Toplumun sağlığını düşünerek hastane yapılır. Diş hastanesi bir yerde, acil servis bir yerde, Sağlık Müdürlüğü bir yerde. Bir tane akıllı çıkıpta “Devasa büyüklükte bir hastane yerimiz var, bunun içindeki okulu kaldıralım, iyi bir proje ile güzel bir sağlık kompleksi yapalım” demez. Neden? Milli Eğitim, Sağlık Müdürlüğü, Belediye yan yana gelemez.
Milli Eğitim desen evlere şenlik. Onca okullarda güçlendirme yapılır, milyarlarca para harcanır, dalton kardeşler gibi şehrin bir ucundan bir ucuna sıralanmıştır. Demezler ki dünya okulları bir kompleks şeklini almıştır. Bizlerdeki okullar da bir kompleks şeklini alsın. Şehir içindeki okulları şehrin bazı bölgelerine toplayalım, çocukların kötü alışkanlıklar kazanmalarına izin vermeyelim. Hem de şehir büyüsün olmaz! Neden? Çünkü; Milli Eğitim, Belediye, Bakanlıklar yazışmadan başka işe yaramaz. Kimse bu birimleri bir araya toplayamaz, çünkü mevzuata takılan akıllı çoktur.
Emniyetimiz desen içler acısı. Vatandaşın işi olur Türkiye’de uygulanmayan sistem Burdur’da uygulanır. Neden? İşgüzar memurlarımız kendine iş bulmuştur. Sözüm ona kanun uygulayacaklar. Dersin “memur bey senin görevin vatandaşa yardımcı olmak, işi zorlaştırmak değil”. Kasıla kasıla der ki; “Ben kanunu uyguluyorum.” Eskiden derlerdi devlet her suçlunun peşine polis mi takacak? Şimdi ise görev yapan her polisin başına adam dikmek lazım. Adamların işi yok kendilerine iş buluyorlar.
Türkiye’nin Hollanda’sı olarak bilinen Burdur 4 senedir çiftçilere yönelik fuar düzenlemekte. Fuarların gayesi çiftçimizi, süt ırkına dayalı besicilerimizi daha çok teknoloji ile tanıştırmak, verimi artırmak, fuarın yapıldığı bölgeye de katkı sağlamak. Acaba bu Burdur’da da böylemi oluyor? Çiftçinin haberi yok, gelen giden yok. Üç beş bürokratın kendi çalıp, kendi söylemesinden başka görüntü yok. Fuar, fuardan başka her şeye benziyor. Acaba bu fuara katılan firmalar bir sonraki yapılacak fuara katılır mı? Adam milyarlarca masraf yapacak, fuara katılacak, gelen yok, reklam yok, Burdurlu kendisi bilmiyor fuarın olduğunu. Yani dörtyüz, beşyüz bin lira masraf yapılır, para harcanır, üç-beş bin lira da tanıtıma ayrılmaz. Bölge gazete ve televizyonlarında bir ay öncesinden halka şu zaman fuar olacak diye işlenmez. Anladım suçlu basın, suçlu biziz. Neden mi? Basına, gel dedikleri zaman gelen, git dedikleri zaman giden, kullanılacak bir emtia olarak baktırdığımız için.
Bu kadar dertlendikten sonra acaba sayın valimiz ne zaman Osmanlı sopasını gösterip “hadi bakalım Burdur’da teferruatla uğraşma zamanı değil, iş yapma zamanı” diyecek diye merakla beklemekteyiz. Zaten sayın Vali de öncekiler gibi böyle gelmiş, böyle gider derse vay Burdurlu’nun haline. Bunların tek suçlusu basın, bizleriz anladım. Bu hafta da biraz siyasetten uzaklaşalım dedik, belki seçilecek sayın vekil adaylarına ilham olur.