Kanal 15 Gündem Özel programında Sayın Burdur Valisi Şerif Yılmaz’la hem programdan önce hem de programda “pelikan dosyası” üzerinde sohbet etme imkânına sahip oldum. Sayın Vali Şerif Yılmaz ilk kez bu konu hakkında konuşurken bir insana yapılan iftira ve karalama propagandasının verdiği etkiyi de görme fırsatını yakalamış oldum.  Savcılık soruşturmasının sonuna yaklaşılması Sayın Valimizin bir nebze olsun “adalet yerini bulacak” rahatlığını verse de Sayın Vali gibi bir sürü bürokrat ve siyasetçiyi de rencide etmiş durumda. İnşallah adalet yerini bulur, suçlular cezasını çeker.   Sayın Vali Şerif Yılmaz’ın geçmişine bakıldığında bu FETÖ denen vatan hainleriyle nasıl mücadele ettiği aşikar, her ne kadar Sayın Valimiz bu yapılanların FETÖ ile ilgisinin olma şansının az olduğunu söylese de ve buna programdaki gazeteci arkadaşlar inansa da bana inandırıcı gelmedi. Çünkü bunun gibi olay, iftira, yalanlarının arkasında mutlaka FETÖ örgütünün çıktığı gözükmekte. Canlı yayında da belirttiğim gibi bu örgütün 17/25 Aralık’tan sonra dernek, vakıf ve sivil toplum örgütlerinin içine girerek kamufle olduğu gözükmekte. O yüzdendir ki 12 Temmuz’daki kaleme aldığım yazıyı tekrar yayınlamak ve bu vatan hainlerin ne denli tehlikeli olduğunu hatırlatmak istedim:   “IŞİD VE PELİKAN DOSYASI” Asırlar boyunca İslam coğrafyasında devam eden kargaşa günümüzde de devam etmekte. Bakıldığı üzere nerede bir savaş varsa, Müslümanın Cihat anlayışıyla bir birini kırmasını görmekteyiz. Bu kirli savaşın en büyüklerinden biride, sınırımızda devam etmekte. Kendilerine İslam Devleti ünvanı koyarak ülkeleri karıştıran, insanları diri diri yakıp boğazlayan bu azılı örgüt, günümüzde batılı devletlerinde tepkisini çekmektedir. Ne yazık ki bunların varlığı batılı devletlerin göstermelik tepkileri ya da birkaç hava operasyonundan ibaret kalmaktadır. Çünkü IŞID’in varlığı bölgede ki kaos ortamından faydalanmak isteyen güçlerin çıkarına gelmektedir. Oluşan kaosu batılı güçlerin ne denli iyi kullandıkları aşikârdır. Almanya, İngiltere, ABD, İsrail gibi devletler IŞID’in karşısında bölücü terör örgütlerinin bağlantılarını silahlandırarak güçlendirme ve Türkiye’nin Orta Doğu üzerindeki etkisini azaltmak istemektedirler. Türkiye’nin bu denli zor bir süreçten geçmesine rağmen içimizde ki hainliğinde sınırı kalmamıştır. Rusya’yla gerildiğimiz günlerde bazı vekillerimizin Rusya ziyaretleri, hükümeti eleştirmek yerine devletin işleyişini eleştirip dış ülkelerin politikalarını savunan vekillerimiz, vekillerimizin yanında medyada Devleti zafiyete uğratmak isteyen yapılanmalar… Tabi ki bunlar Burdur’umuza da yansımaktadır. Son günlerde Burdur pelikan dosyası altında yerel medyanın ve devlet erkânının mail adreslerine gönderilen bazı e-mailler Burdur’da ki yapılanmanın ne derece vahim bir durumda olduğunun göstergesidir. 1 mail 2 mail derken gelen bu maillerin ardı arkası kesilmemiştir. Genel içeriğin devlet kademesindeki kişilerin devletin işleyişinde ki yaptıkları icraatlar değil özel hayatlarla ilgili olması da ayrı bir küstahlıktır. Bir zamanlar MHP milletvekillerinin görüntüleri üzerine yapılan karalama kampanyaları şimdilerde ise AKP üzerinde yapılmaktadır. Parti içerisinde ki bir grup koltuk sevdalılarının işi gözükse de aslında bir takım menfaat birimlerinin işine gelmektedir. Yıpranmışlıkla ekarte edilmeye çalışılan bürokrasi yetişmiş ve kalifiyeli siyasetçilerin yerine, Burdur’da ortam menfaati ve çıkarı için her türlü şer odağı içinde yer alabileceklere zemin hazırlanmak istenmektedir. Ne vahimdir ki bu kişiler kimlere hizmet ettiklerinin bile farkında değillerdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşmasında dediği gibi; ‘’Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet’’. Bu kişilerin artık IŞID’den bir farkı kalmamıştır. Nasıl IŞID’ı batılı güçler Türkiye’nin Orta Doğuda güçlenmesini engellemek için ortaya çıkardılarsa, bu dosyaları ortaya çıkaranlarda aynı zihniyetin bir ürünü olduklarını düşünmekteyim.   Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…”