Dünyada baş gösteren kuraklıktan ne yazık ki Türkiye’de etkilenmektedir. Ülke genelinde bazı illerin içme suyu ve tarımda kullanılan suların çekilmesi çiftçinin tarım bitiyor feryatları dile getirmesine sebep olur iken şehirlerin içme suyunda da problemler baş göstermeye başladı. Şimdiden ülke genelinde bu kuraklık ve hava değişimi devam ederse 42 ilin ciddi bir şekilde etkileneceğini artık öngörülmektedir.   Devlet olarak yapılan gölet ve barajlar siyasete malzeme yapılıp doğanın dengesinin bozulduğu milli servetin boşa gittiği düşüncesi ile karşı çıkanlar şimdide yağmurların kesilmesi sebebiyle göletlerin ve barajların kurumasına devletin acilen çözüm bulmasını beklemekte yani baraj gölet yaparsın karşı çıkarlar baraj gölette su biter çözüm bulunsun diye feryat ederler.   Yılladır araştırmalarda her yetmiş senede bir kuraklığın yaşandığı suların çekildiği bilim adamları tarafından söylenmektedir. 1880’li ve 1945’li yılları arasında bu kuraklığın ülke genelinde yaşandığı bilim adamlarımız tarafından açıklanmaktadır. Bir başka hatıralarımızda olan kuraklık ve yokluk anısı ise kurtuluş savasında askerlerin açlıktan ayaklarındaki çarığını yemek zorunda kaldığıdır.   Sorunun çözülmesi için hükümet olarak yerel yönetimlerle bir araya gelinip şehirlerin içme suyundan, kırsal alanların tarımdaki arazinin daha verimli nasıl getirilebilir, nasıl daha verimli sulama yöntemleri kullanılabilir gibi soruların hesaplarını yapmak zorundadır. Her köye, her kasabaya bölgenin arazisi nasıl sulanabilir hesapları yapılarak göletler yapmak zorundayız ve bu göletleri de Türkiye’de ki enerji hatları gibi birbirine bağlayıp denizlere akan tatlı su ile doldurmak zorundayız.   Burdur’da siyasi gündem sadece su var.  Şu an da kente su sağlayan sondajlardan birkaç tanesinin kuruması şehirde ciddi bir şekilde hissedilmese de çözüm odaklı çalışmalıyız. Bürokrasinin ve Belediyenin senir suyu üzerinde durması yeni sondajlar açma çabaları olumlu gözükse de senir suyunun çok acilen devreye sokulması gerekmekte iken projeyi hazırlayanlardan da Burdur’un ve devletin bu kaybının hesabı sorulması gerekmektedir. Yoksa sen ben kavgasından Burdur halkı zarar görecektir.   Sonuç olarak yerel yönetimlerin en büyük korkulu rüyası alt yatırıma yatırım yapmaktır. O yüzdendir ki bugün ülke genelinde alt yatırımında sorun olan illerin şehri-eminleri yıllarca koltuk korkusuna alt yatırıma girmeyeyim düşüncesi ile zamanlarını doldurmuşlardır. Benden sonra gelecek düşünsün mantalitesi ile bu konulara eğilmemişlerdir. Burdur’da bu düşüncelerden nasibini alan bil il olarak bilinmektedir. Halk dili ile “tencere dibin kara seninki benden kara” misali artık başarmak mutlu bir kent oluşturmak için çözüm odaklı çalışmak zorundayız. Engelleyen değil çözüm üreten siyaset üretmeliyiz. Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…