Bu melanet FETÖ terör örgütünü 1986’da çözen ve bunlara karşı yıllarca mücadele vermeye çalışan birisi olarak söylemeliyim ki şunu tespit etmemiz lazım; FETÖ yapılanabilmek için girmediği bir kisve kalmadı. Yıllarca ANAP, DYP, CHP bir nebze de MHP içinde yer aldılar ancak MHP içinde gençleri elde edebilmek için giren örgüt bazı ülkü ocaklarında başarılı da oldu. Ta ki 2007 ve 2011 yıllarında Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli “Siyaset yapmak istiyorsa gelsin Türkiye’de yapsın.” çıkışına kadar… Tabi bunun karşılığını da kaset kumpası ile ödediler.   FETÖ siyasi gücünü de 2002’den sonra Ak Parti iktidarında aldı. Yıllardır planladıkları hain yapılanmanın su yüzüne çıktığı bir dönem oldu. Bu gücün sayesindedir ki 17/25 Aralık’tan sonra Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan dahi kendi partisine söz geçiremeyip bu örgütle mücadelede yetersiz kaldı ve 15 Temmuz vatan hainlerinin darbe girişimi ile sonuçlandı. Bir okuyucumuzun dediği gibi “çilingir sofrasında masada oturanlar duruyor yancılar içerde. Kurbanda koyun keçi bağış yapanlar içerde, tosun boğa verenler dışarda.” toplum üzerinde ayrı bir algı!   Kalkışmanın üzerinden neredeyse 1.5 sene geçmesine nazaran devletin kendini koruma refleksinden kurtulup yaşla-kuruyu ayıramayışı çok az da olsa içerde sadece Allah rızası için bu yapının içerisine girenlerin olması FETÖ terör örgütünün de işine yaramış durumda. Darbe girişiminden sonra örgütün dağılma sürecine girdiği gözükürken mahkemelerin uzaması, tutukluluk hallerin devam etmesi, açığa alınan memurların hala görevlerine dönmemesi, örgütün bunu bir fırsat bilerek yeniden yapılanmaya girmesi gözükmekte. Şimdilerde ise açığa alınan, ceza evlerinde olanların ailelerinin geçmişte olduğu gibi haftada bir evlerde toplanmaları, gruplar oluşturmaları, 221. maddeden yararlanan (etkin pişmanlık) şahısların, kendi içlerinde hain ilan etmeleri, işsiz kalan örgüt elamanlarına sahip çıkmaları, bunu da sözde AK Parti karşıtı oldukları algısını oluşturma çabaları, ailelerin çocuklarını ise tam bir vatan haini olarak yetiştirmeye çalıştıkları görünmekte! Gelecek günlerde bu örgüt ile devletin daha çok mücadele edeceği muhakkak! Dışarda PKK içerde ise FETÖ örgütü olarak Türkiye’yi güçsüz, laf dinleyen bir ülke konumuna sokmak isteyen bir ABD. Hükümetinin acilen siyasi ayağa ve toplumun dediği gibi büyük başlara dokunması, mahkemelere de kalıplaşmış bir ceza değil konuma göre ceza vererek adaletin sağlanması, emniyetin iç çekişmeden sıyrılıp örgüt üzerinde yoğunlaşması, ABD ve Avrupa’nın oyununu bozacaktır! Zaman yüz yılın oyununu bozma zamanıdır. Bu oyunu bozmak da iktidar partisine düşmektedir. Bu da güçlü bir il başkanı ve güçlü bir yönetimle olur. AK Parti bölge koordinatörü Ahmet Koca’nın yıllardır yaptığı gibi “ben atadım oldu” mantığından ziyade temayüllerden çıkan, tabanın kabul gördüğü, kendi özgüvenini sağlamış, ekibi ile bütünleşen, kolluk kuvvetleri ile yardımlaşan tavanda olduğu gibi tabanda da MHP’li il başkanı ile koordinasyonlu çalışan bir il başkanı ile başarılı olunur.    Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…