Rahmetle andığım dava arkadaşım, dostum Muhsin Yazıcıoğlu 12 Mart 2009’da Kahramanmaraş mitinginden Yozgat Yerköy mitingine giderken helikopter kazasında hayatını kaybetti. Kazada hayatını kaybedenlerden biri de İHA muhabiri İsmail Güneş idi. İsmail Güneş’in 112 acil servis görevlileri ile konuşması hala bu toplumun hafızasında olsa gerek. Savcılığın İHA muhabirinin kamera ve fotoğraf makinesine incelemek üzere el koyması, daha sonra da İHA yetkililerine vermesi ve içindeki arşivin 6 ay sonra Cihan Haber Ajansı’nda çıkması… Bunun adına da “hukukun üstünlüğü” diyoruz, geç onu… Poyraz Köy, Ergenekon, Balyoz, İzmir casusluk davası ve Ankara’daki kozmik  oda… TSK’lerinin girilmeyen ellenmeyen dejenere edilmeyen yeri kalmıyor. Etkisizleştirmeye çalışılan bir askeri yapı  ve yıllar sonra hakimlerimiz tarafından beraat… Bunun adına da “hukukun üstünlüğü” diyoruz, geç onu… Mit tırlarının durdurulması, içinde savcısından, komutanından, polisine varıncaya kadar uluslararası bir yapı. Mahkemenin yayın yasağı getirdiği halde özel çektirilmiş ve servis ettirilmiş Cihan Haber Ajansı fotoğraf ve görüntülerini yayınlayan kim? Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül. O gün hesap sorulacağı yerde 6 ay sonra hukukun üstünlüğünü sağlamak için tutuklama… Nedeni? siyasi iktidar güçlü geldi, birilerine yaranılacak. Bunun adına da “hukukun üstünlüğü” diyoruz, geç onu… Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesi, en acısı da savunduğu fikirler ve desteklediği örgüt tarafından katledilmesi ve iki polisimizin şehit olması. Şehit olan polisimizi bırakıp kaçan arkadaşındaki zihniyet… Beş metre mesafeden kaçan teröristi vuramayan polislerimiz… Neden dejenere olan yapının elemanları kendilerini sözde şark hizmetine atadılar, ne gerek var terörist öldürmeye, ortalık karışsın bunları temizlemeye kalkınca da “hukukun üstünlüğü” diyoruz, geç onu… Bir gelenek vardır, basının yazdığı ihbar kabul edilir. Kanunda yeri olmasa da bir gelenek halini almıştır. Bu satırlarda savcılarımızın dava açabileceği çok konulara değindik, dosyalar tutulur, hazırlıklar yapılır, dava açılmaz… Neden? İstifa ederse, görevden alınırsa, tepesine çökmek için… Sözde siyasi yapının yanında yer alacaklar, şimdi neden açmıyorsun çünkü; iktidar partisinin yetkilisi ne olur olmaz başımızı belaya sokmayalım… Bunun adına da “hukukun üstünlüğü” diyoruz, geç onu… Bir çırpıda ülkenin ve Burdur’un hafızasına yer etmiş konuları yazmaya çalıştık. Bunlar çoğaltılabilir. Ancak bir ülkede basın ne kadar hürse, adalet mekanizması ne kadar hızlı işlerse, o ülkede demokrasi ve hürriyet olur. Bir toplumun mutlu olabilmesi için adaletin tam işlemesi gerekir. Gecikmiş adalet, adalet midir? Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…