Mareşal Tito (Josip Broz Tito 7 Mayıs 1892 Kumrovec - Hırvatistan doğumlu olup) fakir bir ailenin yedi çocuğundan biridir. Yıllarca komünist ideolojiyi savunan, mücadele eden Tito 1953’de Yugoslavya Devlet Başkanı seçilerek 1980’deki vefatına kadar ‘yaşam boyu devlet başkanı’ olan bir devlet adamıdır.
Türkiye’de ömrünü komünist ideolojiyi savunarak geçiren, Türkiye Komünist Talebe Teşkilat Başkanı olarak Mareşal Tito’yu ölüm döşeğinde ziyaret eden Salih Gökkaya buluşmalarını şu şekilde anlatır:
Sayın Tito’nun son yaşlı ve titrek halini yatakta görünce kendisine “Efendim, ölüm sizi korkutmasın, belki maddi olarak aramızdan ayrılacaksınız ancak sizin mücadeleniz ve yaptığınız hizmetler ebedi olarak yaşayacak!” deyince Mareşal Tito şu şekilde cevap verir: “Yoldaş, ben ölüyorum, ölümün ne demek olduğunu, nasıl korkutucu olduğunu anlatamam, anlatsam bile sizler anlayamazsınız. Toprağa karışmak, yok olmak, geri gelmemek beni çıldırtıyor! Sevdiklerinden, makamlardan ayrılıyor bir daha kavuşamayacaksınız! Bu korkunç bir şey ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, bu itirafı yapmak mecburiyetindeyim; Ben Allah’a, peygambere ve ahirete inanıyorum, dinsizlik çare değil. Düşünün bu kâinatı bir yaratan var, şu muhteşem sistemin bir kanun koruyucusu olması lazım! Öldükten sonra mazlum gidenlerle zalimlerin hesaplaşma yeri olması lazım! O yüzden ben Allah’ın varlığına, peygambere ve ahirete inanıyorum!” der tabi bu itiraf ölüm döşeğinde olmuştur. Salih Gökkaya imana gelip bu yoldan vazgeçmiştir.
Şimdi diyeceksiniz ki Mareşal Tito ile bu yazımın ne bağlantısı var? Ülke gerçeklerini göz önünde bulundurunca; insanların dünya hırsından gözlerinin kör olduğu, hoca efendi “Nasıl bilirdiniz?” deyince cenaze namazında olanların dilinde “İyi bilirdik” dese bile içinden “Para ve mevki hırsından üç kişi ile burayı idare etti, perişan etti. Şurada idarecilik yaptı, halkına kan kusturdu, şu ilin kalkınmasını, topluma faydalı olmasını heba etti!” derseler ne olacak?
Şu sıralar iktidar partisinin il ve ilçe başkanları kongreleri devam etmekte. Muhalefet partisini eleştirmeye hiçbir zaman gerek duymadım nasıl olsa kendi kendilerine yaptıkları eleştiriler ve mevki hırsı yetiyor. Ancak bir ülkeyi yöneten iktidar partisinin il başkanı bu toplumu ilgilendirir. Burdur’da AK Parti il başkanlığı için yapılan temayül yoklamaları konuşulmaya başladı. Yıllarca Burdur’un kaderinden midir nedir gelen idareci ve siyasetçiler etrafında 3 kişi ile idare etmeye çalışıyor. Gelen bütün yatırımları beceriksizliğin örneğini göstererek heba edenlerin, “Ben yaptım” mantığı ile idare edenlerin, etrafında üç kişiyi dört yapamayan beceriksizlerin, hala revaçta olması düşündürücü! İnşallah toplumun ve halkın layık gördüğü kendi içlerinde temayülden çıkan insanlar belirlenir! “Ben atadım” mantığı ile olursa vay bu halkın haline! Zaten bu zihniyetteki idareci ve siyasetçiler de bu halkın bedduasından Mareşal Tito kadar imana gelecek imkânı bulamazlar!
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…