CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

SİZ HİÇ VATANSIZ KALDINIZ MI?

Ülke gündeminde oturan mülteci akınına karşı bir grup siyasetçi ve gazeteciler veryansın etmekte. Kimisine göre doğru kimisine göre de yanlış. Bugünkü yazımızda bilhassa kendi yaşadığım bir mültecinin dramını kalemimin el verdiği kadar yazıya dökmek istiyorum. Köyün ismi ve bayanın ismi saklı tutulmak kaydı ile…   Dört yıl önceki yaşadığım bir olayı anlatmaya çalışacağım. Halk dilinde ki söylemi ile Çerkez köyü… Bir iş icabı bu Çerkez köyüne gittiğimde işimi hallettikten sonra köy kahvesinde çay içerken sokaktan geçen ancak Suriyeli olduğu her hali ile belli olan bir bayanı gördüm. Bendenize çay ikram eden kişiye ‘sizin buralarda da Suriyeli mi var?’ deyince “evet birkaç aile var. Buda bu köyün gelini. Bizim köyde çobanlık yapan biri ile evlendirdik.” deyince dikkatimi çekti. Kendisine “bu bayanla beni konuşturur musunuz? Bir gazeteci olarak konuşmak istiyorum” deyince, “bizim kültürümüzde yabancı erkeklerle bayanların konuşması hor karşılanmaz diyerek karşı çıktı.” Kendisine bu işi yapabileceğini evlerine davet ederek hanımı ve kendisinin yanında konuşmak istediğimi bildirerek bir nevi zorladım ve ikna ettim. Bendenize çay ikram eden zat eve giderek eşi ile konuştu ve geri geldiğinde, ‘tamam iki saat sonra eve gideceklerini o Suriyeli bayanında evine geleceğini’ söyleyince bir nevi dünyalar benim olmuştu iki saat geçmek bilmedi.   İki saat geçince ev sahibi ile evin yolunu tutup evlerine vardık. Suriyeli bayan gelmiş evin hanımı ile yazın verdiği sıcak havanın etkisi ile dolaptan çıkardıkları ayranı yudumluyorlardı. Suriyeli bayan tedirgin olsa da Çerkezce evin hanımı bir şeyler söyleyerek yatıştırdı. Ben Çerkezce konuşamadığım için evin bayanı sorduğum soruları Çerkezce Suriyeli bayana çeviriyordu. Kendisine Suriye’nin neresinden olduklarını, neden Türkiye’ye geldiklerini, yaşını ve eğitim durumunu bir çırpıda sormuştum. Gözyaşlarına boğulan Suriyeli bayan Suriye’nin İdlib’e bağlı bir köyden olduğunu, kendisinin 26 yaşında İngilizce öğretmeni olduğunu, savaş çıkmadan önce öğretmenlik yaptığını, Esad güçlerinin saldırısında evlerinin isabet aldığını, babasının annesinin ve ağabeyinin öldüğünü, 8 yaşındaki küçük kardeşi ile hayatta kaldığını ve köy halkı ile cenazelerini meydanda bırakarak köy halkı ile Türkiye’ye sığındığını, daha sonra mülteci kampından buraya geldiğini ve evlendirdiklerini anlatmaya çalıştı. Kendisine “bu köyü nereden buldunuz?” soruma kendisinin Çerkez olduğunu Türkiye’deki Çerkez dernekleri aracılığı ile bu köye yerleştirdiklerini anlatınca “burada evlenmişsiniz şimdiki hayatınızdan mutlu musunuz? Deyince, “Ben 26 yaşındayım, üniversite mezunuyum yaşamak için aracılar vasıtası ile evlendim. Beyim 52 yaşında çobanlık yapmakta. Bir çobanın yaşamını ve halini siz gazetecisiniz bilirsiniz. Sizin kız çocuğunuz olsaydı mutlu olur muydu?” demesi ile soru soracak halim kalmamış boğazımda her kelime düğümlenmişti. Bana dönerek gözlerindeki yaş bir sel misali akarak; “gazeteci ağabey siz hiç vatansız kaldınız mı? Benim halimden ne anlarsınız!” dediğinde benim söyleşi de bitmişti. Son olarak bana dönerek “ne olur beni ifşa etmeyin. Azıcıkta olsa burada ki yaşamımı huzursuz etmeyin!” deyince de haber bile yapamamıştım.    Bugün bu göçmen olaylarını eleştiren siyasilere ve gazeteci dostlarıma sormak isterim; “Siz hiç vatansız kaldınız mı?” Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 27 Temmuz 2021 - Salı
CEMALETTİN BEKTAŞ

SİZ HİÇ VATANSIZ KALDINIZ MI?

