“Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine” Nüfusu az olan gelişmemiş şehirler için geçerli olan bir söz. Kanunların tam uygulandığı yanlışta olsa uymakla şeref duyulduğu, idarecilerin en rahat çalıştığı, sorun olmasın, kanunlara uyulsun, gerisi beni ilgilendirmez zihniyeti yerleşmiş bir algıdır, işi olmayanın iş ürettiği bir yapı.
Büyük şehirlerde turizmde kullanılmak için tarihi mekan aranır. Birileri devreye girer, Kültür Bakanlığı’ndan kiralanır, bir nevi restorasyonda yapılan masraflar devlete geri dönmüş olur. İçerisindeki kiracıda mümkün mertebe bu tarihi mekana sahip çıkar. Çünkü ekmek kapısıdır. Bir de tarihi atmosferde müşterilerini ağırlamak gibi bir lükse sahiptir.
Bu yapıların kullanılmadığı belki de tek yer Burdur. Merkezde restorasyonu yapılan Kültür Bakanlığı’na bağlı dolayısı ile valiliklerin emrinde onlarca tarihi konaklar var. Dışarıdan bakılınca insana tarihte yolculuk yaptıracak konaklar var. Bakanlık olarak milyonlarca para harcanarak restorasyon yapılmış ama, kullanan var mı? YOK!
Neden mi?
Bakanlığa ait Devlet malı kiraya verilmez, verilse de, kırtasiye, evrak işleri çok, kim uğraşacak? Biz yaptık görevimiz bitti, yıllar sonra boş durursa, yanarsa, yıpranıp çökerse, gelen idareciler bir daha restorasyon yapsın, biz uğraşmayalım düşüncesi hakim.
Burdur’un tarihi mekanlarının restorasyondan sonra kaderine terk edilmesi acaba kimin işine geliyor? Hatta yapılmayan hamamlar, kaderine terk edilmiş yerler neden yapılıp da turizme açılmaz, kullanılmaz anlamak mümkün değil.
Dedik ya, küçük illerde kanunlara uyarız, yarını düşünmeyiz toplum menfaatine bir şeyler yapmak zor gelir.
Burdur’un hangi sokağına girerseniz girin ya restorasyon için sıra bekleyen tarihi ev vardır, ya da restorasyon yapılmış kaderine terk edilmiş evler vardır. Yeni binalar da evlere şenlik. Neden mi? Taban kat 80 metre2, üst katlar 120 metre2, her binada bir çıkma var. Kimse deprem olursa ne olur? olduğu zaman bunun vebalini kim ödeyecek demiyorlar.
İşte nüfusu az olan illerin kaderi bu! Kimse taşın altına elini sokmaz. Zaten her idareci taşın altına elini soksaydı, bu ülkenin hali böyle mi olurdu? Kimse elini taşın altına sokmadığı için 81 ilden zorlada olsa 30 tane büyük şehir çıkmadı mı? Biraz da seçim atmosferinden uzaklaşıp, ekonomi ve kültüre dalalım dedik. Bakalım kimler ders çıkaracak?