CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

ENSAR VAKFI PARALEL YAPIYA MI DÖNÜŞÜYOR?

Osmanlı’nın dağılmasında başrolü oynayan devlet içindeki yapılanma, 1800’lü yıllardan itibaren cemaat, vakıf ve derneklerde boy gösterdiği gözükmekte. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte sözde Kemalizm fikri altında toplumun inancı ile uğraşan batılı güçler; darbeler, muhtıralar ve post modern darbe girişimleri ile gün yüzüne çıktı. Bu operasyonlardan bir müddet netice alan dış mihrakların ise iktidara gelen muhafazakâr partilerin içinde dini istismar ederek cemaat ve vakıfların içerisinde yuvalandığı gözükmekte. Bunun örneği devletin içine yuvalanan sözde paralel yapıyla hala devletin mücadele etmesidir. Bu yapının en büyük özelliği ise devlet kademelerini ele geçirilerek kadrolaşmak.  Tabi istihbarı olayların bu ülkeye verdiği zarar bilinmemekte. Toplumda oluşturulan algı ise bir babanın- annenin çocuğunu işe yerleştirmek için bu paralel yapıya muhtaç kalması idi. Buna da iktidar partisi kucak açtı, hernekadar “Yanılmışız” deselerde bu, gerçeği örtmemektedir. Devlet bütün imkânlarıyla bu yapının verdiği zararı telafi etmeye çalışmakta. İktidarın ise ülke genelinde “Yüzde 20 oyumuz var” algısını oluşturan bu yapının üzerine gitmesi takdire şayandır. Gelelim “Bu yapının boşalttığı yeri Ensar Vakfımı dolduruyor?”  sorusuna… Başta şunu belirtmek gerek; bu ülkeyi yönetenlerin imanlı bir nesil istemeleri, devlet kademelerinde görev yapanlarda Allah korkusu olmasını tercih etmeleri her Müslümanın mutlu olacağı bir duygudur, işe alınanlar liyakatli olduğu müddetçe. İşte dış mihraklarında devreye girdiği yer burasıdır. Ne oldu da 2013’e kadar mütevazı bir vakıf olan Ensar Vakfı paralel yapı gibi birden bire Türkiye gündemine oturdu? Ne oldu da siyasetçilerin ziyaret ettiği, mülki idarecilerinin uğrak yeri, biryerlere idareci olmak isteyenlerin hürmet gösterdiği, iktidar partisinin il kongrelerinde “Sayın Cumhurbaşkanı bile bizleri destekliyor” diyerek listeler oluşturulduğu bir vâkıfa dönüştü!  Cemaatlerde, vakıflarda politika konuşulması, devletin işleyişine müdahil olmak, siyaset yapmak hangi inanca göredir? Akademisyen arkadaşın “Paralelciler sinsi giriyordu, bunlar bodoslama giriyorlar” demesi dikkat çekici! Bizler, dini İslam’a hizmet eden bütün cemaat vakıf ve derneklerin hizmetçisi oluruz, inancımızda bunu gerektirir. Tarihinden ders almayan bir devlet ve toplum her zaman dağılmaya mahkûmdur.  Zamanının padişahı Murat Han bir ferman yayınlar; “İlim- irfanla uğraşan, medrese talebeleri vergiden ve askerlikten muaf olacak” diye. Hacı Bayram Veli Hazretlerinin etrafında talebeler o kadar çoğalır ki; sözde talebeler ile devletin işleyişi sekteye uğramaya başlar. Murat Han; Hacı Bayram Veli Hazretlerine “Hocam talebelerinizin bir listesini verseniz de bizlerde bilsek, devletin işleyişi sekteye uğramaya başladı.” deyince Hacı Bayram Hazretleri yüksek bir yere bir çadır kurar, bütün talebelerini toplar,“Bana emir geldi talebelerimi Allah-ü Teâlâ için kurban etmem lazım.  Allah-ü Teâlâ için kurban olmak isteyenler çadırın içine gelsin!” deyince bir çocukla bir kadından başka içeri giren olmaz. İçeride önceden sakladığı koyunu keser ve kan çadırdan dışarı akmaya başlayınca dışarıda toplanan sözde talebeler kaçar. Hacı Bayram Veli Hazretleri ise Sultan Murat Han’a talebesi olarak sadece o çocukla o kadının ismini verir. Siyasete soyunan devlet işleyişinde menfaatlenmek için çalışan vakıf ve cemaatlerin durumu ortada iken aynı hataya Ensar Vakfınında düşmeyeceğine inanarak bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 28 Mart 2016 - Pazartesi
CEMALETTİN BEKTAŞ

ENSAR VAKFI PARALEL YAPIYA MI DÖNÜŞÜYOR?

