Ülke genelinde bulunan üniversitelerimizin 98’inde Gastronomi bölümünün olması, üniversitelerimizin Türk Mutfağına verdiği önemin bir göstergesi olsa gerek. Üniversitelerimiz de Gastronomi dalının yaygın hale gelmesi için ‘’geç kalındı’’ serzenişi olsa da hiçbir başlangıç için geç değildir.   Burdur’da 21-24 Mayıs tarihinde düzenlenecek olan Türk Mutfağı haftasının İl Kültür Turizm Müdürlüğü’nün himayesinde yapılacak olması ile yurtiçi ve yurt dışında bir marka olabilmek, Burdur’a özgü yemekleri, tarihi ve turistik yerleri dünyaya tanıtmak amaçlanmakta. Misafir olarak gelecek devletlerin listesi bayağı kalabalık olarak görünmekte.  Rusya, İngiltere, Litvanya, Kırgızistan, Azerbaycan, Kazakistan gibi devletlerin katılması, hafta boyunca bu etkinliklerde çokça gösteri ve dans gösterililerinin yer alması, Burdur’da yeri yerinden oynatacak. Burdur için bir kültür devrimi diyebiliriz. Burdur halkı bu kültür etkinliklerine yoğun bir şekilde katılacak mı? yoksa her zaman olduğu gibi bu etkinliğe de nemelazım diyerek ilgi göstermeyecek mi?   Yıllardır Burdur’da yaşayan bir gazeteci olarak dünyada Medusa’nın tek renkli kabartması, dünyada en büyük konserlerin düzenlendiği Amfi Tiyatro Salonu, zamanının en büyük Stadyumu, zamanının en büyük Kapalı Mahkeme Salonu olan Kibyra’nın bulunması. 597 metre uzunluğunda İnsuyu Mağarası, kendi adına para basılan bir devlet olan Sagalassos, Türkiye’nin Maldivleri olarak bilinen Salda Gölü, Karanlıkdere Kanyonu... saymakla bitmez. Bu kadar tarihi zenginliği olan bir şehir, tanınmakta zorluk çekiyorsa bilin ki buda Burdur’un önde gelen iş insanlarımızın ve Burdur’u idare eden idarecilerimizin sorumluluğu olsa gerek.   Sonuç olarak Burdur’un, bu antik şehrin kültürel ve tarihi açıdan ülkenin gündemine oturması gerek. Bu da başta Burdur Valisi Sn. Türker Öksüz olmak üzere, idarecilerimizden alında siyasilerimize varıncaya kadar, bilhassa yıllardır Burdur’da gazetecilik yapan veya kendi çapında ‘’bende bu işin gönüllüsüyüm’’ diyen Burdur sevdalılarının bir görevi olsa gerek. İl Kültür ve Turizm müdürü olan Sn. İbrahim Emre Gürsoy’un ve ekibinin mücadelesine destek olmak gerekiyor. Yoksa kendimiz çalar, kendimiz oynarız. Gelin artık şu Burdur’un kırılmaz makus tarihini değiştirelim! Gelin, Burdur’dan bir halt olmaz diyenleri utandıralım!   Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile...