CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

Bizler Buna Alışkın Değiliz Sayın Vali

Konuya girmeden 1987’de hayatımın dersini aldığım bir olayı anlatmak istiyorum. 1986’da İstanbul’da bir gazetede işe başlamıştım, tabi bekâr olunca büyüklerimiz “everelim” diye tutturdular, nasip oldu, 10 gün izine ayrılıp yuva kurma için koşturmaya başladık. Düğün dernek derken bir çırpıda evlenivermiştim.  İstanbul dışında evlendiğim için imkânsızlıkların kol gezdiği dönemlerdi; ‘gelin alma’ merasiminden sonra eşyaları araca yükleyip, yollara düştük, kiraladığım eve akşamüstü vardık. Personel gelerek eve eşyaları çıkardılar ama bir hanımım bir ben vardım. Gece yarılarına kadar eşyaları gücümüz yettiği kadar yerleştirdik ve yorgunluktan bitap düşmüştük, uyuyakaldık. Kapı zilinin çalması ile uyandım, gelen personeldi, “Efendim, toplantı var, sizi çağırıyorlar” deyince moralim iyice bitmişti. Daha iznimin bitmesine 5 gün vardı. Neyse toplantıya katıldım, toplantıda patron gidince konuşmak için kürsüye çıkan emekli bir kurmay albay abi: “Arkadaşlar sizlerin zamanınızı almamak için kısa bir hikâye anlatacağım” dedi ve konuya girdi. Toplantıda 30 kişiye yakındık. Bizlere “Hiç köpek sürüsü gören var mı?” dedi. Tabi salonda el kaldıran olmadı. “O zaman koyun sürüsü gören var mı?” diye sordu. Tabi toplantıda bulunan herkes el kaldırdı. Bizlere “Köpekler geceden sabaha kadar gezer, seher vaktinde uyurlar; bir batında 7-8 tane doğurduğu halde sürüsü olmaz. Ancak koyunlar gece olunca yatarlar, seher vaktinde rızkı için yollara düşerler, en fazla bir-iki tane doğurduğu halde sürüsü olur. Allah-ü Teâlâ rızkı seher vaktinde yaratır, seher vaktinde köpekler gibi uyumamak lazım doğru değil mi damat ?” demesiyle ben anladım ki seher vaktinde matbaaya giderken benim evin önünden geçmiş. Aldığım bu dersten sonra yıllardır seher vaktinde ayakta olmaya çalışan biriyim!   Gelelim konumuza: cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeden önce bizdeki idareciler saat 9.30’dan önce makamına gelmez; çay simit faslı ile saat 10.30’dan sonra çalışmaya başlanırdı. Bu, ülke genelinde böyle devam ederdi, bu durum en çok da ufak illerde belirgin hale gelirdi. Mülki idareciler geç gelince alttaki birim müdürleri de geç gelir, hareketlilik olmayınca da esnaflar da işyerlerini “kimseler yok” diye geç açar, bu kısır döngü yıllardır devam eder giderdi. Ancak Burdur’a gelen Sayın Hasan Şıldak Valimizin sabahın köründe en geç 8 de makamına gelmesi bu tutumu hem bizim gibi basın mensuplarına hem de halka bilhassa da sokrana sokrana makamına gelen memur ve idarecilere zor gelmeye başladı!  Sayın Vali bütün mülki idarecilerle bütün ilçeleri ziyaret edip raporlar toplasa da cumhurbaşkanlığı sisteminde devletin artık oturan idareciye değil sahada çözüm üretecek idarecilere ihtiyacı olduğunu Sayın Cumhurbaşkanı söylese de Sayın Valinin erken gelmesi bizim idarecilerin hala bu ülkenin bir sistem değişikliği olduğunu kavradığını sanmak biraz ahmaklık olur! Sayın Vali, bizim idarecilerimiz erken gelmeye, çözüm üretmeye alışkın değildir, biz böyle şeylere alışkın değiliz, kendinizi de üzmeyiniz bizleri de. Ne gerek var, yatın Konağınızda, halkın “Bu vali gece yarılarına kadar çalışıyormuş, kendi ekibini kuracakmış, devletin sırtına kambur olan idarecileri ve personeli değiştirecekmiş” beklentileri uzasa da değiştireceğinizi umut edenler çoğunlukta. En iyisi rahatlığa alışmış olan yaşantımızla uğraşmayınız. Ne siz üzülün ne biz…   Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 09 Ağustos 2018 - Perşembe
CEMALETTİN BEKTAŞ

