31 Mart yerel seçimlerine doğru giderken aday belirlemede Memur-Sen’den uzak duran adayların Burdur gibi illerde mutlaka belirli bir avantaj yakalayacağı aşikardır.
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin rekabetin güçlü olduğu yerlerde Cumhur ittifakı içinde kim güçlü ise onun destekleneceğini söylemesi yerelde binlerce memurun moralini bozmuştur.
Neden mi?
MHP cephesinden bakınca sadece eğitim camiasında bile binlerce idareci görevden alınmıştır. Kendi değişleri ile sürülmüştür ya da eziyet olsun diye uzak ilçelere verilmiştir. Buna da sadece siyaset olarak bakmamak gerek. Memur-Sen yetkili sendika olarak iktidar partisi olan AK Partiyi kuşatmış ve dediğini yaptırır hale gelmiştir. Bu faturada iktidar partisi olan AK Partiye kesilmiştir. Bu da ülkücü camiayı kızdırmış ve küstürmüştür. Sadece Burdur’da bugün 20 senelik AK Parti iktidarına bakınca Memur-Sen’in işine gelmeyen isimleri yer tayini yaptırdığı ya da görevden aldırdığı konuşulmakta. Sadece idareci pozisyonunda olan kimi rakamlara göre 174 kişi kimi rakamlara göre 200 kişiyi görevden aldırdığı görülmekte ve bilinmektedir. Günümüzde Liyakatin kalktığı adam kayırmacılığın baş gösterdiği bir dönem olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemi ile eğitimde istenilen başarı yakalanamamıştır.
AK Parti cenahından bakınca güç bizde, bizim dediğimiz olur mantalitesi hakimdir. Türkiye yüzyılı programını savunan MHP’lilerin danışılmaması ve görmezlikten gelinmesi evlere şenlik bir eylem olarak görülmekte. Yerelde milliyetçi Hareket Partililer ile ortak çalışılmaması düşündürücüdür. Akıllara şu düşünceyi de getirmekte; Ana Muhalefet Partisinin söylem ve icraatlarına bakınca iktidar olmak gibi bir düşüncelerinin olmadığı algısı toplumda geniş bir alanı oluşturmakta olduğu ve AK Partide Burdur gibi nüfusu az illerde belediye başkanlığını almak gibi bir düşüncelerinin olmadığı konuşulmakta. Çünkü muhalefet olmak işlerine daha kolay gelmekte.
Sonuç olarak bakıldığında AK Parti Memur-Sen’in hegemonyasından kurtulmadığı müddetçe binlerce ülkücünün vebali seçmen bazında sandıkta sorulacağını tahmin etmekteyim.
Bir anekdot; 1976 yıllarda ülkücü bir genç olarak 5000 bine yakın şehit verirken bizler o gün ki akıncı gençliğe veya bugünkü Anadolu Gençlik Vakfına bunlar Yeşil komünist derdik. Yıllarca ülkücü gençlik ile şimdiki Anadolu genceliş Vakfı veya zamanında ismi Akıncı Gençlik olan siyasi akımla Türkiye genelinde ülkücüler hiçbir zaman anlaşamadılar. Yıllar sonra Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamanoğlu’nun bu Grubu millet ittifakının içinde yer alarak göstermiştir. Artık herkesin aslına döndüğü düşünülmekte iken acaba AK Parti içinde yeşil komünistler de var mı sorusu akıllarda cevapsız durmaktadır.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…