CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

Cumhurbaşkanlığı Sistemini ancak AK Parti bitirir

Türkiye, çok partili sisteme geçtikten sonra siyasi partiler mezarlığına döndü. Bugün 85’in üzerinde siyasi parti sözde faaliyet göstermekte. Parlamenter sistemde parti kurmaya; genelde kurucuların partisine küsen, dışlanan, koltuk bulamayan veya siyasi olarak bir ideolojisi olanların partisine karşı bayrak açmak olarak bakılırdı.   Geriye dönük bakıldığında, Türk siyasetine yön veren partiler olarak karşımıza; başta Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu tek partili sistemden bugünlere gelen CHP, sonrasında da rahmetli Adnan Menderes’in kurduğu DP, rahmetli Turgut Özal’ın kurduğu ANAP, rahmetli Bülent Ecevit’in kurduğu DSP, rahmetli Alpaslan Türkeş’in kurduğu MHP, rahmetli Necmettin Erbakan’ın kurduğu RP, birde sözde Kürt milliyetçiliği üzerine kurulan aslında ayrılıkçı PKK borazanı olarak bilinen HDP ve şu anda iktidar olan Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu AK Parti çıkmakta. Diğer kurulan partiler ya ana akım siyasi partilerin devamı olarak dillendirilmekte ya da yazımızın başında da dediğimiz gibi parti içi dışlanma veya koltuk savaşlarında dışlanan gruplar olarak görülmektedir. Bu partiler de fiili Türk siyasi hareketleri içinde yer alsalar da politik anlamda kayda değer bir varlık gösterdikleri söylenememektedir. Yukarıda bahsi geçen partiler içinde en başarılı olan da Sayın Cumhurbaşkanının kurduğu AK Parti olarak karşımıza çıkmakta.   Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başarılı olmasının en etken sebepleri arasında ise 2002 ve öncesinde yaşanan ekonomik kriz ve dünya ekonomisinde bulunan likidite fazlalığı yani boşta gezen döviz, İngilizlerin dediği gibi bu acı parayı Türkiye çok sevdi. Yollar köprüler her ile bir üniversite, futbol sahaları, her ile hava alanları, hastaneler vb. çoğaltabiliriz… Toplum olarak da bu yatırımları yıllardır görmeyen halk, AK Parti iktidarına 5 dönem görev verdi.   Partiler mezarlığına dönen Türk siyasetinden en çok da küresel güçler faydalanma imkânı buldu. Her 10 senede bir darbe girişimleri, her 10 senede bir ekonomik krizler, askeri vesayet altında demokrasinin işlemeyişi küresel güçlerin kullanabilecek bir devlet olarak baktıkları, gelen iktidarların ömrünün 2 seneyi geçmediği bir parlamenter sistem…   İktidardaki siyasi yönetim bu müdahaleleri bertaraf edebilmek ve 15 Temmuz vatan hainlerinin kalkışması gibi bir durumun ortaya çıkmaması için yıllarca birbirlerine demediğini bırakmayan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, AK Parti ve MHP yan yana gelerek bir sistem değişikliğine gidilmesine, Cumhurbaşkanlığı sistemini getirerek hükümetlere küresel güçlerin müdahalesini önleme, parlamenter sistemin kalkmasını referandumla sağladılar. İlk seçilen Cumhurbaşkanlığı sisteminde seçimi kazanan ise Cumhur ittifakı adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan oldu. Sistemin üç beş seçim sonra oturacağı da bir gerçek. Burada hızlı hareket etmek tecrübe kazanmak sistemi kurarak işlevli hale getirmek, seçilen başkanların aksaklıkları ivedilikle gidermesi olarak karşımıza çıkmakta.   Parlamenter sisteme dönmek isteyen millet ittifakının içinde yer alan siyasi partilerin oyunun yetmeyeceğini anlayan küresel güçler, AK Partinin içinden çıkardığı iki parti daha Türk siyasi hayatın içine katılmak üzere. Bu partilerin başındaki liderlere bakıldığında ise Başbakanlık yapmış, Türk dış politikasına yıllarca damga vurmuş, Ahmet Davutoğlu ve AK Parti iktidarında ekonomik konularda yönlendirici görevin başında olan Ali Babacan. Bu şahsiyetlerin söylem ve politikalarına bakınca iktidar olmaktan öteye parlamenter sisteme geçebilmek için AK Parti içindeki küskünlerden çevremizi kuşatmaya çalışan küresel güçlerin ekonomiye verdiği daralmanın sıkıntılarını dile getirerek yüzde 50,1’in altına düşürmek.   Sonuç olarak; ülke etrafındaki bu kadar oyunun, ekonomik daralmanın nedeni, Cumhurbaşkanlığı sisteminin gerekli olduğunu anlatacak sadece liderlerin anlatması da artık yetmeyecek. İller bazında il başkanlarının ilçe başkanlarının milletvekillerinin üzerine büyük görevler düşmekte. Yıllarca tek başına iktidar olmanın verdiği güç zehirlenmesinden de acilen kurtulunması, iktidar gücünü Cumhur ittifakı ile ortak hareket edilmesi, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi topluma üsten bakanlardan kibir sahibi olanlardan kurtulunması, muhafazakâr yapıyı kucaklayıcı hareket etmesi gerekmekte.   Başlıkta da dediğimiz gibi Cumhurbaşkanlığı sistemini; Ak Parti toplumdan kopmadığı müddetçe, hatalardan ders çıkardığı müddetçe kimse değiştiremez. Parlamenter sisteme dönülecekse de bunun sebebi liderlerden değil yereldeki teşkilatların beceriksizliğinden siyasi gelecek uğruna toplumla barışık olmayışından kaynaklanmış olur. Bu söylemler Ak Parti teşkilatları içinde konuşulduğu gibi Ak Parti’ye gönül vermiş seçmenler tarafından konuşulması, MHP cephesinde ise teşkilatlar ve seçmen bazında Ak Parti’nin üreteceği politikalara ve yerelde davranışları gözlenmekte. MHP’li seçmenlerin Cumhur ittifakında genel seçimlerde liderlerden fazla yerel siyasetçilerin söylem ve davranışları göz önüne alacağı düşünülmekte.   Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2019 - Cuma
CEMALETTİN BEKTAŞ

