CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

COVİD-19 Virüsünün Verdiği Sosyal ve Ekonomik Zararlar

Dünya gündeminde baş sırayı alan COVİD-19 virüs salgını ülkeleri tedbir almaya zorlarken sosyal ve ekonomik olarak da zarar vermekte. Bu zararın etkilerini 2020 yılı çıkmadan yaşayacağımız da bir gerçek.   Ülke olarak COVİD-19 virüs salgınına karşı alınan tedbirler çoğu ülkelerden başarılı bir şekilde ilerlemekte. Her ne kadar iç siyaset uğruna bu tedbirlere eleştiriler gelse de Dünya Sağlık Örgütünün de açıkladığı gibi Türkiye’nin sağlıkta alt yapısı güçlü gözükmekte.   Türkiye’nin COVİD-19 virüs salgını ile mücadelede dünya devletlerine karşı avantajlı olarak görmek lazım. Alınan tedbirlerin sonuç vereceği Türkiye’nin coğrafi açıdan da sıcakların artmasında faydalanarak bu virüsle mücadelede başarının yakalanması mümkün.   Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de devlet olarak bir dizi tedbirler alınsa da bu ekonomik olarak sanayisinden alında küçük esnafına varıncaya kadar bir yıkım olması kaçınılmaz görünmekte. Borçları ötelemek çare mi? Üretilen mamulün satılmaması, alım gücünün düşmesi, gelecekte ötelenen BAĞ-KUR, sigorta ve bankaların faizleri, ahtapot gibi vergi veren esnaf ve sanayicinin üzerine binmesi olarak algılanmakta. Bunun da bu salgının ekonomimize vereceği bir darbe olarak karşımıza çıkmakta.   Toplum olarak da devletten beklenen ise bu zamanda tedbirler alınarak üretime ara vermemek, zarar gören küçük esnaf ve sanayicinin en azından altı ayı yok sayarak daha sonra başlamak kaydı ile her şeyin ötelenmesi ve bankaların yıllarca sülük gibi kanını emdiği toplumun yanında olması.   Alınan tedbirlerde her ne kadar maske satılmasını yasaklayarak maske üzerinde oynanan oyunlar bozulsa da hastalık olmayanların bile maske kullanmasını teşvik etmek sağlam kişilerin hastalanmasının da önünü açmış durumda. Bilinçli kullanılmayan maskelerin zarar vereceği anlatılmaması ilerde çıkacak bir sorun.   Devletin yıllarca dar gelirli ve ihtiyaç sahiplerine verilen yardımların her ne kadar muhtarlık, sosyal hizmetler ve kaymakamlık aracı ile belirlense de bu kuralların delindiği siyasi mekanizmanın devreye girdiği, kanunlardaki boşluklardan yararlandığı da bir gerçek. Şimdi ise bu virüs dolayısı ile yapılacak yardımların yeni eklenecek ailelerden buna halktan oy alan muhtarların da siyasi mekanizmayı da katabiliriz. Yapılan yardımların yerini bulması bütün toplumun arzusu.   Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı yayında başlattığı bağış kampanyası hızla ilerlerken belediyelerin de yerelde yapmasının önü kesilmesi kutuplaştırmanın bir başka örneği. Alınacak bir kararla yapılan bağışların hangi illerde ve ilçelerde kullanılması isteniyorsa bağış yapanların seçeneği olarak bir sistem olabilseydi ve bu yardımların dağıtılması, kişilerin belirlenmesi belediyeler ve valiliklerin oluşturacağı bir komisyonla yapılabilseydi bu fikir ayrılıkları ve kutuplaşmanın da önü kesilmiş olurdu. Ülkede bu salgın karşısında bile siyasi çıkarların ön plana çıktığı görünmekte.   Evde kal çağrıları toplumda başarılı olurken sosyal patlamaların olacağı da bir gerçek. Aile geçimsizliği, sosyal yapının bozulması, yaşlıların ötekileşmesi, sosyal psikolojiden anlamayan uygulayıcıların davranışlarının ilerde sıkıntı vereceği de gün gibi ortada. Bu sıkıntılardan en çok etkilenecek kesim ise yaşlı ve geleceğin gençleri.   Dünya devletleri içinde yıllarca kendi kendine yeten bir ülke iken, son otuz yıldır yapılan tarımsal hatalardan dolayı ithal eden konumuna düşen bir ülke olarak çok acil tedbir alınması gerek. Virüs ve salgının verdiği tedbir gereğince şehir hayatındaki yaşlılarımızın köylere dönme çaresine gerekirse destek vererek üretime yönlendirilmeli. Arazilerin ekilebilmesi için gerekirse ekilen arazilere gübre ve yakıt desteği vererek 1970’lerde 97 milyon hektar olan ekilebilir arazi 2018 yılında 74 milyon hektara düştü. 97 milyon hektar arazinin ekilmesinin çarelerini aramak mecburiyetindeyiz. Dünyanın etkilendiği bu virüsten ülke olarak tahıl ve hayvansal ürünlerde ülkemiz de etkilenirse yıl sonunda tarım mamullerini mumla ararız… Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 08 Nisan 2020 - Çarşamba
CEMALETTİN BEKTAŞ

COVİD-19 Virüsünün Verdiği Sosyal ve Ekonomik Zararlar

Dünya gündeminde baş sırayı alan COVİD-19 virüs salgını ülkeleri tedbir almaya zorlarken sosyal ve ekonomik olarak da zarar vermekte. Bu zararın etkilerini 2020 yılı çıkmadan yaşayacağımız da bir gerçek.

