Burdur’da yıllardır Teke Yöresi Tarım ve Hayvancılık Fuarı düzenlenmekte.
Bu sene 5. si düzenlenen fuarın aslında 8. si düzenlenmiş oldu. İlk üç fuar yüklenici firmanın değişmesinden isim değişikliği ile 5. olarak anılmakta.
Burdur’da yapılan fuar sivil toplum örgütlerinin aslında bir başarısı olarak ta algılanması gerek, Burdur Türkiye’nin coğrafi açıdan nüfus ve ekilebilir arazisi olarak, hayvancılığın ve süte dayalı ırki sığırcılıkta yapılmaması gereken bir kent. Ancak halkın azimli olması, sivil toplum örgütlerinin başarısı Türkiye’nin Hollanda’sı olarak bilinen bir il haline getirmiştir.
Sorun şu, bu kadar çalışkan ve azimli sivil toplum örgütlerinin ve yetiştiricinin olduğu bir kentte fuar neden başarısız?
Her sene fuar düzenleme komitesi oluşturulur, bunun içinde yüklenici sivil toplum örgütleri belirlenir, basın çağrılır. Düzenleme komitesi basın karşısında şirinlikler yaparak methiyeler dizerler. Bir akıllı komite üyesi de ya da Başkanı da çıkıp basına, arkadaş bu fuarı düzenlediğimiz seneden itibaren bizler neden ülke gündemine oturamadık? bu halkı ve çevre illerde olan çiftçilerimizi fuara neden getiremiyoruz, Türkiye içinden katılacak firmaları fuara katılması için neden ikna edemiyoruz. Neden her sene katılım belirli bir ölçüde düşmekte? Neden Burdur ve çevre illerdeki sanayicimiz katılmaktan itina ediyor? Bu durumu basın mensupları olarak konuşur musunuz? diye soran yok. Çünkü bu zatı muhteremler basını kullanabilir bir argüman olarak görürler, yani platforma çıkınca flaş patlamasından zevk alır ve egolarını tatmin ederler. Protokolde kasıla kasıla oturmayı marifet sayarlar, ancak bire bir kalınca suçu herkes biri birinin üzerine atar. Çünkü bu zatı muhteremlerin cebinden para çıkmaz, . Zaten düzenleyici firmanın da cebi sırtındadır, o da ‘ben bu katılımcıları nasıl yolarım, nasıl masrafımı çıkarırım’ hesabındadır. Siyasilere gelince, ‘katılımcı halktan ben siyasi olarak nasıl yararlanırım, nasıl pirim yaparım ’ hesabından öteye gitmez.
Sonuç olarak Burdur’da düzenlenen Teke Yöresi Tarım ve Hayvancılık Fuarında, fuarın gayesine binaen hayvancılık yem ve ekipman üzerinde bir panel düzenlenmiyorsa, halkı bilgilendirmek gaye edinilmiyorsa, Avrupa’nın en büyük Hayvan Hastanesinin Burdur’da olduğunu üreticinin bundan nasıl yararlanması gerektiği anlatılmıyorsa, süt üretiminin nasıl artırılabilir çalışması ve bilgilendirilmesi yapılmıyorsa, fuara katılmak için firmaları yarıştırılmıyorsa, Burdur’da bulunan 192 köyden ve çevre illerden günlük birer araç kaldırılmıyorsa, fuar alanına her gün on bin kişi yani çiftçi getirilemiyorsa, ulusal ve yerel basıl organları her gün bu fuardan bahsetmiyorsa, sizin fuarı düzenlemekteki gayeniz egonuzu tatmin etmek için mi? Yazık değil mi? bu devletin ve milletin parasına.
1986 yılında ABD en büyük pazarlama şirketinin CEO’su olan, daha sonra Müslüman olup Abdullah İsmet ismini alan şahsiyetin Pazarlama ve Toplum Algısı konulu konferansında bulunmak nasip olmuştu. Konferansta bir ara konferansa katılan katılımcıların dalgınlığını görünce elindeki ajandayı önünde bulunan kürsüye öyle bir çarptı ki katılımcıların merakla kendisine gelmesini sağladı. Bizlere ‘eğer bir iş yapıyorsanız bir firmaya veya topluma hitap edecekseniz sizin oraya geldiğinizi fark ettiremiyorsanız, o işi yapmayın veya o mekânı terk edin. Siz terk etmezseniz zaten toplum veya işyeri sahibi sizi dışarı atar demişti. Sizlerde bu fuarı ufak dokunuşlarla ülke gündemine getirme imkânı varken yapmıyorsanız fuar düzenlemeyin …fuara katılan stant sahipleri ve halkın düşüncesi bu yöndedir.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…