Bu satırlardan çok kez yazdım. Toplumun algısını siyasetçilerimizin dikkat etmesi gerek. Maalesef anlayanda yok! Anlamak içinde çaba sarf eden de yok. Ben yazmak dan usandım, bizim siyasetçilerimiz kulak arkası atmadan toplumun tepkisini çekmeden yorulmadılar. Birkaç kez verdiğim örneği bir daha vereyim. 1975’de idama mahkum edilen sanığın ziyaretine annesi gelir, tabi annesinden idam cezasını aldığını gizler. Annesine sorar anne fırın önünde benim için ne diyorlar diye… Köylerde yaşayanlar bilir; iki sokakta bir ekmek pişirmek için fırınlar olurdu. Buralarda kadınların sohbet etme dedikodu etme imkanları olurdu. Annesi der ki oğlum mahalleli diyor ki: üç beş sene yatar çıkar. Fazla yatmaz diyorlar. Tabi sanığın iki tane cinayeti vardır ve mahkeme idam kararı vermiştir. Bunu düşünerek inşallah der ‘ah çeker’ idam kararları TBMM’de oylanması gerekti için TBMM’de bu cinayeti sarhoşlukla işlendiğine hükmederek cezayı bozar ve dört buçuk sene yatar çıkar. Burdur halkı diyor ki bunlar emziği alınmış çocuk gibi… Burdur için yan yana gelip mücadele edecekleri yerde toplumu kinleştirme, ötekileştirmeden öteye siyaset üreten yok!
Bir okuyucumuzun serzenişini sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye Devleti 150 milyon Euro Avrupa Yatırım Bankası fonundan yararlanıyor. Burdur ise 11.5 milyon euro yararlanıyor. Okuyucumuzun söylemi şu; ileri biyolojik arıtma projesinden Burdur 11.5 milyon euro yararlanabilmesi için iktidar partisinin desteği gerekli. İktidar partisi destek vermezse Burdur bu krediden yararlanamaz. Burdur Belediyesi de bu projeye olur vermezse iktidar partisi ne yaparsa yapsın bu fondan yararlanamaz. O zaman bu iki siyasi parti yetkilileri yan yana gelseler birbirlerine katkılarından dolayı teşekkür etseler bu siyasiler ne kaybeder? ne kazanır?
İkinci bir olayda önceki İl Genel Meclis Başkanı Sayın Muzaffer Bağcı huzur hakkını sonuna kadar kullandığı bilinir. Bu kanunun kendine verdiği yetki. Bunun etik olduğunu kimse söyleyemez. Toplum vicdanını yaralayan bir kanun. Sayın Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz’in aldığı huzur hakkı neden siyasi malzeme olarak kullanılıyor. Sayın Muzaffer Bağcı’yı eleştirmeyen kendi partisi bugün neden siyasi olarak Ali Orkun Ercengiz’i eleştiriyor! tabi bunu sadece bir okuyucumuzdan değil çok kez değişik okuyucularımızdan duymuştum. Son zamanlara da kullanılan dil yok ‘atanmış il başkanı’ yok ‘atanmış belediye başkanı’ ve toplum bu ayrıştırıcı söylemlere tepki göstermekte.
Yıllarca ihmal edilen bir değerimiz vardı o da Salda Gölü… Bir polemik başladı, bir taraf ‘burayı turizme kazandıralım’ derken diğer taraf ‘kaygılarımız var’. Muhalefet Türkiye gündemine Salda Gölünü getirmeyi başardı. Artık iktidar partisinin de muhalefetin kaygılarını önemseyip proje üzerinde daha titiz olması gerekmez mi? Muhalefetinde her şeye karşı çıkmakla devletin ve halkın çıkarlarına ters düşmese olmaz mıydı?
Diğer bir konu ise Burdur ve ilçelerinde yapılan şenlikler, Altınyayla’da Kırkpınar’ın rövanşı olarak bilinen bir yağlı güreşlerimiz var… Hiçbir muhalefet partisinden siyasetçi veya belediye başkanı yok, sebep ise davet edilmediler. İktidar partisi milletvekilleri ve Sayın Burdur Valisi katılınca bütün daire müdürleri protokol sıralarında milletvekillerinin ve vali beyin gözüne görünmek için yarışıyor. Aynı olay iktidar partisinden belediye başkanı olunca Kemer Akpınar yayla şenliklerinde de yaşandı. Muhalefetteki bir belediye olan Söğüt domates ve kültür şenliklerine iktidar partisinden katılan olmadığı gibi Sayın Vali katılmayınca (Sayın valinin gündüz Söğüt’ü ziyaret etmesi Söğütlüler olarak şenliklere katılmadı anlamına gelmekte) il müdürlerinden de gelen olmadı. Gelende sosyal medyada ve fotoğraflarda gözükmemek için elinden geleni yaptı. Aynı olay Yusufça Beldesinde de yaşandı. Tefenni Barutlusu şenlikleri 10 bin kişinin şenlik alanında üç gün boyunca gönüllerince eğlenmesine, bu şenliğe iktidar partisinden katılan olmadığı gibi sayın valide katılmadı. Sayın vali katılmayınca da hiçbir il müdürü korkusuna katılamıyor. Toplumun algısı ise sayın vali iktidar partisi milletvekilleri ile kötü olmamak için şenliklere katılmadığı gibi muhalefet partisi belediyelere hizmet alanında da yardımcı olmuyor, hizmet alamıyor algısı toplumun hafızasına yerleştiği görünmekte. Bu tepki de sadece bir millet vekilinin üzerine yoğunlaştığı da görünmekte. Şimdi sırada 17 Ağustos’ta yapılacak 2. Burdur yağlı güreşleri var. Sayın Burdur Belediye Başkanı iktidar partisi milletvekillerini ve Vali beyi davet edecek mi? Sayın vali ve iktidar partisi, diğer parti yetkilileri ve belediye başkanları katılarak toplumda oluşan bu algıyı kıracaklar mı? yoksa toplumu ayrıştırıcı politikalara devam mı edilecek? Vatandaşın gözünde ise sorunun çözümü olarak Sayın Valinin iktidar partisinin bir valisi gibi değil, devletin sert ve yumuşak yüzünü göstererek siyasi partilerin önde gelenlerini toplayıp Burdur’un menfaatleri doğrultusunda birleştirmesi.
Sonuç olarak bizlerin görevi toplum algısını yansıtmak.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…