16 Nisan Cumhurbaşkanlığı sisteminin oylandığı referandumunun kazananı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu gözükmekte. 1977’den beri Türkiye’de sol kesimi bir çatı altında birleştiren tek lider olduğu da gözükmekte. Siyaseten yorumlar değişik olsa da yüzde 25’lerden yüzde 48’lere çıkartan lider olarak da anılacak; bunun içine “hayır” diyen Saadet Partisi ve HDP’yi de katsak ta bu algı ve güç Sayın Kılıçdaroğlu’nun hanesine yazılacaktır…
Ak Parti’nin ise 15 Temmuz’dan sonra oy oranını bilinmemesine karşı referandumda “evet” çıkması AK Parti’ye yeterli gelecektir. Yeni kurulan bir siyasal yapı gibi çalışmak mecburiyetindedir. Her ne kadar tabandaki söylemlerde “Bu Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a verilen bir güven” deseler de içten içe FETÖ’cülerin partiye verdiği zararları hesaplamaya mecbur oldukları da bilinmekte. Bu referandumda içten içe FETÖ’cülerin çalıştığı “hayır” söylemlerini ülkede bir adaletsizlik olduğu; FETÖ’cülerin siyasi ayağına dokunulmadığı; mazlumların içeri alınıp suçluların dışarda olduğu; FETÖ’cü vekillerin devletten milyon dolarlarca ihale aldığı; siyasi ayağa neden dokunamadığı gibi söylemlerde bulunarak “hayır” oyu istendiği bilinmekte. Yıllardır iktidarda olan AK Parti ise yıpranmasını da göz önünde bulundurursak bu söylemlerde karşılığını almış gözükmekte. Bunun bir göstergesi olarak da Ankara ve İstanbul gibi AK Parti’nin güçlü olduğu iller gözükmesine karşı “hayır” çıkması bu iki ilin belediye başkanların FETÖ’cülere zamanında çok güçlü destek vererek, yapılanmasına zemin hazırlaması ve memur kesiminin bu iki ilde çok miktarda yaşaması olarak söylenebilir. Bu sonuca göre de Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan Binali Yıldırım’ın MHP’yi suçlamadan bu sonucu iyi tahlil etmek mecburiyetindedir çünkü; MHP destek vermeseydi bu referandumda evet çıkma ihtimali yoktu.
Gelelim bu referandumun kaybeden ve şoka giren FETÖ’cülerine… 17/25 Aralık’tan sonra AK Parti’nin içine yuvalanan kripto FETÖ’cüler önce partiyi ele geçirmeye uğraştılar. Bunu başaramayan, gözleri kan bürümüş vatan hainleri 15 Temmuz darbe girişiminde bulundular, darbe girişimi başarısız olunca yönetici kadrolarının kimisi yurt dışına kaçtı kimisi de yargının elinde. Cezaevlerinde kendi derdine düşen örgüt önce itirafçı olacakların önünü kesmeye itirafçı olanları ise hain ilan ettiler. Bir çıkış yolu olarak da Türkiye’de yeni bir siyasi söylem oluşturarak, iktidarı alaşağı ederek, bir nevi paçalarını kurtarma yolu seçildi. Buna da en hazır parti liderlik savaşlarının olduğu MHP olarak bakıldı. Bu gelişmeler olurken yeni cumhurbaşkanlığı sisteminin referanduma sunulması FETÖ’cülerin de can simidi olarak bakmasına vesile olduğu gözükmekte. Referandumda “hayır” çıkması için gece gündüz çalışan FETÖ’cüler “hayır” çıkması halinde AK Parti’den, MHP’den CHP’den ayıracakları kripto vekillerle yeni oluşacak partiyi seçime hazırlayacaklardı. Çünkü nasıl ki 15 Temmuz darbe girişimini Ağustos ayında askeri şurada atılacaklarını bildikleri için darbe girişimini erkene aldılarsa bugün de referandumdan sonra siyasi ayaklarına da dokunulacağı bilinmekte idi. Bütün bu planlar FETÖ’cüleri “evet” çıkması ile şoka soktu.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…