CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ

15 gündür Türkiye genelinde olan “14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi” konusu sol cenah tarihten ders çıkarmamış bir görüntü vererek karşı çıkma açıklamaları gelmeye başladı. Özelleştirmenin dünya genelinde tarihçesine biraz bakalım.    Kapitalizmin 20. yüzyılda bölgesel krizler yanında, iki büyük ve kapsamlı bunalım yaşadığı bilinmektedir. Bunlardan birincisi 1929’da ikincisi ise 1970’li yıllarında çıkmıştır. 1929’da bir çözüm olarak kamu girişimciliği savunulmuştur.      Savaş sonrasında neredeyse bütün Avrupa ülkelerinde yaygın bir şekilde uygulanan ekonomiyi devlet eliyle canlandırma girişimleri, devlet mekanizmasının toplumsal örgütlenme içindeki yerini almıştır.   Verimli ve etkin çalışmayan, doğal monopol olmanın avantajlarını verimsiz olması kamu açıklarının en temel sebebi olarak kabul edilen kamu teşebbüsleri, bunalımın suçlusu olarak görülmüştür.   Kamu işletmelerinin özelleştirilmesinin akımı, İngiltere’de 1970’li yılların sonlarından itibaren başlamış ve diğer ülkeleri de etkileyerek hızla gelişerek yaygınlaşmıştır.   Daha sonra da Doğu ve Batı Avrupa Ülkeleri, ABD, Güney Asya Ülkeleri ve diğer gelişmekte olan ülkeler bu sürece katılmışlardır. ABD’de Başkan Reagan döneminde, Meksika’da 1983’de başlayıp 1989’da, Arjantin 1993’de, Fransa 1979’da, Almanya 1957’de, Bulgaristan 2001-2002, Hırvatistan 1991-2001, Ukrayna 2001’de, Kazakistan 1992 - 1996, Rusya 1991 - 2001.   Türkiye’de ise 24 0cak 1980 ekonomik kararlar kapsamında gündeme gelen özelleştirmeyle ilgili kanuni düzenlemeler ancak 1996’ya kadar sürmüştür. Şimdi dünya ülkelerinde hızlı bir şekilde KİT’lerden kurtulurken Türkiye’de hala özelleştirmeye karşı çıkmaları ve ekonomik olarak devletin hala KİT’leşmesini istemek siyasi açıdan nerden bakılır? Bu da Türkiye’nin ekonomik olarak kalkınmamasının önünde bir engel midir?   Sayın siyasilerimiz Burdur’daki ve diğer özelleştirilecek 13 şeker fabrikalarının devlet elinde kalması değil de yerel müteşebbisleri harekete geçirip ekonomik olarak bölge halkına faydalı olma çalışmaları acaba ne kadar verimli olur? Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 26 Şubat 2018 - Pazartesi
CEMALETTİN BEKTAŞ

ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ

15 gündür Türkiye genelinde olan “14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi” konusu sol cenah tarihten ders çıkarmamış bir görüntü vererek karşı çıkma açıklamaları gelmeye başladı. Özelleştirmenin dünya genelinde tarihçesine biraz bakalım.

 

 Kapitalizmin 20. yüzyılda bölgesel krizler yanında, iki büyük ve kapsamlı bunalım yaşadığı bilinmektedir. Bunlardan birincisi 1929’da ikincisi ise 1970’li yıllarında çıkmıştır. 1929’da bir çözüm olarak kamu girişimciliği savunulmuştur.  

 

 Savaş sonrasında neredeyse bütün Avrupa ülkelerinde yaygın bir şekilde uygulanan ekonomiyi devlet eliyle canlandırma girişimleri, devlet mekanizmasının toplumsal örgütlenme içindeki yerini almıştır.

 

Verimli ve etkin çalışmayan, doğal monopol olmanın avantajlarını verimsiz olması kamu açıklarının en temel sebebi olarak kabul edilen kamu teşebbüsleri, bunalımın suçlusu olarak görülmüştür.

 

Kamu işletmelerinin özelleştirilmesinin akımı, İngiltere’de 1970’li yılların sonlarından itibaren başlamış ve diğer ülkeleri de etkileyerek hızla gelişerek yaygınlaşmıştır.

 

Daha sonra da Doğu ve Batı Avrupa Ülkeleri, ABD, Güney Asya Ülkeleri ve diğer gelişmekte olan ülkeler bu sürece katılmışlardır. ABD’de Başkan Reagan döneminde, Meksika’da 1983’de başlayıp 1989’da, Arjantin 1993’de, Fransa 1979’da, Almanya 1957’de, Bulgaristan 2001-2002, Hırvatistan 1991-2001, Ukrayna 2001’de, Kazakistan 1992 - 1996, Rusya 1991 - 2001.

 

Türkiye’de ise 24 0cak 1980 ekonomik kararlar kapsamında gündeme gelen özelleştirmeyle ilgili kanuni düzenlemeler ancak 1996’ya kadar sürmüştür. Şimdi dünya ülkelerinde hızlı bir şekilde KİT’lerden kurtulurken Türkiye’de hala özelleştirmeye karşı çıkmaları ve ekonomik olarak devletin hala KİT’leşmesini istemek siyasi açıdan nerden bakılır? Bu da Türkiye’nin ekonomik olarak kalkınmamasının önünde bir engel midir?

 

Sayın siyasilerimiz Burdur’daki ve diğer özelleştirilecek 13 şeker fabrikalarının devlet elinde kalması değil de yerel müteşebbisleri harekete geçirip ekonomik olarak bölge halkına faydalı olma çalışmaları acaba ne kadar verimli olur?

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.