Ne zaman Türkiye dış politikada sesini yükseltirse ülke içinde birileri parti kurar. Ana eksenli partileri bölük pürçük ederler, haçlı oyunu burada devreye girer. Parçala yut mantığı…   Geçmişe bakıldığında ülkenin sosyal ve ekonomik yapısına bağlı dış politikalarda ülke olarak ses çıkarmaya başladığımızda aynı oyunlar oynanır. Yakın tarihimizde AK Partiden Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu geçmişe bakıldığında DYP’den Cindoruk’un, DSP’den İsmail Cem’in, CHP’den Emine Ülker Tarhan, Öztürk Yılmaz’ın, MHP’den Muhsin Yazıcıoğlu ve Meral Akşener v.b çoğaltabiliriz ancak ana eksenli partilerden ayrılıp nereye gidildiği belli olmayan sözde liderler.  Şimdi de CHP’den Muharrem İnce… Bilerek veya bilmeyerek küresel güçlerin ekmeğine yağ sürecek!   Her partinin politikalarında olduğu gibi yanlışlar var mıdır vardır. Ancak çare olarak mücadele ettiği partiyi bölmek bu ülkede kimin işine yarar sorgulanması gereken bir veri. Bugün CHP’nin gerçek bir sosyal demokrat anlayışla sürdüreceği bir siyasi çizgiye bu ülkenin ihtiyacı vardır ancak; parti içi hizipçilik, sözde çok seslilik, yüzde doksanı Müslüman sayılan bu ülkede inanca bakış CHP’yi CHP’likten çıkarmış durumda. Bunun örneğini de yakın tarihte yapılan kongrede bu halk gördü. Sözde inanca saygı olarak başörtülü bir kadını parti meclisine almalarını vatandaş yememekte. Sen yıllarca inanç sahiplerini küçümse dil uzat sonra da bu değişimle oy bekle. O yüzdendir ki CHP yüzde 25’lere demir atmış durumda. Bu algıyı CHP’lilerin yıkması CHP’liler için çok zor. Toplumdaki bu algıyı yıkmaları çok basitken zorlaştıran bir anlayış var. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp ‘bu milletin dini inancına biz kefiliz, biz iktidara geldiğimizde herkes istediği gibi inancını yaşayabileceği gibi kamu kurum ve kuruluşlarında görev alabilecekler’ söylemi geliştirebilse, parti içinde din düşmanlığı söylemlerinin önüne geçilse, laikliği din düşmanlığı değil devletle dini inancın ayrı tutulması olarak anlatabilseler sanırım algı yıkılır.    Bu algıyı yerel seçimlerde İstanbul, Ankara, Antalya, Burdur gibi yerlerde yıkan CHP genel siyasi anlayışta yıkamadıktan sonra iktidara gelmesi de çok zor. Sayın Muharrem İnce’nin de bu bağlamda parti kurması ancak Türkiye üzerinde oyun oynayanların işine geldiğini düşünmek zor olmasa gerek!   Cumhurbaşkanlığına aday olan ve bu halkın partisinden fazla teveccüh gösterdiği bir şahsiyetin böyle bir oyunun içine girmesi acaba 2023’de yapılacak bir seçimde kendi istedikleri bir adayın Cumhurbaşkanı olabilmesi için bir oyun mu? Yoksa Abdullah Gül’ün seçilmesi için bir kurgu mu? Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…