Sayın Dr. Devlet Bahçeli, MHP grup toplantısında öyle bir cümle kurdu ki; ABD’nin, İsrail’in, Kandil’in, DEM Partisi’nin ve bebek katili Abdullah Öcalan’ın eline bir bomba bırakmayı başardı. Bu söylem, iyi hazırlanmış MİT, iktidar partisi ve genelkurmay tarafından beraber hazırlanmış bir söylem olarak hafızalara kazınmış oldu.
TUSAŞ’a yapılan saldırıda, Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına karşı yapılan, alelacele terör örgütünün girişimi olarak bakılması gerekir. Devletin hava savunmasında ana omurga olarak bakılan TUSAŞ ne yapıyor? diye soracak olursanız ANKA, AKSUNGUR, KAAN ve HÜRKUŞ’u ve Türkiye’nin ihtiyacı olan 5.nesil KAAN’ı yapan yerli mühendislerimizin bir başarısı olarak bakmak gerek. Bu saldırının gerçekleşmesine bakıldığında ise savunma sanayinin lokomotifi olarak görüldüğü için bu hain saldırı gerçekleşmiş durumda. Kiralık katillerin de bir maşa olarak kullanıldığının bir göstergesi olarak bakmak lazım. Bunun bir diğer örneğini de bilim adamlarımızın Isparta uçağının kaza süsü verilerek düşürülmesi olarak görmekteyiz. AK Parti Genel Başkanı Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’ye neden güvendiğini, hayatını devletin geleceği ve bekasını düşünmekten başa bir düşüncesinin olmadığı; ‘’Önce devlet, sonra partim’’ diyen bir genel başkan olarak bakmasından kaynaklanmaktadır. Acaba Ak Parti içinde Sayın Cumhurbaşkanı gibi düşünen kaç kişinin olduğunu da sorgulamak gerek.
Cumhur İttifakı içinde bulunan MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin kırmızı çizgisi olduğunu bile bile, Sayın TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un anayasanın dördüncü maddesini tartışılabilir anlamına gelen açıklaması...
Milli savunma sanayisine yapılmak istenen 750 liralık katkı payının toplumda infial oluşturması ve daha sonra bu maddenin tasarıdan çıkarılması; muhalefet partilerinin bu katkı payı üzerinde siyaset yapması... Toplumdaki algı ise şu: ‘’Şimdiye kadar depremlerde ve afetlerde bu kanunlar çıkarıldı, hiçbir zamanda bu yerlerde kullanılmadı. Eğer gerçekten savunma sanayinde kullanılacaksa, toplum olarak sahip çıkılacağı, beceriksizlikle muhalefetin ağzına verilen imkanlardan ibaret. Nasıl olsa 2025 bütçe görüşmeleri var, bütçenin içine eklesin. Muhalefete de imkan vermezsin algısı...’’
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin TBMM’de DEM ile selamlaşması ve Türkiye gündemine otururken bir hafta sonrada yapılan gurup toplantısında bebek katili Abdullah Öcalan’a ve DEM Partisi’ne seslenerek ‘’Terör olaylarından vaz geçtiğini ve silah bıraktığını açıklasın, güvenlik güçlerine teslim olsun konuşalım’’ açıklaması DEM Partisi’ni bile şok etti. DEM Parti’nin kendisinin de artık terörden arındırılmış bir Türkiye hayalini açıklaması; ayrıca DEM Parti’nin de PKK güdümünden kurtulması ve Türkiye partisi olması gerektiğini vurgulaması... Artık sağır sultan bile ABD’nin PKK’yı kullandığını ve çevremizde terör koridoru kurulmasını istediğini biliyor. TUSAŞ’a yapılan saldırı da Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin ne demek istediğinin bir göstergesi olsa gerek. Bu gelişmeler ışığında bir söylemde; ‘’Keşke muhalefet partileri de bu girişime sahip çıksalardı. Keşke AK Parti içindeki MHP ittifakını istemeyen gurup da bu görüşmeye sahip çıksaydı’’ söylemidir.
MHP olmazsa Ak Parti’nin iktidar olamayacağını ve bu sıkıntılı durumdan çıkılamayacağını, AK Parti yerelde de anlayabilseydi bu kadar kayıp yaşanmazdı. AK Parti yerelde hala güç zehirlenmesi yaşarken, yılların ezilmişliğinin verdiği tepki olarak MHP’lilerin de, ‘’Bizler iktidar ortağı değil miyiz? neden dışlanıyoruz?’’ söylemi gelişmeseydi ve tepki olarak kişisel bazda diğer partililere oy kaymasaydı algısı.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, ayda bir görüşmede hiçbir çıkar ilişkisi olmadan devletin bekası üzerine bir saatte anlaşabiliyorlar. Maalesef yerelde egosu tavan yapmış, kişilik bozukluğu göstermiş siyasilerinde sen-ben kavgası, liyakatsiz idarecilerin göreve getirilmesi, senin adamın benim adamım ve sahiplenme yarışına girilmesi, yerelde başarılı bürokratların harcanması... Sanırım Sayın Cumhurbaşkanı yalızları oynuyor. Toplumdaki algıda bu şekilde. Bir vatandaşın söylemine göre ‘’Bizler AK Partiye oy veriyoruz. Eğer Sayın Cumhurbaşkanı olmazsa, bu partiye oy bile verilmez. Eğer yerelde ve Türkiye genelinde sermaye siyaseti teslim almasaydı, siyaset sermayenin uşaklığını yapmasaydı, ihtiyaç olan yerlere yatırım yapılsaydı ne ekonomik sıkıntı yaşanırdı ne de milli savunmaya 750 liranın söylemi olurdu. Hiç kimse doğruları Sayın Cumhurbaşkanına anlatmıyor; garibim, bilmeden bu ülke için çırpınıp duruyor’’ söylemi.
Burdur yerelde ise CHP Merkez İlçe Başkanı İlyas Divarcı ve MHP İl Başkanı Gültekin Oktay görevden el çektirilirken, AK Parti Merkez İlce Başkanı Hüseyin Okan’ın çok başarılı görülmüş olacak ki, tekrar aday gösterilmesi de seçmen nazarında tepki çekti.
Sonuç olarak bakıldığında sayın Dr Devlet Bahçelinin çıkışı daha çok su götüreceğe benzemekte. DEM Parti sininde yapılan eylemlerden sonra bir karar vermek zorunda alacağı aşikardır. Ya teröre devam diyerek ABD uşağı olduğunu kabul edecek, yada Türkiye partisi olmak için PKK dan kopacak.
Bir sonraki yazımız da buluşmak dileği ile...