Bir önceki yazımızda Burdur’da düzenlenen fuarın sahipsiz olduğunu dile getirmeye çalışmıştım. Sözün özü bu fuar Burdur’a yakışmadı söyleminde bulunmuştum. Fuarın üçüncü günü Burdur’a eski bakanlarımızdan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Burdur’un eniştesi Sayın Numan Kurtulmuş Burdur’a geldi. Gölhisar, Çavdır ilçelerimizdeki açılışlara, Burdur Sivil Toplum Örgütleri ile ve AK Parti genişletilmiş İl toplantısına katıldılar. Fuar, düzenlemeler ve açılışlar en az on beş gün öncesinden hazırlık yapılır, günü bellidir. Neden fuarla Gölhisar açılışlarını aynı güne getirip güzel bir tanıtıp yapıp da fuarın dolu dolu geçmesini sağlayamadınız. Burdur halkı gibi bendenizde merak etmekteyim.
Burdur Cumhuriyet Halk Partisindeki iç karışıklığını bu köşeden dile getirmeye çalışmıştım. Burdur Belediye Başkanı Sayın Ali Orkun Ercengiz’in Milletvekili olma intibaı hem TV kanalında hem de söyleminde şu cümleyi kullanmakta; “Partimiz bana Milletvekili olacaksın derse görevden kaçmam yok Belediye Başkanlığını devam edeceksin derse bende Belediye Başkanlığına aday olurum” sözü CHP içinde mücadeleyi erken başlattı. Sayın İl Başkanı İzzet Akbulut ve Milletvekili Sayın Mehmet Göker’in CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederek Burdur’a davet etmesi, yanlarına Belediye Başkanlarını almamaları, Burdur İl Özel İdare birlik seçimlerinde adaylarının sahipsiz kaldığı, CHP’li seçmenlerinde dikkatinden kaçmadı. CHP’li bir seçmenin dediği gibi; “biz CHP’liler yengeç gibiyiz kim yukarı çıkmak isterse asılır düşürürüz. Bizlerin kaderi bu…” demesi Belediye Başkanı Ercengiz’in ilçeleri ziyaret edip nerede ise miting yaparcasına güç toplaması, fuarda Sayın Bayram Özçelik ile Mehmet Göker’in kuzu sarması misali bir birlerine latife yapmaları, Ercengiz’den uzak durmaları, İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Ercengiz’in misafiri olarak Burdur’a gelmesi Ercengiz’e destek veriyor havası, Göker’in Soyer’in toplantısına davet edilmemesi, CHP’deki iç karışıklığın 2023’e kadar çetin geçeceğinde bir göstergesi olsa gerek. Hem Cumhuriyet Halk Partisi hem AK Parti kanadı Ercengiz üzerinden siyaset yapmakta Ercengiz bu cenderenin içinden nasıl sıyrılacak zaman gösterecek.
Zaman zaman kaleme aldığım gibi 1975 yılında iki kişi öldürmekten yargılanan şahsa mahkeme tarafından idam cezası verilir. Ziyaretine gelen annesine şöyle sorar; “Anne benim için fırın önünde ne diyorlar” Kadıncağızın idam cezası verildiğinden haberi yoktur der ki; oğlum de diyecekler üç beş sene yatar çıkar diyorlar. İdam cezalarının TBMM’de onaylanması gerektiği için TBMM’ye dosya gider. Suçun sarhoşluğun etkisi ile işlendiği gerekçesi ile dosya geri gönderilir ve sanık dört buçuk sene sonra tahliye olur. Yani fırın önündeki kadınlarımızın dediği gibi Burdur’da CHP’li seçmenler olarak şunu demekte; Belediye Başkanı Ercengiz milletvekilliğine konarsa CHP tarihinin Burdur’da en yüksek oyunu alır ve Burdur Belediyesi AK Partinin eline geçme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Ercengiz Belediye Başkanlığında kalırsa da CHP’nin elinden Burdur belediyesini kimse alamaz. Zorda olsa bir vekil çıkarıyoruz Ercengiz yalnız bırakılıyor. AK Parti Belediye Başkanımızı yıpratmak için elinden geleni yaptığı halde İl başkanımız, vekilimiz bu mücadelede geri plan da kalıyor düşüncesi hâkim.
AK Parti seçmeninin düşüncesi ise Ercengiz’in milletvekilliğe aday olmasını umut ediyorlar. Aday olması durumunda Burdur Belediyesini çok rahat kazanacaklarını, nasıl olsa CHP’nin en kötü şartlarda dahi bir vekil çıkarıyor bizleri de etkilemez yönünde. Diğer bir düşünce ise Ercengiz’in güçlenmesini AK Parti olarak bizler sağladık başkana vurdukça Başkanı güçlendirdik, sanki Cumhuriyet Halk Partisini sadece Ercengiz temsil ediyor, yanlış siyasi stratejilerle eğer her şeye müdahil olunmasaydı CHP kendi kendilerini bitirirdi yönünde. Üstelik bu söylem ve düşünce CHP’li seçmenin düşüncesinde de geçmekte. CHP seçmeninde bizim milletvekillerimiz, İl Başkanımızın siyaset yapmasına gerek yok. Nasıl olsa AK Parti olur olmaz her şeyde Ercengiz’e saldırdıkça Ercengiz kazanıyor CHP kazanıyor düşüncesi hâkim.
Sonuç olarak kaleme aldığım yazı edindiğim bilgiler ve toplumun dile getirdiği sorunlardan oluşmaktadır. Ancak gazetecilik bir yerleri tehdit ve egosunu tatmin etme yeri değildir. Hele hele ben reklam almıyorum gerçekleri yazıyorum diyerek reklam alan haber sitelerini zan altında bırakma mesleği hiç değildir. Gazeteci hiçbir zaman düşüncesini mesleğinin önüne geçiremez ya haber yapar belgelidir ya da köşe yazısı yazar bu da edindiği bilgilerin yorumudur. Köşe yazısı ile haberi ayıramayan zihnin bulanıklığı olsa gerek saçmalamak.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…