İzmir’de yaşanan 6.6 depreminde yıkılan binaları inşa eden müteahhit ve tadilat yapan kolon kesen dükkân sahipleri tutuklandı ancak bu tutuklamalar çare mi?
Kanun boşluklarından yararlanan paragöz müteahhit ve yap - satçıların inşaat maliyetlerini düşürmek ve daha çok kazanmak için yaptığı iş bu değil mi? İzmir depreminde ölen 114 canın vebalini kim ödeyecek? Haberlerde izlediğimize göre dükkânını genişletmek için kolon kesmekten tutuklanan şahsın üst katındaki mülk sahibi karşı çıkıyor ve mahkemeye veriyor. Dükkân sahibi beraat ediyor vatandaş mahkemelerde uğraştığı ile kalıyor.
Türkiye’nin yüzde 92’si deprem kuşağı altında olduğu bilinirken neden bu tedbirler alınmaz? neden yaptırımlar ağırlaştırılmaz? neden bilirkişi sıfatı taşıyan şahısların mahkemelerin yapılan tadilatlarında demirlerin kesilmesine göz yumar anlamak mümkün değil!
Gelelim yaşadığımız Burdur’a İzmir depremi sonrası Türkiye’de olduğu gibi Burdur’da yaşayan vatandaşlar da deprem gerçeğini konuşmaya başladı. İnşaat mühendislerinin ortak söylemi ise;
1) Çimento üç kalite bunun önüne geçilmesi gerek, vatandaş ucuza mal etmek için ucuz Çimento kullanıyor.
2) Proje dışına çıkılmaması gerek projede bir binada 50 ton demir varsa vatandaş ucuza mal etmek için demirden çalıyor.
3) Beton mikserleri inşaat başında karıştırması gerek fabrikada karışıma başlıyor uzun mesafede beton dökülünceye kadar sertleşme meydana geliyor bu da beton içinde boşluklar bırakıyor.
4) Beton dökülürken olmazsa olmazlardan biride vibratör. Beton içinde boşluklar deprem anında yıkıma sebep oluyor.
5) Beton dökülürken tabla ve direk kolonlar aynı anda dökülmesi gerek. Bütünlük deprem anında mukavemet sağlıyor.
6) Beton içine her ne kadar katkı maddesi kullanılıyorsa da kalıp sökülmeden en az 12 gün beton yanmasını önlemek için sabah akşam sulanması gerek.
7) Yapı denetimin tavizsiz görevini yapması gerek. Bu da yetmez inşaat mühendislerinin ilerde bir şey olduğunda kanunen sorumlu olduğunu bilmesi gerek.
8) Yap - satçıların ve aç gözlü müteahhitlerin yüzlerce canın gitmesine, milli servetin heba olmasına sebep olurken kanun koyucularımızın da kanundaki olan boşlukları doldurması gerek
İnşaat mühendislerine sorulduğunda Burdur Allah korusun 6.5 üzerinde depremle karşılaştığında en çok Burdurun neresi zarar görür sorumuza ise; “Burdur’un 2000’den önce yapılan bütün binaların kontrol edilmesi gerek” söylemi oluşurken, “Atatürk mahallesinde yapılan blokların 2000’den önce yapıldığı, bodrumlarda nemlenme ve çürüme olduğu, beton atılırken şimdiki teknolojinin olmadığı, tehlike oluşturmakta” derken diğer mahallerde ise binaların bir iki katlı olması dolayısı ile Atatürk mahallesinden bir nebze avantajlı olduğu belirtilmekte.
Sonuç olarak inşaat mühendislerinin anlatım söylemlerine bakılınca yetkililerin çok acil kimsenin gözünün yaşına bakılmamak kaydı ile Atatürk mahallesindeki binaların testinin yapılması, sağlamsa sağlam, çürükse TOKİ kanalı yenilenmesi gerek.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…