Bu söz genellikle bizlere büyüklerimizden gelir; bir hata yaptığımızda, bir suç işlediğimizde veya arkadaşlarımızın düzgün insanlar olmadığında… Neden söylenir bu atasözü? Bizlerin başarılı olması için… İster iş hayatımızda isterse özel yaşantımızda veya siyasi yaşamımızda, bizlere nasihat etmek için büyüklerimiz söyleyip durur bu sözü. Dinleyen olur mu? Olmaz!
Gelelim konumuza bu halk artık siyasilerden demagoji yapmasını, belden aşağı vurulmasını, yalan yanlış konuşmasını bırakmasını istiyor. Neden? Artık bu halk neyin ne olduğunu biliyor, vereceği oyun kendisine ne getireceğinin farkında.
O zaman siyasetçi ne yapması lazım? Projelerle şehir insanının ne kazanacağını ne kaybedeceğini belirtmesi gerek; siyaseti ayaklar altına alıp, sağa sola saldırmanın bir şey ifade etmeyeceğini öğrenmesi gerek. Yani proje üretmesi, bulunduğu kentin ekonomisine ne katkı verebileceğini bunun hesabını yapması gerek, yoksa bu milleti güdülecek koyun gibi görenlerin seçimden sonra ne hale geleceğini görür gibiyim.
Dedik ya bu seçimlerde yapılabilecek proje üreten, halkına dokunan, seçildiğinde yaşam kalitesinin artacağına inanan seçmenin verdiği oyla adaylar kazanacak. Yoksa ki siyaseti çirkefleştirenler, birbirlerini belden aşağı vurarak kazanacaklarını sananlar, etrafında on beş-yirmi tane yağdanlıkla bu seçimleri alacağını sananlar havasını alacak gibi gözüküyor. Hadi hayırlısı…
“Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” misali bizim siyasetçilerde karga çok, herhalde burnu sürttükten sonra uyanacak, velhasıl kerim aklı başına gelecek.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…