CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

BÜROKRASİDEKİ YAĞCILIK

2008 yılında Burdur Valisi olarak atanan Sayın İbrahim Özçimen Burdur’da göreve başlayınca Türkiye’deki Valilerin, Emniyetin, Yargının şu anda devletin paralel örgüt olarak nitelendirdiği cemaatin, devleti ele geçirdiğini dile getiren bir yazı kaleme almıştım. Sen misin bunu yazan,  Sayın Valinin korumalarına varıncaya kadar mahkemeye vermeyen kalmadı.  Mahkeme kapılarında adalet ararken ne yazık ki Burdur’da görev yapan onca avukattan bu davayı savunacak avukat ta bulamadık. Kendilerince sebep sözde Validen çekinmeleri idi.  En korkunç olan ise bu yapının, devletin siyasi gücü ile birlikte olunca ne olur olmaz diyerek iş adamlarının bile selam vermekten korktuğu biri olmuştum.  Adalet bu ya, en sonunda beraat ettik;  bu mücadele içinde Burdur ve çevre illerde görev yapan bütün bürokrasiden selamı kesilen, istenmeyen bir basın mensubu durumuna düşmüştük. Sebep cemaate dil uzatmıştık.  TGRT Avrupa’da yayınlamak üzere benden istedikleri bedelli askerlerle ilgili bir röportajda bir mülki idarecimize gittiğim zaman beni makam odasında ayakta karşılayıp; “Efendim zamanım yok bende çıkıyordum” deyince kendisine “Çekinmene gerek yok, Sayın Vali de gelecek. İster röportaja gel, istersen gelme, ben sadece bilgi vermeye geldim” dedikten sonra ısrar ederek çıkacak idarecimiz bir saat odasında benimle sohbet etmişti. Bugüne gelirsek; o selam vermekten korkanlar bir numaralı cemaat düşmanı oldu, AK Partili oldu. Bilhassa Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi ile Recep Tayyip Erdoğan’cı oldu.  Bu sıkıntıları çekerken rahmetli olan bir büyüğümün sözü her zaman kulaklarımda çınlamakta: “Evladım! Bir gün gelecek bu cemaatten oluk-oluk insanlar kaçacak, senin yazdıkların unutulacak;  bugün sana selam vermekten kaçınanlar o gün en büyük bu cemaat düşmanı olacak, sabırlı ol!” demesiyle bugünleri görmesi düşündürücü. Bugünlerde menfaat uğruna yapmadıkları şaklabanlık kalmayanlarının halini görmem ise benim için bir hayat dersi niteliğinde. Akıllara şu soru geliyor 17/25 Aralık’ta başarılı olsalardı, bugün cemaat düşmanları olan idarecilerimiz, iş adamlarımız “Ne yapayım! Yıllık onların firmasına şu kadar mal satıyorum; tabi ki de yardım edeceğim” diyenler, her gün grup-grup kahvaltı toplantılarına gidenler acaba hangi pozisyonu alacaklardı. Millet olarak karakterimiz mi değişti acaba yoksa inançlarımız mı? Türkiye’deki bu yapı ile mücadele kanunlar çevresinde inançlarımıza zarar vermeyecek şekilde sonuçlanması dileği ile bir sonraki yazımızda buluşmak üzere…    
Ekleme Tarihi: 07 Mart 2016 - Pazartesi
CEMALETTİN BEKTAŞ

BÜROKRASİDEKİ YAĞCILIK

2008 yılında Burdur Valisi olarak atanan Sayın İbrahim Özçimen Burdur’da göreve başlayınca Türkiye’deki Valilerin, Emniyetin, Yargının şu anda devletin paralel örgüt olarak nitelendirdiği cemaatin, devleti ele geçirdiğini dile getiren bir yazı kaleme almıştım. Sen misin bunu yazan,  Sayın Valinin korumalarına varıncaya kadar mahkemeye vermeyen kalmadı.  Mahkeme kapılarında adalet ararken ne yazık ki Burdur’da görev yapan onca avukattan bu davayı savunacak avukat ta bulamadık. Kendilerince sebep sözde Validen çekinmeleri idi.  En korkunç olan ise bu yapının, devletin siyasi gücü ile birlikte olunca ne olur olmaz diyerek iş adamlarının bile selam vermekten korktuğu biri olmuştum.  Adalet bu ya, en sonunda beraat ettik;  bu mücadele içinde Burdur ve çevre illerde görev yapan bütün bürokrasiden selamı kesilen, istenmeyen bir basın mensubu durumuna düşmüştük. Sebep cemaate dil uzatmıştık.  TGRT Avrupa’da yayınlamak üzere benden istedikleri bedelli askerlerle ilgili bir röportajda bir mülki idarecimize gittiğim zaman beni makam odasında ayakta karşılayıp; “Efendim zamanım yok bende çıkıyordum” deyince kendisine “Çekinmene gerek yok, Sayın Vali de gelecek. İster röportaja gel, istersen gelme, ben sadece bilgi vermeye geldim” dedikten sonra ısrar ederek çıkacak idarecimiz bir saat odasında benimle sohbet etmişti.

Bugüne gelirsek; o selam vermekten korkanlar bir numaralı cemaat düşmanı oldu, AK Partili oldu. Bilhassa Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi ile Recep Tayyip Erdoğan’cı oldu.  Bu sıkıntıları çekerken rahmetli olan bir büyüğümün sözü her zaman kulaklarımda çınlamakta: “Evladım! Bir gün gelecek bu cemaatten oluk-oluk insanlar kaçacak, senin yazdıkların unutulacak;  bugün sana selam vermekten kaçınanlar o gün en büyük bu cemaat düşmanı olacak, sabırlı ol!” demesiyle bugünleri görmesi düşündürücü. Bugünlerde menfaat uğruna yapmadıkları şaklabanlık kalmayanlarının halini görmem ise benim için bir hayat dersi niteliğinde.

Akıllara şu soru geliyor 17/25 Aralık’ta başarılı olsalardı, bugün cemaat düşmanları olan idarecilerimiz, iş adamlarımız “Ne yapayım! Yıllık onların firmasına şu kadar mal satıyorum; tabi ki de yardım edeceğim” diyenler, her gün grup-grup kahvaltı toplantılarına gidenler acaba hangi pozisyonu alacaklardı. Millet olarak karakterimiz mi değişti acaba yoksa inançlarımız mı? Türkiye’deki bu yapı ile mücadele kanunlar çevresinde inançlarımıza zarar vermeyecek şekilde sonuçlanması dileği ile bir sonraki yazımızda buluşmak üzere…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.