CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

KÜLTÜRÜMÜZDEKİ YÖRESEL ŞİVELER!

Türkiye coğrafyasını göz önünde bulundurulduğu zaman kültür zenginliklerimizin yok olması düşündürücü!   2004’e kadar 70 üniversite ile yüksek öğretimde eğitim faaliyeti sürdüren Türkiye 2018’e gelindiğinde ise 200 üniversiteye yaklaştık. Üniversitelerin bir özelliği de bilim üretmek, toplum katmanlarında olan kültürel varlıkları araştırmak, hangi bölgemizde hangi örf - adet var, hangi bölgelerimizde hangi konuşma şivesi var, unutulmaya yüz tutan hangi varlıklarımız var! Bunlar hem İl Kültür Müdürlüklerinin hem de   illerimizde bulunan üniversitelerin bir vicdan görevi olsa gerek! Maalesef kaybolmaya yüz tutmuş. Ne üniversitelerimizde böyle bir çalışma var ne de İl Kültür Müdürlüklerimizde böyle bir kayıt var!   Üniversitelerimiz de aslında Türk Dili Edebiyatı ve Türkçe Bölümlerinde 2017’ye kadar “Yrd. Doç.”  unvanı kazanan akademisyenlerin 63,7’sinin “Ulu Önder Atatürk’ün Hayatı, Seferberlik ve Milli Şef İsmet İnönü” konulu tez ve makale olduğunu düşünürsek acaba bu akademisyenlerin biraz da yöresel şivelerimiz ve kültürümüzle alakalı makale ve tezlerle ilgili araştırmalar daha iyi olmaz mıydı?  Türkçe Bölümü yüksek lisans ve doktorasını yapan öğrenciler için bulunmaz bir nimet olsa gerek. Unutulan bir lehçe veya şive gelecek nesillere öğretmek o ağız alışkanlığını vermek nerede ise imkânsız!   Sevgili okuyucularımız “Nereden çıktı bu konu?” diyeceksiniz. Ne benim alanım ne de bildiğim bir konu, bu kültür varlıklarının araştırılması ve bu şiveleri yazıya dökmek.   Amasya’nın Taşova ilçesi Alpaslan köyü doğumluyum. Orada ilköğretimimi ve ortaokulu okudum, Alpaslan köyü öyle bir köy ki Alpaslan Gazi’nin seyislerinden Seyit Nurettin’in yurt edindiği 1914’de 350 haneli köyden 332 kişinin seferberlik kararıyla askere gidip 193 şehit verip, köyde sağlam erkeğin kalmadığı yunan destroyere(savaş gemisi) ilk bombayı atan Molla Şükrülerin yaşadığı bir yerdir. Köyümden de kopalı nerede ise 40 sene oldu. Biraz mesleğin ve kapitalist dünyanın verdiği etki ile uzak kaldık.  Benim de mezun olduğum ortaokul 1977 mezunları whatsapp üzerinden bir grup oluşturmuşlar.   1977’de köyümüz o sene 34 mezun verdi. (Ve mezun olan arkadaşlarımızdan şu anda 5 tanesi hakkın rahmetine kavuşmuş durumda, Âllâh-ü Teâla mekanlarını cennet eylesin) Yılların özlemi olarak genelde birbirine akraba olan arkadaşlarımız sohbet esnasında köyümüzde unutulan yöresel konuşmalara atıfta bulundular. Genel kültürümüzde unutulması bu köşelerden yazı yazan birisi için acı bir olaya dönüştü. Arkadaşların yöresel konuşma şivelerimizden “hadi bakalım kim ne biliyor yaz” demeleri ve dökülen onca cümle bizim öz kültürümüzü de ne kadar uzak kaldığımızın bir göstergesi idi. (Aynur’un  “bidurların iti çokmaktan uyuya kaldık” demesi, Bahriye’nin “nadar da göresim geldi” demesi, Eda’nın “susun hele çenede bir mıdırdı var” demesi “gara lastik ayakkabum nasıl?” demesi, Asuman’ın “ganedini de al” demesi, Eda’nın “çemberini mizamla yaşmağını kiskip dola, köy içinden geçiyoz” demesi, Aynur’un “hay beytanbal” demesi, benim hatırladığım “bugün çağı çimdirdik” demem, İlhan’ın “gennabunuzla oturuyorum” demesi…) Sınıf arkadaşlarım Sevgi’den alında Erhan ve Nurcan’ından Salih’ine, Emine’sinden, Hüsnü’sünden, Ayşe’sinden, Ersin'ine varıncaya kadar arkadaşların bu şiveleri kullanması bu topraklarda yaşadığımız halde  kendi kültürümüze garip ama yabancı kalmamız düşündürücü!  İnşallah üniversitelerimiz ve İl Kültür Müdürlükleri Türkiye coğrafyasında bulunan bunun gibi yöresel kültürleri, konuşma şivelerini gün yüzüne çıkarır; atalarımızın konuşma şive ve  kültürlerini gelecek nesillere aktarmış oluruz! Tarihini ve geçmişini unutan hiçbir devlet ayakta kalmamıştır.  Bu grubu kurmakla 40 seneye yanaşan ve birbirlerini nerede ise görmemiş kişileri yan yana toplayan, kendi kültürümüzden ne kadar koptuğumuzu bizlere yaşatan kıymetli Nurcan’ımıza ve Erhan’ımıza teşekkürleri bir borç bilirim. Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle.
Ekleme Tarihi: 03 Mart 2018 - Cumartesi
CEMALETTİN BEKTAŞ

KÜLTÜRÜMÜZDEKİ YÖRESEL ŞİVELER!

