CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

BAHÇELİ’Yİ ÜLKÜCÜLER ANLADI DA AK PARTİLİLER ANLAMADI!

MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli İstanbul Saraçhanedeki konuşmasında metin dışına çıkarak, "Bunu yanlış yorumlamayınız, yanlış anlamayınız ama dikkatinizi çekmek için söylüyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı tanıyınız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı anlayınız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı anlatınız" ifadelerini kullanması sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.   Neydi Dr. Devlet Bahçelinin bu sözlerinin şifresi gelin hep birlikte inceleyelim… Türkiye etrafında küresel güçlerin oynadığı oyunları görmek, Irak ve Suriye’de operasyonların durdurulması için gösterilen çabalar kukla bir PKK devletinin kurulmasına zemin hazırlama çalışmaları,   Türkiye ve Yunanistan arasında bir savaşın çıkmasını sağlama girişimleri Türkiye’nin başına sıcak savaş açarak güç kaybetmesini hedeflemek, Rusya ve Ukrayna savaşında olduğu gibi Türkiye’nin belirleyici kilit konumunu kaybettirmeye çalışarak itibar zedeleme girişimleri ile güç kaybetmemizi istemeleri, Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşmasında dünyaya haykırdığı, “Dünya 5’ten büyüktür” sözlerinin altında yatan sebep olarak Dünyanın çok kutuplu hal almasından ve artık Türkiye’nin de dünya dizaynda söz sahibi olmasını kabul edemiyor olmaları, Savunma sanayinin füze İHA, SİHA, İnsansız Deniz Altı ve Milli Muharip Savaş uçaklarının yapılmasına ve doğalgaz, petrol arama çalışmalarına engel olunma çabaları olarak sıralayabiliriz.   Genel anlamı ile Türkiye konjonktüründe AK Parti ve MHP ortaklığında temel hedef, ülkemizin yukarıda saydığımız bekasına karşı tüm bu girişimler engellensin hem dünyanın hem Türkiye’nin tedarik zincirinde olan daralmadan dolayı enflasyonla mücadele sürdürülsün ve devamında hem içeride hem dışarıda geleceğimizi tehlikeye atan tüm tehlikeler bertaraf edilsin diye canla başla mücadelesi verilmektedir.   Türkiye’deki muhalefetin söylemleri ise; “iktidar seçildiklerinde İHA ve SİHA fabrikaların kapatılması gerektiği, dağdaki hainlerin (sözde gerillaların) İHA ve SİHA’lar tarafından öldürülmesin suç olduğu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmelerini konusunda iktidara geldiklerinde bir sorun yaşamayacakları, Rusya’dan alınan S-400’lerin iade edileceğini, Türkiye olarak bizim Karabağ’da ve Libya’da ne işimiz olduğu,  FETÖ ve PKK suçları gerekçesiyle ihraç edilen itlerinin yeniden göreve dönmesinin önü açılacağı, ve nice buna benzer söylemler Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığın vatana ihanete varıncaya kadar ileri gittiği olarak yorumlayabilmek mümkündür.   Bu durumda Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin, “Devlet yoksa bizim olmamız neyi ifade eder, güçlü devlet güçlü iktidar. Önce devlet sonra partim.” anlayışından kaynaklandığından dolayı yapılmış bir açıklama olarak yorumlanmaktadır. Sayın Bahçeli’nin bu açıklamasını da bütün ülkücülerin anlamış olduğunu sokaklarda tespit etmek oldukça kolaydır.   Gelin şimdi Ak Partililer neden anlamadı onu konuşalım; İlk gerekçe olarak yıllardır iktidarda olmasının verdiği bir güç zehirlenmesinden kaynaklandığı söylenebilir, İkinci gerekçe olarak ise nasıl olsa AK Parti Genel Merkezden yürütülen siyasi konjonktürün etkili olduğu yerelde ise ne yapılırsa yapılsın mubah olduğu anlayışından olabilir, Üçüncü bir gerekçe olarak da Türkiye’de nasıl olsa güçlü bir muhalefet yoktur elleri mahkûm bizleri desteklemek zorundalar anlayışı hâkim olduğu, Dördüncü bir gerekçe ise, atama ve tayinlerin liyakate bakmadan partizanlığın tavan yaptığı AK Parti’de sözde AK Partili gençlerle kadrolaşacağız derken yüzlerce FETÖ sempatizanının işe yerleştirilmesi, Beşinci bir neden ise, atanan idari yapının Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları hariç diğer bakanlıklarda aktif bir görev almaması olarak sıralayabiliriz.   Sonuç olarak bütün ülkücüler Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin söylemlerini anladı. Ancak bir de bunu AK Partili olanlar anlayıp, parti içinde görev yapanlar bu anlayışı hayata geçirebilse, Türkiye’nin bel kemiği olan Ülkücü Harekete güvenseler, idari mekanizmada biraz ülkücü idarecilere görev verseler, Milliyetçi Harekât Partisinin bırakın yüzde 10 gibi bir oy almasını yüzde 2’si dahi olmadan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın olmayacağını anlasalar, haksızlığın ve adaletsizliğin önüne geçebilseler herkes emin olmalıdır ki o vakit Türkiye bir kat daha büyüyecek ve şahlanacaktır. Ülkücüden vatan haini, İslam düşmanı çıkmamış çıkmayacaktır. Ülkücüler FETÖ itine ne hocam demiştir ne de çocuğuna isim babalığı yapmıştır. Ne de çocuk katili Apo’ya sayın demiştir. Bu gerçekliği anlayan ne yazık ki sadece Recep Tayip Erdoğan olmuş bunu da dile getiren Sayın Dr. Devlet Bahçeli olarak kayıtlara geçmiştir…   Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…    
Ekleme Tarihi: 19 Temmuz 2022 - Salı
CEMALETTİN BEKTAŞ

BAHÇELİ’Yİ ÜLKÜCÜLER ANLADI DA AK PARTİLİLER ANLAMADI!

MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli İstanbul Saraçhanedeki konuşmasında metin dışına çıkarak, "Bunu yanlış yorumlamayınız, yanlış anlamayınız ama dikkatinizi çekmek için söylüyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı tanıyınız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı anlayınız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı anlatınız" ifadelerini kullanması sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.

 

Neydi Dr. Devlet Bahçelinin bu sözlerinin şifresi gelin hep birlikte inceleyelim…

Türkiye etrafında küresel güçlerin oynadığı oyunları görmek,

Irak ve Suriye’de operasyonların durdurulması için gösterilen çabalar kukla bir PKK devletinin kurulmasına zemin hazırlama çalışmaları,  

Türkiye ve Yunanistan arasında bir savaşın çıkmasını sağlama girişimleri Türkiye’nin başına sıcak savaş açarak güç kaybetmesini hedeflemek,

Rusya ve Ukrayna savaşında olduğu gibi Türkiye’nin belirleyici kilit konumunu kaybettirmeye çalışarak itibar zedeleme girişimleri ile güç kaybetmemizi istemeleri,

Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşmasında dünyaya haykırdığı, “Dünya 5’ten büyüktür” sözlerinin altında yatan sebep olarak Dünyanın çok kutuplu hal almasından ve artık Türkiye’nin de dünya dizaynda söz sahibi olmasını kabul edemiyor olmaları,

Savunma sanayinin füze İHA, SİHA, İnsansız Deniz Altı ve Milli Muharip Savaş uçaklarının yapılmasına ve doğalgaz, petrol arama çalışmalarına engel olunma çabaları olarak sıralayabiliriz.

