Sevgili okuyucularımız, geçen yazımızda çevreci örgütlerin ülkemizde yaptığı faaliyetleri ve küresel güçlerin bu faaliyetleri ne denli kullanmaya kalktıklarını aktarmaya çalıştık. Bu, çevre örgütlerinin her ne kadar tepkisini çekse de ‘güneş balçıkla sıvanmaz’ misali o örgütler bir yerde durmak mecburiyetinde kaldılar. Tabi bizlerin yazımızda gerçekten ülkemizdeki doğal kaynakların kurutulması ve çevreye duyarlı insanları desteklememe gibi durumumuz olamaz. Yayınlanan yazımız da gerçekten çevrecilik altında küresel güçleri kullananlara karşı tepkimizi ortaya koymaktı. Bu konuların tartışması bitmeden Isparta’da düzenlenen Ulusal Mermer ve Taş Ocakları Onarım Teknikleri Sempozyumunun Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Orman Fakültesinde yapılması bizlerin de dikkatini çekti. Böylece ne kadar doğru bir konuya değindiğimi anlama imkânı buldum. Sempozyuma damgasını vuran ise SDÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan İbicioğlu’nun, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu’nun ve TÜMMER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Naci İlci’nin konuşmaları oldu.
Rektör, bu ülkenin kaynaklarını kullanmak mecburiyetinde olduklarını, ‘Eğer bu ülke gelişmiş ülkelerin seviyesine gelecekse kaynaklarımızı değerinde kullanmaktan başka çare olmadığını’, bu ülkenin başta enerji kaynaklarına karşı çıkarak bir yere varamayacağını vurguladı. Rektör İbicioğlu’nun: “Nükleer enerjiye karsı çıkıyoruz; niye tehlikeliymiş, Rusya’da yok mu, orada olan bir kaza ülkemizi etkilemiyor mu? HES’e karsıyız, RES’e karsıyız, yahu sen kimin adamısın her şeye karşısın, küresel güçlere mi hizmet ediyorsun sen karşı olman için? Elektrik olmayınca susacaksın, araban olmayınca dert yanmayacaksın yani teknolojiden uzak durabiliyor musun!” demesi not düşülecek bir durumdu. İstanbul İhracatçılar Birliği Başkanı Ali Kahyaoğlu ise “Bir insanın madenlere karşı olabilmesi için önce arabasının anahtarından, evdeki çamaşır makinasından, çatalından-bıçağından vazgeçmesi lazım. Arapların petrolü varsa ülkemizin de madeni var. Gün gelecek petrol bitecek ama bizim madenlerimiz bu ülkeyi ayakta tutacak” demesi dikkat çekti.
Sempozyumda TÜMMER Başkan Yardımcısı Naci İlci ise madencilerin bazı sorunları olduğu, hiç kimsenin bu sorunlara sahip çıkmadığını vurguladı. “Ancak bizler olmayan ağaçların parasını veriyoruz” diyerek devam eden İlci, maden olan, mermer olan yerlerde ot dahi bitmediğini ancak milyonlarca para verdikleri halde halkın gözünde çevre düşmanı olarak algılanmaktan bıktıklarını, sadece görsel algıdan bu yaygaranın koparıldığını belirtti. İlci’nin “Biz kendimiz öz sermaye ile bu işlere soyunduk, ülkemize döviz kazandırıyoruz ve bir de suçlanıyoruz. Bizler önümüzü göremiyoruz. Bugün dünyada moda olan Burdur beji yarın moda olmaktan çıkınca bizler bu mermeri nereye satacağız? Milyon dolarlarla yaptığımız yatırımlar ne olacak? Bunu düşünmeden cesaretle bu işlere girmemize saygı duyulacak yerde bizleri çevre düşmanı yapmaları zorumuza gidiyor” demesi sempozyuma damgasını vurdu. 30’a yakın akademisyen ve sivil toplum örgütünün yaptığı sunumun ülke ekonomisine ne denli önemli olduğu kayıtlara geçti. Çevre örgütlerinin ne derece yaygara yaparak gelecek nesillerin gelişmesinin önüne geçmeye çalıştıkları ve yazımızın ne kadar doğru olduğu ispatlanmıştı. Bir o kadar da sunum yapan bazı akademisyenlerin neredeyse Burdur Gölü’nün çekilmesini mermer ocaklarına bağlaması, ‘mermer ocaklarında dinamit patlatılıyor’ cümlelerinin kullanılması, çevre örgütlerinin ne kadar ön yargılı olduğunu gösterdi. O sunumlar yanlış bilgilerin ne kadar revaçta olduğunun da bir ispatı idi.
Tabi bu kadar yaygaranın ardından 6. Orman Bölge Müdürüne sorduğum ‘Mermer alanlarının yüzde kaçı ormanlık?’ sorusuna verdiği cevap ise akıllara durgunluk vermekte idi.
“Çalışan mermer ocaklarının yüzde 6,5 ormanlık” demesi Burdur Gölü’nün çekilme konusu olarak göl tabanında oluşan çatlaklar ve bunun nedenini araştırdıklarını açıklaması, çevre örgütlerini küresel güçlerin kullandığının bir göstergesi idi. Çünkü Burdur, Isparta, Afyonkarahisar ve Antalya’nın bir bölümünü kapsayan mermer havzasında yüz yıllık bir maden rezervi olduğunun bunun da 50 milyar doların üstünde bir ekonomiye kaynak oluşturduğunu, küresel güçlerin bunu engellemek için yapılan bir çalışmanın ürününün göstergesi olsa gerek!