Ülke gündeminde oturan mülteci akınına karşı bir grup siyasetçi ve gazeteciler veryansın etmekte. Kimisine göre doğru kimisine göre de yanlış. Bugünkü yazımızda bilhassa kendi yaşadığım bir mültecinin dramını kalemimin el verdiği kadar yazıya dökmek istiyorum. Köyün ismi ve bayanın ismi saklı tutulmak kaydı ile…

 

Dört yıl önceki yaşadığım bir olayı anlatmaya çalışacağım. Halk dilinde ki söylemi ile Çerkez köyü… Bir iş icabı bu Çerkez köyüne gittiğimde işimi hallettikten sonra köy kahvesinde çay içerken sokaktan geçen ancak Suriyeli olduğu her hali ile belli olan bir bayanı gördüm. Bendenize çay ikram eden kişiye ‘sizin buralarda da Suriyeli mi var?’ deyince “evet birkaç aile var. Buda bu köyün gelini. Bizim köyde çobanlık yapan biri ile evlendirdik.” deyince dikkatimi çekti. Kendisine “bu bayanla beni konuşturur musunuz? Bir gazeteci olarak konuşmak istiyorum” deyince, “bizim kültürümüzde yabancı erkeklerle bayanların konuşması hor karşılanmaz diyerek karşı çıktı.” Kendisine bu işi yapabileceğini evlerine davet ederek hanımı ve kendisinin yanında konuşmak istediğimi bildirerek bir nevi zorladım ve ikna ettim. Bendenize çay ikram eden zat eve giderek eşi ile konuştu ve geri geldiğinde, ‘tamam iki saat sonra eve gideceklerini o Suriyeli bayanında evine geleceğini’ söyleyince bir nevi dünyalar benim olmuştu iki saat geçmek bilmedi.

 

İki saat geçince ev sahibi ile evin yolunu tutup evlerine vardık. Suriyeli bayan gelmiş evin hanımı ile yazın verdiği sıcak havanın etkisi ile dolaptan çıkardıkları ayranı yudumluyorlardı. Suriyeli bayan tedirgin olsa da Çerkezce evin hanımı bir şeyler söyleyerek yatıştırdı. Ben Çerkezce konuşamadığım için evin bayanı sorduğum soruları Çerkezce Suriyeli bayana çeviriyordu. Kendisine Suriye’nin neresinden olduklarını, neden Türkiye’ye geldiklerini, yaşını ve eğitim durumunu bir çırpıda sormuştum. Gözyaşlarına boğulan Suriyeli bayan Suriye’nin İdlib’e bağlı bir köyden olduğunu, kendisinin 26 yaşında İngilizce öğretmeni olduğunu, savaş çıkmadan önce öğretmenlik yaptığını, Esad güçlerinin saldırısında evlerinin isabet aldığını, babasının annesinin ve ağabeyinin öldüğünü, 8 yaşındaki küçük kardeşi ile hayatta kaldığını ve köy halkı ile cenazelerini meydanda bırakarak köy halkı ile Türkiye’ye sığındığını, daha sonra mülteci kampından buraya geldiğini ve evlendirdiklerini anlatmaya çalıştı. Kendisine “bu köyü nereden buldunuz?” soruma kendisinin Çerkez olduğunu Türkiye’deki Çerkez dernekleri aracılığı ile bu köye yerleştirdiklerini anlatınca “burada evlenmişsiniz şimdiki hayatınızdan mutlu musunuz? Deyince, “Ben 26 yaşındayım, üniversite mezunuyum yaşamak için aracılar vasıtası ile evlendim. Beyim 52 yaşında çobanlık yapmakta. Bir çobanın yaşamını ve halini siz gazetecisiniz bilirsiniz. Sizin kız çocuğunuz olsaydı mutlu olur muydu?” demesi ile soru soracak halim kalmamış boğazımda her kelime düğümlenmişti. Bana dönerek gözlerindeki yaş bir sel misali akarak; “gazeteci ağabey siz hiç vatansız kaldınız mı? Benim halimden ne anlarsınız!” dediğinde benim söyleşi de bitmişti. Son olarak bana dönerek “ne olur beni ifşa etmeyin. Azıcıkta olsa burada ki yaşamımı huzursuz etmeyin!” deyince de haber bile yapamamıştım. 

 

Bugün bu göçmen olaylarını eleştiren siyasilere ve gazeteci dostlarıma sormak isterim; “Siz hiç vatansız kaldınız mı?”

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.