Geçen yazımızda “Burdur’u köpekler işgal etti” başlığımızdan sonra bir yerlere dokunmuş olacak ki sorunun çözümü yerine çözümsüzlük üreten birimler gün yüzüne çıktı.
Belediye barınağına alınan köpekler aşılandı, kısırlaştırıldı meydanlara yine salındı. Haberlerde de konu olduğu gibi sözde yaralı köpeğin ölümünden belediye değil köpeklerin kendi arasındaki boğuşmadan kaynaklandığı delillerle gün yüzüne çıkmış oldu.
Belediye’ye atılan bu iftirada iddia edenlerin kendi aile menfuru tarafından olayın meydana çıkarılması da sevindirici. Bu zaman diliminde barınağa gidip köpeklerle poz veren dernekleri ziyaret eden siyasilere de bakmak lazım.
Gerçekten çözüm üretilmek isteniyorsa yıllardır bu sorun neden var? Şahsımın şahit olduğu bir konudan bahsedecek olursam, Askeriye Köyü’nün altındaki bir çiftliğe aracımla giderken bir bayanın tüfekle ateş ettiğini görünce aracı durdurup olayı kavramaya çalıştım. Hemen sonrasında ise sekiz ile on tane köpeğin kaçtığını gördüm, kadının yanına giderek neden ateş ettiğini sorduğumda köpeklerin tarlada bulunan ekinin içinde oynaştıklarını, tarlayı perişan ettiklerini, ahırın önünde bağlı köpeğine saldırdığını, bunun devletin, belediyenin neden toplayıp barınağa almadığını dillendirerek bir sürü dert yandı.
Edindiğim bilgi ışığında 2020 yılının son günlerini yaşadığımız bu günlerde Belediye’ye bir sene içinde 1300’ün üzerinde köpeklerle ilgili şikâyet geliyor. “Yok evimizin önünde köpek var dışarı çıkamıyoruz, yok çocuklarımıza saldırdı” vs. Belediye işi gücü bırakmış sadece gelen şikayetlere koştururken, ellerinde olmayan yetkilerle sahip çıkmaya çalışan Belediyelerin suçlanması abesle iştigal olsa gerek. ‘Neden bu kadar algı oluşturuluyor’?
Araştırmalarımızda ise karşımıza korkunç iddialar çıkmaktadır. Bunun başında da “bu sokak hayvanları üzerinden nemalandığı” söylemi Türkiye genelinde olan bir iddia. İddiaların doğruluk veya yanlışlığını bilen de yok ispatlayan da yok. Ancak canı yanan vatandaşın ilk söylediği cümle “bu hayvanlar üzerinden birileri nemalanıyor, sonra da vatandaşın başına bela bırakıyorlar” devletin önce halkın bu iddialarını araştırması gerek.
Bu derneklerin gerçekten halkın dediği gibi nemalanma olayımı var? Yoksa buda mı bir algı? Devletin önce hayvan edinme yasasını çıkarıp, kimsenin artık sokağa köpeğini bırakmasının önüne geçmesi gerek. Sokak hayvanlarının yaşam şartlarına uygun olan bir barınağı oluşturup, çöp tenekelerinin yanına bu sokak hayvanlarının yiyebileceği, ev artıklarının toplanacağı bir kap koyup günlük toplanarak bu hayvanların beslenmesi gerek. Ayrıca yapılması gereken bu hususlar halkın ve toplumun beklentisi olarak karşımızda yer almaktadır.
Aksi durumda Türkiye’nin her yerinde haberlere düştüğü gibi yok şu ilde hayvanlar katledildi, yok şurada Belediye sokak hayvanlarına sahip çıkmadı, yok şurada sokak hayvanları saldırdı vb. haberler yer alacak bu duruma da çare bulunmazsa siyasi çıkar uğruna daha çok suistimal edilecektir. Hem sokak hayvanları dostlarımız için hem vatandaşın isteği için bir çözüm üretilmez ise kendini bilmez şarlatanların eline koz verilmiş olur. Bu millet dağdaki aç kurtlar için vakıf bile kuran bir neslin torunlarıdır.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…