12 Eylül Askeri Darbe Anayasası’nın değiştirilmesi için Sayın Cumhurbaşkanı’nın girişimleri, yerel seçimlerden sonra Türkiye’nin gündemi oldu. Bir tarafta muhalefet partililerin ‘’Anayasa değişikliğinin gündemi değiştirmek için ve başkanlık sisteminde 3’üncü kez aday olmak için yapılan bir hamle’’ olarak bakmaları, diğer tarafta ise Cumhur İttifakı içinde yer alan partilerin de ‘’Anayasanın artık ülkenin sorunlarına cevap veremediği’’ anlayışıdır.
Bu faşist askeri darbenin yaptığı anayasanın değişmesi gerektiğini, 18 yaşında sorgu odalarında ve cezaevlerinde geçiren, vatan sevdalısı, ülkücü bir genç olarak benden fazla savunan biri kendimce olamaz.
Ancak
Türkiye’de yıllarca adaletsizliğin hüküm sürdüğü, liyakatin bir tarafa atılıp adam kayırmacılığın tavan yaptığı, fetö terör örgütünün ülkeyi kasıp kavurduğu, buna da iktidar partisinin çanak tuttuğu, vatan hainlerinin 15 Temmuz kalkışmasına kadar sözde farkına varılmadığını düşünürsek; Muhalefetinde ülkede iktidar partisinin gündemi değiştirmek için yaptığı bir girişim olarak bakmalarını normal karşılamaları gerek.
Muhalefet partilerinin iktidar partisinden beklediklerine bakacak olursak; ‘’Adaletin sağlanması, liyakatin tesis edilmesi, yıllarca eğitim camiasının üstünde bir kılıç misali duran mülakatın kaldırılması, insanca yaşanabilecek bir gelir kaynağının memur ve emeklilere sağlanması, Ak Parti il başkanlarının ve milletvekillerinin memur, işçi ve her atamaya burun sokmamaları. Yani bir profesörün tayininin lise mezunu bir siyasetçinin elinde olmaması gerektiği’’ olarak sorunlar çoğaltılabilir.
Cumhur İttifakı içinde yer alan Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli gurup toplantılarında ve basın açıklamalarında, yıllarca başkanlık sisteminde uyum yasalarının çıkması gerektiğini dile getirse bile ne hikmetse bu uyum yasalarının çıkmaması. Yerelde ve genelde vatandaşın canını o kadar yaktı ki en sonunda yerel seçimlerde bir ders verme ihtiyacı duydu.
Hangi ittifakın içinde yer aldığı henüz belli olmayan, İYİ Parti genel başkanı olarak bayrağı devralan Sn. Müsavat Dervişoğlu milliyetçi bir gelenekten gelen biri olarak, anayasa değişikliğine baştan karşı çıkması akıllara şu soruları da getirmekte; ‘’Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Dr. Devlet Bahçeli düşmanlığının verdiği hırsla gözlerine perde mi inmiş? Sayın Dervişoğlu’nun anayasa değişikliğine karşı çıkmak yerine, sivil bir anayasa savunucusu olması gerekirken, 5000 ülkücü şehit verirken, binlerce ülkücü zindanlarda çürümeye terk edilirken, binlerce ülkücünün gençliği zindanlarda heba olurken Sayın Dervişoğlu üniversite de nasıl okudu?’’ sorgulamak gerek.
Sonuç olarak bakıldığında ülkede bir anayasa sorunu olduğu gözükmekte. Bu soruna iktidar partisi ve muhalefetin el birliği ile sivil bir anayasa yapması gerek. Başkanlık sisteminde uyum yasalarının çıkarılıp sorunların giderilmesi, buna da acilen iktidarın ve muhalefetin ihtiyacı olduğu gözükmekte. Tarih anayasa yapıyoruz diye yapmama fikrine kapılanları da destek veriyoruz diye vermemek üzerine siyaset yapanları da affetmeyecek.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile...