Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk bir dizi temel atma ve açılış için Burdur’a gelmişti, bendeniz de torpilli olarak basına kapalı toplantılara katılma imkanına sahip oldum. Sayın bakanın eğitimci olması ve işinin ehli olması yapılan toplantılarda kendini gösterdi. Burdur eğitimde her yıl üst seviyelerde yerini almakta; ülke genelinde her sene ilk beşin içine giren Burdur’a Sayın bakanında özel ilgisi alanında. Aslında Sayın bakan bir şeyler vermek yerine bu başarının sırrını da öğrenmekte ve notlar almaktaydı. Sık sık eğitim üzerine sorular sorması da dikkatlerden kaçmadı. Sayın bakanın programının bu kadar başarılı olmasının altında da bir gerçek var o da Burdur Valisi Sayın Hasan Şıldak’ın, Milli Eğitim Müdürü Sayın Mahmut Bayram’ın, AK Partili Vekiller Sayın Bayram Özçelik’in ve Yasin Uğur’unda katkılarını unutmamak lazım!
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk deyince basının ve toplumun ilk önce akıllarına şu açıklaması geliyor: “Gençlik hayata değil sınava hazırlanıyor. Hayatın istediği becerilerle sınavın istediği beceriler birbirine o kadar uzak ki üniversiteyi üstün başarılarla bitiren gençler genellikle iş hayatında hayal kırıklığı yaşıyor ve yaşatıyor. İş yerleri ne yazık ki mezun profilden memnun değil. Çalışma hayatında haftada bir sınav yapılsa bu gençler eminim çok başarılı olur ama firmalar proje yaptırıyor, çözüm senaryoları istiyor, bu hiç adil değil ama çıplak gerçek böyle.”
Bakıldığı üzere bu açıklamayı yapan bakanın sınav odaklı değil gelecekteki iş dünyasına uygun yetiştirilen öğrenciler üzerine bir eğitim sistemi istediği görülmekte. Cumhurbaşkanımızla beraber açıkladıkları 2023 eğitim vizyonunda teknoloji ve gerçek hayat üzerine kurulu bir eğitim getirmek istediği açıkça görülüyor. İlkokuldan itibaren öğrencilerimizin gerçek hayatta iş dünyasına hazırlanması gerektiği düşüncesi bu ülkede bir devrim niteliğindedir! Nitekim iş dünyasına nitelikli personel yetiştirmek düşüncesi ve tüketen değil üreten bir toplumun temel taşını atma isteği bakan beyin en büyük hedefleri arasında olduğu görünmekte. Eğitimde günü kurtarma değil “Senelerce devam eden planlı programlı bir sistem eğitim için geleceğe yapılan en büyük yatırım olacaktır” düşüncesi hâkim olacak.
Bu satırlarda her zaman dile getirmeye çalıştık: bir ülke gelişmek istiyorsa işi ehline verecek yoksa yap-bozdan ileriye gitmez. Yıllardır ülke olarak bazı bakanlıkları işi ehline değil de mesleki tecrübesi olmayan, siyaseten üst perdede olan kişileri atadık ve sonuçta geldiğimiz nokta belli.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un Burdur programında her ne kadar sıkıştırılmış bir program olsa da temel atmadan alında milli eğitim müdürlüğündeki programa varıncaya kadar her saniyesi dolu dolu geçmesi, eğitim camiası ile ilgilenmesi, toplantılarda öğretmenlerimizin eğitim üzerine sorduğu soruları içtenlikle cevap vermesi, sorunların çözümünün eğitimcilerde olduğunu hatırlatması, çocuklarımızı dünyanın neresine götürülürse götürülsün eğitimi alabilecekleri, soruyu çözmek değil anlamak üzerine eğitimin olması gerektiğini, alt yapı sorunlarının çözüldüğünü ancak eğitimin mantalitesini değişmesi gerektiğini anlatması ve bakanlık olarak eğer başarısız olursak bunun sorumlusunun sadece bakanlık değil topyekûn eğitim camiasının olacağını, kendisinin de eğitimci olduğunu anlatması yıllardır özlenen bir tablo olarak karsımıza çıkmakta.
Sonuç olarak Türkiye’de neden Cumhurbaşkanlığı sisteminin gelmesi gerektiğini savunan siyasilerimizin haklılık payını da vermek gerek. Cumhurbaşkanlığı sistemi olmasa idi Sayın Ziya Selçuk gibi eğitimcilerin bakan olma şansı olabilir miydi? Sorunları gündelik siyaset uğruna heba etmek yerine kökten eğitimin değişmesi gerektiğini vurgulayan, sistemin sorumlusu da kendilerinin olduğunu, okullardaki farklılıkların azalması gerektiğini söyleyebilen bakanımız olur muydu? Dış politikadan alında ekonomik politikalarına varıncaya kadar, iç güvenlik politikalarından alında sanayi ve tarım politikalarında varıncaya kadar radikal kararlar almak, ülke üzerine oynanan oyun kurucuların oyununu bozmak güçlü bir sistemle olur. Bugün ülke olarak bu sistemin içine girmiş durumdayız.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…