 

Genel anlamı ile Türkiye konjonktüründe AK Parti ve MHP ortaklığında temel hedef, ülkemizin yukarıda saydığımız bekasına karşı tüm bu girişimler engellensin hem dünyanın hem Türkiye’nin tedarik zincirinde olan daralmadan dolayı enflasyonla mücadele sürdürülsün ve devamında hem içeride hem dışarıda geleceğimizi tehlikeye atan tüm tehlikeler bertaraf edilsin diye canla başla mücadelesi verilmektedir.

 

Türkiye’deki muhalefetin söylemleri ise; “iktidar seçildiklerinde İHA ve SİHA fabrikaların kapatılması gerektiği, dağdaki hainlerin (sözde gerillaların) İHA ve SİHA’lar tarafından öldürülmesin suç olduğu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmelerini konusunda iktidara geldiklerinde bir sorun yaşamayacakları, Rusya’dan alınan S-400’lerin iade edileceğini, Türkiye olarak bizim Karabağ’da ve Libya’da ne işimiz olduğu,  FETÖ ve PKK suçları gerekçesiyle ihraç edilen itlerinin yeniden göreve dönmesinin önü açılacağı, ve nice buna benzer söylemler Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığın vatana ihanete varıncaya kadar ileri gittiği olarak yorumlayabilmek mümkündür.

 

Bu durumda Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin, “Devlet yoksa bizim olmamız neyi ifade eder, güçlü devlet güçlü iktidar. Önce devlet sonra partim.” anlayışından kaynaklandığından dolayı yapılmış bir açıklama olarak yorumlanmaktadır. Sayın Bahçeli’nin bu açıklamasını da bütün ülkücülerin anlamış olduğunu sokaklarda tespit etmek oldukça kolaydır.

 

Gelin şimdi Ak Partililer neden anlamadı onu konuşalım;

İlk gerekçe olarak yıllardır iktidarda olmasının verdiği bir güç zehirlenmesinden kaynaklandığı söylenebilir,

İkinci gerekçe olarak ise nasıl olsa AK Parti Genel Merkezden yürütülen siyasi konjonktürün etkili olduğu yerelde ise ne yapılırsa yapılsın mubah olduğu anlayışından olabilir,

Üçüncü bir gerekçe olarak da Türkiye’de nasıl olsa güçlü bir muhalefet yoktur elleri mahkûm bizleri desteklemek zorundalar anlayışı hâkim olduğu,

Dördüncü bir gerekçe ise, atama ve tayinlerin liyakate bakmadan partizanlığın tavan yaptığı AK Parti’de sözde AK Partili gençlerle kadrolaşacağız derken yüzlerce FETÖ sempatizanının işe yerleştirilmesi,

Beşinci bir neden ise, atanan idari yapının Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları hariç diğer bakanlıklarda aktif bir görev almaması olarak sıralayabiliriz.

 

Sonuç olarak bütün ülkücüler Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin söylemlerini anladı. Ancak bir de bunu AK Partili olanlar anlayıp, parti içinde görev yapanlar bu anlayışı hayata geçirebilse, Türkiye’nin bel kemiği olan Ülkücü Harekete güvenseler, idari mekanizmada biraz ülkücü idarecilere görev verseler, Milliyetçi Harekât Partisinin bırakın yüzde 10 gibi bir oy almasını yüzde 2’si dahi olmadan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın olmayacağını anlasalar, haksızlığın ve adaletsizliğin önüne geçebilseler herkes emin olmalıdır ki o vakit Türkiye bir kat daha büyüyecek ve şahlanacaktır. Ülkücüden vatan haini, İslam düşmanı çıkmamış çıkmayacaktır. Ülkücüler FETÖ itine ne hocam demiştir ne de çocuğuna isim babalığı yapmıştır. Ne de çocuk katili Apo’ya sayın demiştir. Bu gerçekliği anlayan ne yazık ki sadece Recep Tayip Erdoğan olmuş bunu da dile getiren Sayın Dr. Devlet Bahçeli olarak kayıtlara geçmiştir…

 

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.