Burdur’un şansından mıdır yoksa kaderinden midir bilinmez Türkiye ortalamasının üzerinde bir vali koleksiyonumuz var.  En fazla iki yılda bir vali değiştiririz.  Valilerimiz ya siyasilerle anlaşamaz ya merkezle anlaşamaz.  Merkeze çekilen Sayın Hasan Kürklü ise halkın bir nebze olsun benimsediği sevdiği bir vali profili olmuştu.  Gelin, Burdur’a gelen valilerin neden duramadıklarını bir empati yaparak değerlendirelim: Burdur yapısal olarak büyüğüne saygılı, devletine bağlı, Türkiye’de nazar değmesin olayların olmadığı huzurlu bir kenttir. Bu minvalde Burdur’da önde gelen siyasilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin bir tek özelliği ön plana çıkıyor. Bu sivil toplum örgütlerini, siyasileri yanına alamayan idareci gidiyor barınamıyor. Burdur Türkiye ortalamasının üzerinde sivil toplum örgütleri ve siyasi güce sahip bir kent olarak gözükmekte. Nüfusunun azlığına bakmazsak ayaklı gazetecilerin çok olması, yani bir saat önce şehrin bir ucunda söylenen bir sözün bir saat sonra şehrin öbür ucunda duyulması muhakkak. Sayın Valilerimizin birçoğu her ne kadar halkla bütünleşse de halkın arasına karışsa da siyasi yelpaze ile anlaşamadığı için Burdur’dan gitmiştir. Tarihe bakıldığında Burdur’dan alınan Valilerimizin büyük illerde, daha gelişmiş yerlerde vali olarak gideni pek nadirdir. Gidenlerde siyasi yelpaze ve sivil toplum örgütleri ile geçinemeyen, sevilmeyenlerdir. O yüzdendir ki Burdur’da görev yapacak Sayın Valileri operasyonel bir Vali kisvesine girmediği müddetçe Burdur’un değişmesi imkânsızdır. Yani yeni gelecek Sayın Valimizin bile ömrünün iki seneyi geçmeden alınması muhakkaktır.  O yüzdendir ki Burdur Valisinin Burdur’da tek bir görevi olmalıdır; Burdurlu sivil toplum örgütleri, siyasiler, idarecilerimiz, belediyelerimiz ne varsa bir şeye kilitlenmelidir, “2050 yılında Burdur’da ne hayal ediyorsunuz?” Proje üretilmesi gerekmekte ve yatırımlarında bu minvalde gelmesi lazım (Allah-ü Teâla bizleri kişi ile değil işi ile uğraşanlardan eylesin, âmin.)  Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…