Osmanlı’nın dağılmasında başrolü oynayan devlet içindeki yapılanma, 1800’lü yıllardan itibaren cemaat, vakıf ve derneklerde boy gösterdiği gözükmekte. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte sözde Kemalizm fikri altında toplumun inancı ile uğraşan batılı güçler; darbeler, muhtıralar ve post modern darbe girişimleri ile gün yüzüne çıktı. Bu operasyonlardan bir müddet netice alan dış mihrakların ise iktidara gelen muhafazakâr partilerin içinde dini istismar ederek cemaat ve vakıfların içerisinde yuvalandığı gözükmekte. Bunun örneği devletin içine yuvalanan sözde paralel yapıyla hala devletin mücadele etmesidir. Bu yapının en büyük özelliği ise devlet kademelerini ele geçirilerek kadrolaşmak.  Tabi istihbarı olayların bu ülkeye verdiği zarar bilinmemekte. Toplumda oluşturulan algı ise bir babanın- annenin çocuğunu işe yerleştirmek için bu paralel yapıya muhtaç kalması idi. Buna da iktidar partisi kucak açtı, hernekadar “Yanılmışız” deselerde bu, gerçeği örtmemektedir. Devlet bütün imkânlarıyla bu yapının verdiği zararı telafi etmeye çalışmakta. İktidarın ise ülke genelinde “Yüzde 20 oyumuz var” algısını oluşturan bu yapının üzerine gitmesi takdire şayandır.

Gelelim “Bu yapının boşalttığı yeri Ensar Vakfımı dolduruyor?”  sorusuna… Başta şunu belirtmek gerek; bu ülkeyi yönetenlerin imanlı bir nesil istemeleri, devlet kademelerinde görev yapanlarda Allah korkusu olmasını tercih etmeleri her Müslümanın mutlu olacağı bir duygudur, işe alınanlar liyakatli olduğu müddetçe. İşte dış mihraklarında devreye girdiği yer burasıdır. Ne oldu da 2013’e kadar mütevazı bir vakıf olan Ensar Vakfı paralel yapı gibi birden bire Türkiye gündemine oturdu? Ne oldu da siyasetçilerin ziyaret ettiği, mülki idarecilerinin uğrak yeri, biryerlere idareci olmak isteyenlerin hürmet gösterdiği, iktidar partisinin il kongrelerinde “Sayın Cumhurbaşkanı bile bizleri destekliyor” diyerek listeler oluşturulduğu bir vâkıfa dönüştü!  Cemaatlerde, vakıflarda politika konuşulması, devletin işleyişine müdahil olmak, siyaset yapmak hangi inanca göredir? Akademisyen arkadaşın “Paralelciler sinsi giriyordu, bunlar bodoslama giriyorlar” demesi dikkat çekici! Bizler, dini İslam’a hizmet eden bütün cemaat vakıf ve derneklerin hizmetçisi oluruz, inancımızda bunu gerektirir.

Tarihinden ders almayan bir devlet ve toplum her zaman dağılmaya mahkûmdur.  Zamanının padişahı Murat Han bir ferman yayınlar; “İlim- irfanla uğraşan, medrese talebeleri vergiden ve askerlikten muaf olacak” diye. Hacı Bayram Veli Hazretlerinin etrafında talebeler o kadar çoğalır ki; sözde talebeler ile devletin işleyişi sekteye uğramaya başlar. Murat Han; Hacı Bayram Veli Hazretlerine “Hocam talebelerinizin bir listesini verseniz de bizlerde bilsek, devletin işleyişi sekteye uğramaya başladı.” deyince Hacı Bayram Hazretleri yüksek bir yere bir çadır kurar, bütün talebelerini toplar,“Bana emir geldi talebelerimi Allah-ü Teâlâ için kurban etmem lazım.  Allah-ü Teâlâ için kurban olmak isteyenler çadırın içine gelsin!” deyince bir çocukla bir kadından başka içeri giren olmaz. İçeride önceden sakladığı koyunu keser ve kan çadırdan dışarı akmaya başlayınca dışarıda toplanan sözde talebeler kaçar. Hacı Bayram Veli Hazretleri ise Sultan Murat Han’a talebesi olarak sadece o çocukla o kadının ismini verir.

Siyasete soyunan devlet işleyişinde menfaatlenmek için çalışan vakıf ve cemaatlerin durumu ortada iken aynı hataya Ensar Vakfınında düşmeyeceğine inanarak bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.