Bir ülkenin batmasının en büyük etkenlerinden biri cahil bırakılmaktır. Bu sene Burdur’da düzenlenen 9. Kitap fuarını gezme imkanına sahip oldum. Önceki senelere göre daha düzenli gezilebilir fuar konseptine bürünmesi 15’e yakın yazarların imza günü ve söyleşi yapması ziyaretçileri de memnun etmiş durumda. Fuara önceki senelere göre öğrencilerin ve halkın katılım sağlaması fuara katılan yayıncı kuruluşları da memnun etmiş, Burdur’a da kültürel bakımda bir katkı sağlamış gözükmekte.
Yayıncı kuruluşları ile yaptığım sohbette sorunun sadece Burdur ile sınırlı olmayıp genel bir sorun olduğu da bir gerçek. Yayıncı kuruluşların ortak serzenişi Türkiye’nin hangi ilinde bunun gibi bir kitap fuarı düzenlense o ilin belediye başkanı hangi düşüncede ise o düşüncedeki insanların gelmesi, karşı fikirlere saygı duyulmaması, karşı fikirdeki yazarların kitaplarının okunmaması topluma kültürel açıdan zarar verdiği düşüncesi ortak bir sorun olarak karşımıza çıkmakta.
Fuar alanında yayıncı kuruluşları ile bu sohbetleri yaparken bir üniversite öğrencisinin “Bu toplumu ayrıştırdılar. Bizler gelecekte fikirlerimizi, düşüncelerimizi, kişiliğimizi oluşturabilmek için her türden kitap makale okumak ve yetişmek mecburiyetindeyiz. Maalesef bunun gibi kültürel etkinliklerde bile siyaset karışıyor.” demesi… Neden Burdur’da bulunan ortaokul, lise ve üniversiteli gençlerimizi okuldaki öğretmenlerimiz-hocalarımız ‘haydi çocuklar bugünde kitap fuarına gidelim, sizler her türlü fikri bilmeniz gerek. Kitaplar bir emek ister, bir bilgi ister. Sizler de gelecekte bu ülke için siyasetçi, yazar, idareci olacaksınız. Buralar sizler için açılıyor.” diyerek yönlendirmez? Bir an beyin fırtınası yapmak zorunda kaldım… Düşünebiliyor musunuz Burdur’da bulunan bütün okullar üniversite öğrencileri dahil fuar alanına gelip yazarları ve kitapları tanısa, bunlara da milli eğitim ve üniversite öncülük yapsa da bu gençlerimize kitap okumanın önemi anlatılsa ne kaybederiz ne kazanırız. Bu gerçeği bir düşünebilsek?
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…