Sevgili okuyucularımız bu köşede ülke ve bölgenin genel değerlendirmelerinde bulunmaya çalıştım. Ancak 2015 milletvekilliği seçimlerinde aday adaylarının görücüye çıkmaya başlaması bizleri de yayın yaptığımız bu dört ilin (Burdur, Afyonkarahisar, Antalya ve Isparta) seçim atmosferini değerlendirmede bulunmamızın vaktinin geldiğine inanmaktayım. Siyasi analiz olarak önce yıllardır Burdur siyasetinin içinde olarak Burdur’un bir analizini yapalım;
Burdur her ne kadar nüfusun azlığı dolayısı ile üç milletvekili çıkarsa bile ülke siyasetiyle bütünleşmiş sonuçlar ülke siyasetinin küçük bir kopyası gibi gözükmekte. Halkın yüzde doksanına yakını partilerin merkezden gönderdiği bir aday değil de kendi içinden çıkan, kendine dokunan adaylara yönelmiştir. Bir önceki seçimlerde Ak Parti’den seçilen ve 17 Aralık sürecinde Ak Parti’den istifa eden Hami Yıldırım örneği de Burdurlu seçmenlerin üzerinde büyük bir şok etkisi bırakmıştır. Zaten Hami Yıldırım’ın Burdur tabanından değil de, parti genel merkezinden gönderilmesi Ak Parti tabanında tepkilerin bitmeden istifa etmesi, halkın “biz zaten istemedik parti merkezinden gönderilmişti, sayın vekil seçildi gitti, hangi vatandaşın işine yaradı, kimleri ağırladı hangi sorunumuzu çözdüler” algısı oturmuş durumda. Bu algı zaten Burdur seçmeninde dilden dile dolaşan bir konu. 1998 seçimlerinde MHP’den seçilen Sayın Süleyman Coşkuner, MHP’li seçmenlerin bile “Çok dürüst bir hoca, çok dürüst biri ancak bir seçildiği gün gördük, bir de kaybettiği gün” demeleri soru işaretidir. Halkın hangi partiden olursa olsun dışardan atamalara karşı bir nevi yaşanan olaylardan dersini almış gözükmekte. Üç dönemdir Ak Parti’nin iki milletvekili çıkarması ve bu dönemde de üç barajına takılarak seçime giremeyecek olan Bayram Özçelik’in de olması, yeniden yeni yüzlerin Ak Parti’de piyasaya çıkması demektir. Ancak bu kadar algının üstüne hala Burdur’da oturmayan halkla hiç bir ilişkisi olmayan tatillerde veya iş konusunda partisine bile uğramadan geçen kişilerin adaylık konusunda “bizler de varız” demesi düşündürücü. Acaba Ak Parti belediye seçimlerinde iki dönemdir elindeki belediyeyi bile bile CHP’ye vermesi, DYP kökenli adayların üzerinde ısrar ederek, bu yenilginin sebebi olduğunu unutup hala milletvekilliğinde de DYP kökenlileri tercih ederse seçmenin “biz istemiyoruz” isyanlarına karşı kulak tıkayacak gözükmesi ilgi çekici. Bu da, nasıl MHP bir yanlış tercih sebebi ile yıllarca milletvekilliği çıkaramıyorsa, Ak Parti’nin de DYP kökenli diyerek Burdur’a uğramayan, Burdur halkından kopmuş kişileri aday göstermesi zannediyorum “bindiği dalı kesmekten ibarettir.” Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Süleyman Soylu Belediye Başkanlığında yaptığı hatayı bir de bu seçimlerde yapmaz, yaparsa bu bir intihar olur. Ak Parti seçmeni kendi içinden, Burdur’a hizmetleri bulunan, kendine dokunan bir aday çıkmasını beklemektedir.