Siyasetçinin Akıllısı şehrin geleceğine yön verendir, akılsızı da bir şehrin büyümesini engelleyendir… Bu köşe yazımızda kısır siyasetin bir ile, bir topluma yıllar sonra ne kadar zarar verdiğini irdeleyelim. Burada suçlu aramak yerine çözüm üretmek, kısır siyasetin bir ülkeye, bir ile nasıl zarar verdiğinin öz eleştirisi yapılması gerek.
Türkiye’de binlerce doğal göl, gölet ve barajlarımız var ancak 50 senedir ülke genelinde yaşanan bir kuraklık da var. Bu göllerde ve göletlerde gözle görülür bir çekilme, buharlaşma var. Bu da göl yataklarının kuruması, suyun çekilmesi olarak karşımıza çıkmakta. Çekilen suyun boşalttığı binlerce dönüm verimli arazinin de ekilebilir bir seviyeye gelmesi, buradan çiftçilerimizin yararlanamama sorunu var. Şimdi devlet bu işi çözmek zorunda. Devlet çiftçiye destek olmak için 1. derecedeki sit alanı ilan edilen ve Ramsar bölgesi içinde kalan arazinin kullanılması için bu sorunları kanun çerçevesinde çözmesi gerek. Yoksa çiftçinin kaçak olarak ektiği yere sen git binlerce caza kes, aldığı mahsulü cezayı karşılamasın sonra da üreten ülke olacağız diye çırpınıp dur.
Başlıkta da dile getirdiğimiz gibi Burdur Gölü hikayesi ve 1. derecede sit alanı 25.5.1998’de 3834 sayılı kararına sadece Isparta Valilik Temsilcisi Dr. Mehmet Yıldırım şerh koyuyor. Diyor ki; bu karar bir şehrin gelişmesini engellemek için yeterli. Bunun zararını yıllar sonra Burdur çeker. Burdurlu siyasetçiler bu kararı çıkarmak için uğraşır ve çıkarır. Sebep olarak göl havzasında bulunan Dikkuyruk ördeklerimizmiş… Neymiş efendim, nesli biten ördeklerimiz varmış. Buna da Mehmet Bey’in bir savunması vardır; Dikkuyruk ördekler balçık ve küçük su ürünleri ile beslenir, burada kalmazlar, ne yaparsanız yapın bu Dikkuyrukların Burdur gölünde çok azı konaklar. Sizin amacınız Burdur - Isparta havaalanını engellemek der ve imzalamayarak şerhini koyar. Ramsar sınırları dışında ilan edilen 1. Derece sit alanı Burdur Isparta havaalanını da kapsar. Ramsar sözleşmesinin dışarısında ilan edilen sit alanı bugün Çendik dediğimiz Burdurluların hobi bahçesi ve yazlık gibi kullandığı alanlar ve Burdur çiftçisinin ekip biçemediği, ektiği zaman da cezayı yediği alanlar. Bizim Burdurlu siyasetçiler havaalanı yapılmaması için elinden geleni yapmışlar. Sonuç hüsran… Havaalanı yapılır. Devlet aklı olsa gerek rahmetli Süleyman Demirel bir karar çıkarttırarak havaalanı bölgesini 1. Derece sit alanı bölgesinden çıkartır ve olay Süleyman Demirel Havaalanı ismiyle çözümlenir. Bugün o bölgede havacılık eğitim kampüsü bile var. Konaklamak için onlarca binalar var. Yani kazığı yiyen Burdurlu olur. Bugün 1. derece sit alanı ile gölün arası yer yer bir km’yi geçmekte. Şimdi de vaktinde yapılan yanlışlığı düzeltmek için 1. Derece sit alanının Ramsar sözleşmesi sınırlarına çekmek için arazisi olan vatandaşlar mahkeme kapılarında uğraşmakta.
Sonuç olarak eleştiri yapmak, siyaset yapmak seviyeli olduğu müddetçe herkesin hakkı ancak sadece kuru siyasetin, kısır çekişmenin bir ile ne kadar zarar verdiği de bir gerçek. Bizim siyasilerimiz artık aklını başına alıp ortak aklın nasıl kullanılması gerektiğini öğrenmesi gerek. Olan yine vatandaşa olmuyor mu? Yıllarca Burdur halkı kısır çekişmelerin sebebi ile zarar görmedi mi? Rahmetle andığım bir dostum abim Burdur’a ilk geldiğim zaman Burdur’u tanımaya çalışırken şu cümleyi kullanmıştı; “Biz Burdurlular olarak bizim siyasilerimiz akrep gibidir. Sokacak başka insan bulamazsak kendi kedimizi sokarız. Birisinin ak dediğine diğerimiz kara deriz bizim kültürümüz bu. Bu yüzden Burdur makus tarihini kıramıyor. Ortak akıl kullanamıyoruz…” Şimdi de göle çare arıyoruz. Yıllarca araştırıyoruz; sebebini bulacağız derken 20 yıl kaybımız oldu. Çözüm belli sonuç belli ancak bunu anlayacak siyasi mekanizma yok...
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…