Cumhurbaşkanlığı Sistemini ancak AK Parti bitirir

Türkiye, çok partili sisteme geçtikten sonra siyasi partiler mezarlığına döndü. Bugün 85’in üzerinde siyasi parti sözde faaliyet göstermekte. Parlamenter sistemde parti kurmaya; genelde kurucuların partisine küsen, dışlanan, koltuk bulamayan veya siyasi olarak bir ideolojisi olanların partisine karşı bayrak açmak olarak bakılırdı.

 

Geriye dönük bakıldığında, Türk siyasetine yön veren partiler olarak karşımıza; başta Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu tek partili sistemden bugünlere gelen CHP, sonrasında da rahmetli Adnan Menderes’in kurduğu DP, rahmetli Turgut Özal’ın kurduğu ANAP, rahmetli Bülent Ecevit’in kurduğu DSP, rahmetli Alpaslan Türkeş’in kurduğu MHP, rahmetli Necmettin Erbakan’ın kurduğu RP, birde sözde Kürt milliyetçiliği üzerine kurulan aslında ayrılıkçı PKK borazanı olarak bilinen HDP ve şu anda iktidar olan Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu AK Parti çıkmakta. Diğer kurulan partiler ya ana akım siyasi partilerin devamı olarak dillendirilmekte ya da yazımızın başında da dediğimiz gibi parti içi dışlanma veya koltuk savaşlarında dışlanan gruplar olarak görülmektedir. Bu partiler de fiili Türk siyasi hareketleri içinde yer alsalar da politik anlamda kayda değer bir varlık gösterdikleri söylenememektedir. Yukarıda bahsi geçen partiler içinde en başarılı olan da Sayın Cumhurbaşkanının kurduğu AK Parti olarak karşımıza çıkmakta.

 

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başarılı olmasının en etken sebepleri arasında ise 2002 ve öncesinde yaşanan ekonomik kriz ve dünya ekonomisinde bulunan likidite fazlalığı yani boşta gezen döviz, İngilizlerin dediği gibi bu acı parayı Türkiye çok sevdi. Yollar köprüler her ile bir üniversite, futbol sahaları, her ile hava alanları, hastaneler vb. çoğaltabiliriz… Toplum olarak da bu yatırımları yıllardır görmeyen halk, AK Parti iktidarına 5 dönem görev verdi.