Türkiye coğrafyasını göz önünde bulundurulduğu zaman kültür zenginliklerimizin yok olması düşündürücü!

 

2004’e kadar 70 üniversite ile yüksek öğretimde eğitim faaliyeti sürdüren Türkiye 2018’e gelindiğinde ise 200 üniversiteye yaklaştık. Üniversitelerin bir özelliği de bilim üretmek, toplum katmanlarında olan kültürel varlıkları araştırmak, hangi bölgemizde hangi örf - adet var, hangi bölgelerimizde hangi konuşma şivesi var, unutulmaya yüz tutan hangi varlıklarımız var! Bunlar hem İl Kültür Müdürlüklerinin hem de   illerimizde bulunan üniversitelerin bir vicdan görevi olsa gerek! Maalesef kaybolmaya yüz tutmuş. Ne üniversitelerimizde böyle bir çalışma var ne de İl Kültür Müdürlüklerimizde böyle bir kayıt var!

 

Üniversitelerimiz de aslında Türk Dili Edebiyatı ve Türkçe Bölümlerinde 2017’ye kadar “Yrd. Doç.”  unvanı kazanan akademisyenlerin 63,7’sinin “Ulu Önder Atatürk’ün Hayatı, Seferberlik ve Milli Şef İsmet İnönü” konulu tez ve makale olduğunu düşünürsek acaba bu akademisyenlerin biraz da yöresel şivelerimiz ve kültürümüzle alakalı makale ve tezlerle ilgili araştırmalar daha iyi olmaz mıydı?  Türkçe Bölümü yüksek lisans ve doktorasını yapan öğrenciler için bulunmaz bir nimet olsa gerek. Unutulan bir lehçe veya şive gelecek nesillere öğretmek o ağız alışkanlığını vermek nerede ise imkânsız!

 

Sevgili okuyucularımız “Nereden çıktı bu konu?” diyeceksiniz. Ne benim alanım ne de bildiğim bir konu, bu kültür varlıklarının araştırılması ve bu şiveleri yazıya dökmek.

 

Amasya’nın Taşova ilçesi Alpaslan köyü doğumluyum. Orada ilköğretimimi ve ortaokulu okudum, Alpaslan köyü öyle bir köy ki Alpaslan Gazi’nin seyislerinden Seyit Nurettin’in yurt edindiği 1914’de 350 haneli köyden 332 kişinin seferberlik kararıyla askere gidip 193 şehit verip, köyde sağlam erkeğin kalmadığı yunan destroyere(savaş gemisi) ilk bombayı atan Molla Şükrülerin yaşadığı bir yerdir. Köyümden de kopalı nerede ise 40 sene oldu. Biraz mesleğin ve kapitalist dünyanın verdiği etki ile uzak kaldık.  Benim de mezun olduğum ortaokul 1977 mezunları whatsapp üzerinden bir grup oluşturmuşlar.

 

1977’de köyümüz o sene 34 mezun verdi. (Ve mezun olan arkadaşlarımızdan şu anda 5 tanesi hakkın rahmetine kavuşmuş durumda, Âllâh-ü Teâla mekanlarını cennet eylesin) Yılların özlemi olarak genelde birbirine akraba olan arkadaşlarımız sohbet esnasında köyümüzde unutulan yöresel konuşmalara atıfta bulundular. Genel kültürümüzde unutulması bu köşelerden yazı yazan birisi için acı bir olaya dönüştü. Arkadaşların yöresel konuşma şivelerimizden “hadi bakalım kim ne biliyor yaz” demeleri ve dökülen onca cümle bizim öz kültürümüzü de ne kadar uzak kaldığımızın bir göstergesi idi. (Aynur’un  “bidurların iti çokmaktan uyuya kaldık” demesi, Bahriye’nin “nadar da göresim geldi” demesi, Eda’nın “susun hele çenede bir mıdırdı var” demesi “gara lastik ayakkabum nasıl?” demesi, Asuman’ın “ganedini de al” demesi, Eda’nın “çemberini mizamla yaşmağını kiskip dola, köy içinden geçiyoz” demesi, Aynur’un “hay beytanbal” demesi, benim hatırladığım “bugün çağı çimdirdik” demem, İlhan’ın “gennabunuzla oturuyorum” demesi…) Sınıf arkadaşlarım Sevgi’den alında Erhan ve Nurcan’ından Salih’ine, Emine’sinden, Hüsnü’sünden, Ayşe’sinden, Ersin'ine varıncaya kadar arkadaşların bu şiveleri kullanması bu topraklarda yaşadığımız halde  kendi kültürümüze garip ama yabancı kalmamız düşündürücü!  İnşallah üniversitelerimiz ve İl Kültür Müdürlükleri Türkiye coğrafyasında bulunan bunun gibi yöresel kültürleri, konuşma şivelerini gün yüzüne çıkarır; atalarımızın konuşma şive ve  kültürlerini gelecek nesillere aktarmış oluruz! Tarihini ve geçmişini unutan hiçbir devlet ayakta kalmamıştır.  Bu grubu kurmakla 40 seneye yanaşan ve birbirlerini nerede ise görmemiş kişileri yan yana toplayan, kendi kültürümüzden ne kadar koptuğumuzu bizlere yaşatan kıymetli Nurcan’ımıza ve Erhan’ımıza teşekkürleri bir borç bilirim.

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.