Siyaset kavramı incelendiğinde, siyasi faaliyetlerde bulunanların ekip mücadelesinde bulunduğu, medya üzerinde bakıldığında ise bunun kişilere mâl edilmiş olması aslında bir yanılsamadır. Siyasi kavram çatışmasında liderlerin en büyük özelliklerinden biride ekiplerinin olağanca iyi kontrol edilmesi olarak görülebilir. İyi bir lider yönetici modülünden ayrı ekibinin işlerini en iyi şekilde yönlendirendir. Ekipler, etkin biçimde hedeflere ulaşmak için değişik beceri, eğitim ve görüşe sahip çalışanların yaratıcı güçlerini, emek ve bilgilerini birleştirdikleri topluluklar olduğundan bunların kontrolünü iyi bir lider sağlamalıdır. Tarihte bunun bir çok örneğini de görebiliriz
Bu gün yarın yıkılır denilen, Osmanlı Devletini 33 yıl ayakta tutan 2. Abdülhamid Han iyi bir lider olarak gösterilebilir. Kurmuş olduğu cemiyetler ve vakıflarla istihbarat servisini güçlendirmiş, Avrupa’da ki gelişmeleri yakından takip etmiş, bunu da yanında bulunan ekibine mâl etmiştir.
Aynı şekilde Çanakkale’de, Anafartalar’da, Sakarya’da, destanlar yazan Mustafa Kemal, almış olduğu kararların uygulatabilmesi ve ekibince hızlı bir şekilde tatbik edilmesi sayesinde Cumhuriyetin temelleri atılmıştır. Atatürk’ten sonra ise Milli Şef yakıştırmasına kadar yükselmiş İnönü’nün bu ekip tarafından benimsemesi ve iyi yönlendirememesi, eleştirilmesi ve iktidarının düşmesine neden olmuştur.
İnönü’nün yıpranmış politikası ve manevi duyguların ağır basması CHP’nin içinden Menderes’in yükselmesine ve liderliğinde yeni bir oluşuma gitmesine neden olmuş, kurulan yeni parti, yeni ekip, yeni bir dünya anlayışı maalesef tarihimizde kara bir leke olan idamlarla son bulmuştur.
Dönemin çalkantılı yıllarında Turgut Özal ise ekibinin sağlam ve tutucu olması, halkın desteğini medya vasıtasıyla da arkasında almasıyla beraber Cumhurbaşkanlığına kadar yükselmiş, alt tebaasında ki insanların çıkar çatışmalarını kontrol edememesinden dolayı da Cumhurbaşkanlığı döneminde yıpranmış ve partisi giderek oy kaybına uğramıştır ve tarih sayfalarına gönderilmiştir.
Bakıldığı üzere bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı zamanında ekibini kurmuş ve birçok başarılı projeye imza atmıştır. Bu başarı 3 dönem Başbakanlık sürecinde devam etmiş, 3 dönem tek başına iktidar sıfatıyla ülkeyi yönetmiştir. Ne yazık ki Cumhurbaşkanlığıyla beraber parti ekibinden uzaklaşmıştır. Ekibinin başına geçen Sayın Başbakan Davutoğlu’nun ekibi ve icraatları ise yeni bir heyecan katmamış olduğundan ekipte bocalamalar yaşanmaktadır.
Birçok ildeki başarılarda ‘’iyi lider, iyi ekip’’ kavramı söz konusudur. İstanbul’da Topbaş, Ankara’da Gökçek, İzmir’de Kocaoğlu, Eskişehir’de Büyükerşen, Isparta’da Günaydın… Senelerdir uygulamış oldukları siyasi faaliyetler ve ekip çalışmalarıyla dönemlerce iktidarda kalmayı başarmışlar ve yaşadıkları şehirlere büyük yatırımların yapılmasına vesile olmuşlardır. Bu başarılı çalışmaların yanında ne yazık ki Belediye Başkanı sıfatıyla göstermelik asfalt yamayanlar ve her sene kaldırım döşeyenlerde var.
Lider sadece kurduğu ekiple değil aynı zamanda kontrol merkezi olarak da görev almalıdır. İyi bir lider idare edilmemeli, idare etmelidir. Ekibini yönlendirmeli, yürütülen organizeye eşlik etmelidir. Çalışmak için elverişli bir atmosfer oluşturmalıdır. Ekip üyelerinin hedeflere yönlendirmeli ve motivasyonunu sağlamalıdır. Burdur’da Sayın Belediye Başkanımız Ali Orkun Ercengiz ve Bucak ilçemizde Sayın Süleyman Mutlu’nun iyi bir lider olduklarından şüphemiz yoktur. Artık iç siyasi çekişmelerinden sıyrılıp, Burdur’a daha kalıcı yatırımlar yapması, üç beş kişinin yönlendirmesinden kurtulup toplumun isteklerini, büyüme arzusunu yerine getirmeleri gerekmektedir. Çünkü liderlerin bıraktıkları tek mirasları eserleridir.
Kıssadan Hisse; Mahiye Nine derdi ki;
Evvelden beri Osmanlı’dır adımız,
Şekerden, baldan tatlı tadımız,
Önce hocamız bozuldu, sonra Kadı’mız
Kabak kadar kaldı tadımız.