 

Partiler mezarlığına dönen Türk siyasetinden en çok da küresel güçler faydalanma imkânı buldu. Her 10 senede bir darbe girişimleri, her 10 senede bir ekonomik krizler, askeri vesayet altında demokrasinin işlemeyişi küresel güçlerin kullanabilecek bir devlet olarak baktıkları, gelen iktidarların ömrünün 2 seneyi geçmediği bir parlamenter sistem…

 

İktidardaki siyasi yönetim bu müdahaleleri bertaraf edebilmek ve 15 Temmuz vatan hainlerinin kalkışması gibi bir durumun ortaya çıkmaması için yıllarca birbirlerine demediğini bırakmayan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, AK Parti ve MHP yan yana gelerek bir sistem değişikliğine gidilmesine, Cumhurbaşkanlığı sistemini getirerek hükümetlere küresel güçlerin müdahalesini önleme, parlamenter sistemin kalkmasını referandumla sağladılar. İlk seçilen Cumhurbaşkanlığı sisteminde seçimi kazanan ise Cumhur ittifakı adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan oldu. Sistemin üç beş seçim sonra oturacağı da bir gerçek. Burada hızlı hareket etmek tecrübe kazanmak sistemi kurarak işlevli hale getirmek, seçilen başkanların aksaklıkları ivedilikle gidermesi olarak karşımıza çıkmakta.

 

Parlamenter sisteme dönmek isteyen millet ittifakının içinde yer alan siyasi partilerin oyunun yetmeyeceğini anlayan küresel güçler, AK Partinin içinden çıkardığı iki parti daha Türk siyasi hayatın içine katılmak üzere. Bu partilerin başındaki liderlere bakıldığında ise Başbakanlık yapmış, Türk dış politikasına yıllarca damga vurmuş, Ahmet Davutoğlu ve AK Parti iktidarında ekonomik konularda yönlendirici görevin başında olan Ali Babacan. Bu şahsiyetlerin söylem ve politikalarına bakınca iktidar olmaktan öteye parlamenter sisteme geçebilmek için AK Parti içindeki küskünlerden çevremizi kuşatmaya çalışan küresel güçlerin ekonomiye verdiği daralmanın sıkıntılarını dile getirerek yüzde 50,1’in altına düşürmek.

 

Sonuç olarak; ülke etrafındaki bu kadar oyunun, ekonomik daralmanın nedeni, Cumhurbaşkanlığı sisteminin gerekli olduğunu anlatacak sadece liderlerin anlatması da artık yetmeyecek. İller bazında il başkanlarının ilçe başkanlarının milletvekillerinin üzerine büyük görevler düşmekte. Yıllarca tek başına iktidar olmanın verdiği güç zehirlenmesinden de acilen kurtulunması, iktidar gücünü Cumhur ittifakı ile ortak hareket edilmesi, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi topluma üsten bakanlardan kibir sahibi olanlardan kurtulunması, muhafazakâr yapıyı kucaklayıcı hareket etmesi gerekmekte.

 

Başlıkta da dediğimiz gibi Cumhurbaşkanlığı sistemini; Ak Parti toplumdan kopmadığı müddetçe, hatalardan ders çıkardığı müddetçe kimse değiştiremez. Parlamenter sisteme dönülecekse de bunun sebebi liderlerden değil yereldeki teşkilatların beceriksizliğinden siyasi gelecek uğruna toplumla barışık olmayışından kaynaklanmış olur. Bu söylemler Ak Parti teşkilatları içinde konuşulduğu gibi Ak Parti’ye gönül vermiş seçmenler tarafından konuşulması, MHP cephesinde ise teşkilatlar ve seçmen bazında Ak Parti’nin üreteceği politikalara ve yerelde davranışları gözlenmekte. MHP’li seçmenlerin Cumhur ittifakında genel seçimlerde liderlerden fazla yerel siyasetçilerin söylem ve davranışları göz önüne alacağı düşünülmekte.

 

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.