ülkedeki kutuplaşma gözle görünür hal almış, bir tarafta AK Parti, diğer tarafta muhalefet partileri…
AK Parti cenahı oto yollardan alın ki hava alanlarına, Marmaray, üçüncü hava alanı, hatta kanal İstanbul… Sağlıkta yapılan devrim niteliğinde bir dönüşüm olduğunu, enflasyonun tek haneli rakamlara indiğini, kendi silahını yapan bir ülke haline gelindiğini yüz yılın kalkınması olarak görürken…
Muhalefet kanadı yani CHP, MHP gibi siyasi partiler de son 10 senedir ülkenin borç batağına kaydığını, rüşvetin önü alınamayacak şekle geldiğini, dünya gözünde Türkiye’nin insan hakları konusunda gerilediğini, ceza evlerinde yüzlerce gazetecinin bulunduğunu, “sıfır sorunla yola çıktık; barışık olduğumuz komşumuzun kalmadığı” yoksulluğun ve yolsuzluğun diz boyu olduğu vs….
Bunları siyasiler ve partililer savuna dursun Isparta’da bir amcanın “Sizler gazetecisiniz, sizce bu on yılda ne değişti? bunu Allah rızası için düşünün devamlı dünyalık değil, bir de ahretlik düşünün” demesi bu yazımı yazmama vesile oldu.
Ülkemizin kimilerine göre yüzde doksanı, kimilerine göre yüzde doksan sekizi Müslüman topluluğundan oluşmakta. Tabi bu önceki araştırmaların sonucu yani zorunlu yazılan kimliklerden çıkan sonuç, şimdileri özgürlük tutkusu ile nerelere gerilediğinin bir araştırması yok…
Bakıldığında bu 10 sene içerisinde okula giden öğrencilerimizin kıyafet serbestliğinden, boyunlarına hac işareti takan, kıçını göstermeyi özgürlük zanneden çığırından çıkmış bir gençlik…
Üniversitelere giden kızlarımız rahibeler gibi saçlarını hörgüç yapan, kıçlarına tayt giyen, sözde İslamiyet’i yaşayan bir üniversiteli imajı oluşan bir okumuş kesim oluşması…
Fuhuşun kanunlara göre serbest olduğu, boşanmaların yüzde bin 700 arttığı, aile şiddetinin rakamlarla ölçülmeyecek duruma geldiği, kadınlarımızı darp edip, öldüren bir topluluk haline geldiğimiz gözler önünde…
Ramazan ayında dini konuların tartışıldığı, sohbetlerin olduğu, konferansların verildiği ortamdan ayrılıp, her belediyenin milyarlarca para harcayıp, sözde ses sanatçısı getirip, kadın oynatan, Ramazan ayının bereketinden uzaklaşan bir topluluk olmuşuz.
TV kanallarında onlarca din adamı şemsiyesi altında Profesöründen tutun ki, bir sürü soytarı hocanın çıkıp ilahiler ve Kur’an-ı Kerim’i mizmârla dinletip, temkin zamanının devri iskâdı sünnetleri, farzları sapıttıran, dinledikçe insanı imandan çıkaracak bir sürü hokkabazlıkları seyretmek mecburiyetinde kalan ve bunlara inanan bir halk olmuşuz.
Bunlar, yazmakla bitmiyor… Dünya malı için değil de, birazcık ahretlik için düşününce insanın çıldırmaması elde değil. Tabi bu yazdıklarım bir kısım halkın dilinden düşmeyen örnekler. Bunları çoğaltmak mümkün. Kendim de muhafazakâr biri olarak bu dini konuları bir sol iktidar yapsaydı aynen şunu derdik “bunlar dinsizzzzzzz” sağlıcakla kalın…..