 

Ülke olarak COVİD-19 virüs salgınına karşı alınan tedbirler çoğu ülkelerden başarılı bir şekilde ilerlemekte. Her ne kadar iç siyaset uğruna bu tedbirlere eleştiriler gelse de Dünya Sağlık Örgütünün de açıkladığı gibi Türkiye’nin sağlıkta alt yapısı güçlü gözükmekte.

 

Türkiye’nin COVİD-19 virüs salgını ile mücadelede dünya devletlerine karşı avantajlı olarak görmek lazım. Alınan tedbirlerin sonuç vereceği Türkiye’nin coğrafi açıdan da sıcakların artmasında faydalanarak bu virüsle mücadelede başarının yakalanması mümkün.

 

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de devlet olarak bir dizi tedbirler alınsa da bu ekonomik olarak sanayisinden alında küçük esnafına varıncaya kadar bir yıkım olması kaçınılmaz görünmekte. Borçları ötelemek çare mi? Üretilen mamulün satılmaması, alım gücünün düşmesi, gelecekte ötelenen BAĞ-KUR, sigorta ve bankaların faizleri, ahtapot gibi vergi veren esnaf ve sanayicinin üzerine binmesi olarak algılanmakta. Bunun da bu salgının ekonomimize vereceği bir darbe olarak karşımıza çıkmakta.

 

Toplum olarak da devletten beklenen ise bu zamanda tedbirler alınarak üretime ara vermemek, zarar gören küçük esnaf ve sanayicinin en azından altı ayı yok sayarak daha sonra başlamak kaydı ile her şeyin ötelenmesi ve bankaların yıllarca sülük gibi kanını emdiği toplumun yanında olması.

 

Alınan tedbirlerde her ne kadar maske satılmasını yasaklayarak maske üzerinde oynanan oyunlar bozulsa da hastalık olmayanların bile maske kullanmasını teşvik etmek sağlam kişilerin hastalanmasının da önünü açmış durumda. Bilinçli kullanılmayan maskelerin zarar vereceği anlatılmaması ilerde çıkacak bir sorun.

 

Devletin yıllarca dar gelirli ve ihtiyaç sahiplerine verilen yardımların her ne kadar muhtarlık, sosyal hizmetler ve kaymakamlık aracı ile belirlense de bu kuralların delindiği siyasi mekanizmanın devreye girdiği, kanunlardaki boşluklardan yararlandığı da bir gerçek. Şimdi ise bu virüs dolayısı ile yapılacak yardımların yeni eklenecek ailelerden buna halktan oy alan muhtarların da siyasi mekanizmayı da katabiliriz. Yapılan yardımların yerini bulması bütün toplumun arzusu.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı yayında başlattığı bağış kampanyası hızla ilerlerken belediyelerin de yerelde yapmasının önü kesilmesi kutuplaştırmanın bir başka örneği. Alınacak bir kararla yapılan bağışların hangi illerde ve ilçelerde kullanılması isteniyorsa bağış yapanların seçeneği olarak bir sistem olabilseydi ve bu yardımların dağıtılması, kişilerin belirlenmesi belediyeler ve valiliklerin oluşturacağı bir komisyonla yapılabilseydi bu fikir ayrılıkları ve kutuplaşmanın da önü kesilmiş olurdu. Ülkede bu salgın karşısında bile siyasi çıkarların ön plana çıktığı görünmekte.

 

Evde kal çağrıları toplumda başarılı olurken sosyal patlamaların olacağı da bir gerçek. Aile geçimsizliği, sosyal yapının bozulması, yaşlıların ötekileşmesi, sosyal psikolojiden anlamayan uygulayıcıların davranışlarının ilerde sıkıntı vereceği de gün gibi ortada. Bu sıkıntılardan en çok etkilenecek kesim ise yaşlı ve geleceğin gençleri.

 

Dünya devletleri içinde yıllarca kendi kendine yeten bir ülke iken, son otuz yıldır yapılan tarımsal hatalardan dolayı ithal eden konumuna düşen bir ülke olarak çok acil tedbir alınması gerek. Virüs ve salgının verdiği tedbir gereğince şehir hayatındaki yaşlılarımızın köylere dönme çaresine gerekirse destek vererek üretime yönlendirilmeli. Arazilerin ekilebilmesi için gerekirse ekilen arazilere gübre ve yakıt desteği vererek 1970’lerde 97 milyon hektar olan ekilebilir arazi 2018 yılında 74 milyon hektara düştü. 97 milyon hektar arazinin ekilmesinin çarelerini aramak mecburiyetindeyiz. Dünyanın etkilendiği bu virüsten ülke olarak tahıl ve hayvansal ürünlerde ülkemiz de etkilenirse yıl sonunda tarım mamullerini mumla ararız…

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.