Bizler Buna Alışkın Değiliz Sayın Vali

Konuya girmeden 1987’de hayatımın dersini aldığım bir olayı anlatmak istiyorum. 1986’da İstanbul’da bir gazetede işe başlamıştım, tabi bekâr olunca büyüklerimiz “everelim” diye tutturdular, nasip oldu, 10 gün izine ayrılıp yuva kurma için koşturmaya başladık. Düğün dernek derken bir çırpıda evlenivermiştim.  İstanbul dışında evlendiğim için imkânsızlıkların kol gezdiği dönemlerdi; ‘gelin alma’ merasiminden sonra eşyaları araca yükleyip, yollara düştük, kiraladığım eve akşamüstü vardık. Personel gelerek eve eşyaları çıkardılar ama bir hanımım bir ben vardım. Gece yarılarına kadar eşyaları gücümüz yettiği kadar yerleştirdik ve yorgunluktan bitap düşmüştük, uyuyakaldık. Kapı zilinin çalması ile uyandım, gelen personeldi, “Efendim, toplantı var, sizi çağırıyorlar” deyince moralim iyice bitmişti. Daha iznimin bitmesine 5 gün vardı. Neyse toplantıya katıldım, toplantıda patron gidince konuşmak için kürsüye çıkan emekli bir kurmay albay abi: “Arkadaşlar sizlerin zamanınızı almamak için kısa bir hikâye anlatacağım” dedi ve konuya girdi. Toplantıda 30 kişiye yakındık. Bizlere “Hiç köpek sürüsü gören var mı?” dedi. Tabi salonda el kaldıran olmadı. “O zaman koyun sürüsü gören var mı?” diye sordu. Tabi toplantıda bulunan herkes el kaldırdı. Bizlere “Köpekler geceden sabaha kadar gezer, seher vaktinde uyurlar; bir batında 7-8 tane doğurduğu halde sürüsü olmaz. Ancak koyunlar gece olunca yatarlar, seher vaktinde rızkı için yollara düşerler, en fazla bir-iki tane doğurduğu halde sürüsü olur. Allah-ü Teâlâ rızkı seher vaktinde yaratır, seher vaktinde köpekler gibi uyumamak lazım doğru değil mi damat ?” demesiyle ben anladım ki seher vaktinde matbaaya giderken benim evin önünden geçmiş. Aldığım bu dersten sonra yıllardır seher vaktinde ayakta olmaya çalışan biriyim!

 

Gelelim konumuza: cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeden önce bizdeki idareciler saat 9.30’dan önce makamına gelmez; çay simit faslı ile saat 10.30’dan sonra çalışmaya başlanırdı. Bu, ülke genelinde böyle devam ederdi, bu durum en çok da ufak illerde belirgin hale gelirdi. Mülki idareciler geç gelince alttaki birim müdürleri de geç gelir, hareketlilik olmayınca da esnaflar da işyerlerini “kimseler yok” diye geç açar, bu kısır döngü yıllardır devam eder giderdi. Ancak Burdur’a gelen Sayın Hasan Şıldak Valimizin sabahın köründe en geç 8 de makamına gelmesi bu tutumu hem bizim gibi basın mensuplarına hem de halka bilhassa da sokrana sokrana makamına gelen memur ve idarecilere zor gelmeye başladı!  Sayın Vali bütün mülki idarecilerle bütün ilçeleri ziyaret edip raporlar toplasa da cumhurbaşkanlığı sisteminde devletin artık oturan idareciye değil sahada çözüm üretecek idarecilere ihtiyacı olduğunu Sayın Cumhurbaşkanı söylese de Sayın Valinin erken gelmesi bizim idarecilerin hala bu ülkenin bir sistem değişikliği olduğunu kavradığını sanmak biraz ahmaklık olur! Sayın Vali, bizim idarecilerimiz erken gelmeye, çözüm üretmeye alışkın değildir, biz böyle şeylere alışkın değiliz, kendinizi de üzmeyiniz bizleri de. Ne gerek var, yatın Konağınızda, halkın “Bu vali gece yarılarına kadar çalışıyormuş, kendi ekibini kuracakmış, devletin sırtına kambur olan idarecileri ve personeli değiştirecekmiş” beklentileri uzasa da değiştireceğinizi umut edenler çoğunlukta. En iyisi rahatlığa alışmış olan yaşantımızla uğraşmayınız. Ne siz üzülün ne biz…

 

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.