Bu köşeden birçok kez yazdık. Burdur eğer kabuğunu kırmak istiyorsa siyasetçi ve idarecilerimizin bir araya gelmesi gerekmekte. Yıllardır bir akıllı idarecimiz veya siyasetçimiz çıkarak, gelişmiş devletlerde ve illerde olduğu gibi Burdur’un; 50 yıllık yapısal dönüşümünü ve gelişimini sağlayacak bir mastır planı yapabilen çıkmadı. Nedeni ise; vekillerimiz birbiriyle anlaşamaz, idarecilerimiz de vekilleri aşamaz gününü kurtarır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali. Sonuç; beş altı tane ambulans gelir, sen getirdin ben getirdim. Su sorunu çözümü ile ilgili bir gelişme olur, çözümü ben sağladım, yok ben sağladım nereye kadar! Bakın Sayın vekillerimiz basına pompaladığınız bir Merkez Hastanemiz var. Bu bir yatırım mı yatırım, ancak vaktinde yapılmayan planın zararını Burdur görüyor. Aynı yere İl Sağlık Müdürlüğü yaptık, Acil Servis yaptık, bu milleti isyan ettirircesine uzak bir yerlere Diş Hastanesi yaptık, güçlendirme yaptık, şimdi soruyorum; Burdur’da bundan on sene önce hiç kafası çalışan idarecimiz veya siyasetçimiz yok muydu? Zamanında bir plan hazırlanıp her şey tek bir yere yada mevcut yere yapılamaz mıydı?
Bırakın artık sen ben kavgasını, ben güçlüyüm - sen güçlüsün egosunu, gelin köyünden beldesine varıncaya kadar, ilçesinden merkezimize kadar Burdur’un bütün birimlerine bir 6 aylık zaman ayırın. Elli, Yüz senelik mastır planı çıkarın, bundan sonra gelecek yatırımlar bu plan dahilinde olsun. Burdur’un geleceğini kurtarın, sizler Burdur’un geleceğini kurtaramazken nasıl olur da Bakanlık beklersiniz, nasıl olurda sen ben kavgasına girersiniz. Vay efendim bakanlık cemaatin elinde yoksa bakan olacaktık, yok efendim şu göreve gelecektik de şu sebep oldu, güldürmeyin, insanda biraz haya biraz utanma duygusu olur.
Bakın bekçi ile aşçı kavga ederken darı ambarında buğday kalmadı. Sizler kavga ederken Burdur’un geleceğini heba ediyorsunuz.
Sizleri bu köşeden davet ediyorum, 22 Nisan’da Dergi Ayrıntı’mızın kuruluş yıldönümü var, sizleri de beraberce kuruluş yıl dönümüne bekliyorum ve bu ayrışmayı unutmanızı inanmasam da umut ediyorum. Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…