Bu başlığı okuyan hem AK Parti’li, hem de MHP’li dostlarımız kızsa da  “bu zamanda bu yazılır mı?” dese de bizlerin görevi toplumdaki algıyı yansıtmak. Nasıl olsa her zaman basın suçlu olur. O zaman bizler de görevimizi yapalım. Çünkü dost her zaman acı konuşur, bizler de hatalarımızla sevaplarımızla hem bu ülkeyi, hem de Burdur’u seviyoruz. CHP için bir şey yazmamamızın sebebi ise, aynı adaylarla seçime gitmesi, önseçimle belirlenmesi iç çekişmeleri bir nebze olsun ikinci plana atmış durumda. Takdire şayan olan ise 2.sıra adayı Kadir Koç ve   3. sıra adayı Okan Kurd’un sanki ilk kez aday oluyormuşçasına çalışmaları. Her ne kadar Sayın Mehmet Göker’e bilinç altında bazı kesimler tepki gösterseler de, CHP’de olan sesli düşünmenin bir göstergesi olarak algılanıyor. Zaten CHP seçmenlerinin mücadelesi ikinci bir vekilden çok oyumuzu 50 binin üzerine taşır mıyız mücadelesinden öteye gitmemiş. AK Parti’de ise tam bir muamma, 7 Haziran seçimlerinde birinci sıradan aday gösterme başarısını yakalayan İl Başkanı Ömer Bütüner’in Burdur’a ikram ettiği Sayın Reşat Petek’i AK Parti’nin oy deposu olarak bakılan Bucak ilçesinin kabullenmeyişi. Bu kabullenmeyişinin iki ana sebebi gözükmekte; 1- Sayın Petek’in belki siyasi yapıyı bilmeyişinden, halka uzak durması, ben bilirim havasına girmesinden, memleketi bile olsa yılların verdiği kültür dejenerasyonundan etkilenip AK Parti  ilçe yönetimden ve yerel yönetimden ayrı düşmesi gözükmekte. 2- İl başkanının seçildiği günden itibaren AK Partili belediye başkanları ve ilçe başkanları ile anlaşamayan bir İl Başkanı ve Sayın Reşat Petek’in ise her konuda il başkanına destek vermesi,  1 Kasım seçimlerinde 2. sırada aday gösterilmesi Sayın Petek’in basına da yansıyan “nefsimin zoruna gitse de” söylemi 20’ye yakın adayın “sizler üstten geldiğinizde bizlerin nefsinin zoruna gitmedi de, sizin ikinci sıraya düşmeniz mi zorunuza gidiyor” algısı oluşması, bil hassa Bucak köy ve kasabalarında  seçim çalışmalarında halk ile bütünleşemeyen Sayın Petek seçimlere bir aydan az bir zaman kaldığı halde, kendini kabullendirmiş gözükmüyor. Yılların verdiği tecrübe ile bu olguyu kapatmaya çalışan Sayın Bayram Özçelik’in ve köylünün  Kamil Abisi’nin ne kadar başarılı olacağını zaman gösterecek. MHP’yi ise büyük bir korku  sarmış durumda. Sayın Ahmet Alpaslan Dursun’un yıllar sonra bir vekil olarak çıkması partilileri bir nebze sevindirse de, beklentinin çok olması hem partilileri, hem de Sayın A. Alpaslan Dursun’u zor durumda bırakmış gözüküyor. Burdur merkez olarak sayın A. Alpaslan Dursun’u sahiplenmesi sayın Dursun’un da buna cevap verememesi, uzak kalması dışarıdan bir vekil gibi  algılanmasına vesile gözükmekte.  Partililerin düşünceleri ise sadece “MHP bir vekil çıkarsın da”dan ileri gitmemekte. Bucak’ta AK Parti’ye oyunu verdiğini  söyleyen bir amcanın dediğini aynen aktarıyorum. “Evladım bizler Bucaklı olarak muhafazakar bir yapımız var. Bu Bucak’ın kaderimi ne bilinmez, yıllardır vekil göndeririz ama, Burdur merkezde olan vekile muhtaç kalırız. Mehmet Alp’inden tutun da Hami Yıldırım’ına Süleyman Coşkuner’den alın da Reşat Petek’e ve  A. Alpaslan Dursun’a sevmedik kabullenmedik, bu seçimde Adem’imizi göstermediler. Eğer Bayram bey de olmasa idi AK Parti’ye oy bile vermeyecektik. Bucaklı olarak Bayram beyi kabullendik” demesi düşündürücü. Acaba bu amcada mı suç, yoksa kendini kabullendiremeyen sayın vekillerde mi, yoksa toplumun algısını dinlemeyen parti merkezlerinde mi?