Her zaman bizler eleştiri ve yorum yapacak değiliz ya! Biraz da toplum Burdur Basını hakkında ne düşünüyor diyerek, üç- beş gündür kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz ya, toplumun işine geldiğinde güzide, işine gelmediği zaman taraflı, satılmış, yandaş olduğumuz, halkın basın hakkında neler düşünüyor diyerek sokakların nabzını tutmaya çalıştık. Bu alışkanlık rahmetle andığım, her zaman tanımakla övündüğüm, 28 sene bilfiil yanında çalışmakla gurur duyduğum, toplumun Enver Ören Abi dediği ve bizlerinde abisi olan rahmetli Enver Ören’in bizlere verdiği bir alışkanlıktı. Öyle ki 33 sayı çıkardığım Dergi Ayrıntı’yı ve haber sitemiz bakayrıntı’yı her ay toplum nasıl algıladı, nasıl daha iyisini yaparız alışkanlığı oldu. Her ne kadar sözde haber yapıyoruz diye binlerce kişiye ekmek veren, TV ve Ajans Haberciliğinde Türkiye’nin okulu olarak bilinen bir kuruluşa, spot mal satıyor diyerek, okuduğunu anlamayıp küçülecek kadar ileri gidenler olsa da bizlere bıraktığı özeleştiri alışkanlığı kâfi.
Burdur Sokakların nabzını tutmaya çalışırken, yıllarını öğretmenlikle geçiren eğitimci, emekli bir abimizin dedikleri belki de Burdur Basınının ne halde olduğunu ve bizler hakkında neler düşünüldüğünün bir göstergesi idi. Bizlere: “Siz, Basın görevini mi yapıyorsunuz! Basın demek 4. Kuvvetti, ne oldu da ayağa düştünüz? İki kişi Facebook’ta tartışıyor, bunu haber yapıyorsunuz, sosyal medyada yazışanlar haber oluyor, iki araç hafif birbirlerine vuruyor manşet oluyor, neymiş efendim ‘büyük kaza’, içini okuyoruz boş, kızmamak elde değil. Neymiş efendim şu milletvekili şu düğüne katılmış, utanmadan birde fotoğrafını kopyala- yapıştır yapıyorsunuz! Bir iktidar partisinde 30’a yakın yönetici istifa ediyor, bunu normal görüyorsunuz, taraflar belli. Neymiş; ‘Büyük iddia’ niye açık açık yazamıyorsunuz; tapanız sıkmıyor, elinize yazılmış sahte bir kâğıt parçası veriliyor, haber yaparak insanları rencide ediyorsunuz. Gerçeğini araştırma zahmetine bile girmiyorsunuz. Burdur’un onca sorunu var hangi biriniz dile getirebiliyorsunuz, taraf oluyorsunuz onu da başaramıyorsunuz. İşveren kisvesi altında işçilerin kıdem tazminatını vermiş gibi gösterip işçinin elinden geri alınıyor, yazmıyorsunuz; bir işçi işe girerken elinden açık senet alınıyor, yazmıyorsunuz. Burdur’da yıllarca köyden çıkarılan kömürü tunç bilek ile karıştırıp satanlar şimdi işadamı oldu yazmıyorsunuz. Biraz bu halk için çalışın, sıkıyorsa bunları dile getirin; sokak ağızı ile dalaşmayın.” demesi düşündürücü. Demek ki daha Burdur Basını olarak işlenecek çooook konunun olduğunu öğrendik. Daha anlattıklarının özetini yazmaya çalıştım. Bu anlattıklarından hem ders hem de onlarca dosya çıkar ve artık kartların açılma zamanının geldiğine inanan biri olarak inşallah bizlerde bu dosyaları yayınlamakla gurur duyarız. 2016 yılının sağlık mutluluk getirmesi dileği ile bir sonraki yazımızda buluşmak üzere hoşça kalın.