CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

CEMAAT HDP’Yİ Mİ DESTEKLİYOR?

Ülke gündeminde bir tarafta seçim heyecanı oluşturmaya çalışan partiler, bir tarafta da hükümetin devlet dilinde paralel yapı ile mücadele etmesi var. Bir ülkenin ayakta kalabilmesi, vatandaşların kendini güvende hissetmesi için yasaların eşit uygulanması,  hukukun üstünlüğüne güven duyulması mecburi gözükmekte.  Yoksa her güçlü kendi yasasını uygularsa, o ülkede ne güven kalır, ne de düzen.  Türkiye’nin 17 -25 Aralık’tan bu yana nerede ise cadı avına dönüşen bir şekilde paralel yapıya düzenlenen operasyonların kanunen, hukuken bir geçerliliğinin olduğunu düşünmek bu zamanda biraz saflık olsa gerek.  Bir hadisi şerifte “zulüm yapan zulüm görür” deniliyor. Ergenekon davasında, balyoz davasında yüzlerce masum subayımıza yapılan zulmün karşılığı bu mu?  Bu davalarda gerçekten toplum gözünde  paşalardan suçlu var mı idi? Evet Müslüman Türk toplumuna yıllarca eziyet eden bir yapının olduğunu kabul etmemek, deve kuşunun kuma kafasını gömmesine benzer. Ancak alt kademelerdeki yüzlerce emir kulu subayın da eziyet görmesi bu ülkede yaşayan insanların vicdanlarında bir yara açtı.  Bakıldığında bu subaylara, bu ülkeye tuzak kurup, zulüm yapanlar silahlı kuvvetlerini etkisizleştirmeye çalışanlar, bugün aynı zulmü kendisi görmekte. Sebep; Adaleti haklının yanında, hukuku eksiksiz işletememekten,  yani kanunlarımızın altını dolduramayışımızdan  güçlü olanın kendi menfaatine kullanmasından kaynaklanmakta. Bugüne gelirsek cemaat, seçimlerde AK Parti’nin milletvekili sayısını az çıkarabilmesi için elinden gelen gayreti göstermekte.  Bu da onlar açısından bölgesel düşünerek strateji üretmişe benziyorlar. Antalya’da HDP’yi destekleme kararı alan cemaat, Isparta’da MHP’yi,  Afyonkarahisar’da  CHP’yi, Burdur’da ise HDP’yi destekleme kararı almış gözüküyor.  Ancak, muhafazakar kesimi iknada zorlanan cemaat, HDP ve CHP’ye oy vermekte direnen, karşı çıkan kesime ise Saadet Partisi’nin ve BBP’nin oluşturduğu ittifakına oy vermelerini istemekte. Bu durum ise Türkiye genelinde yüzde 2,5 oy oranının olduğu varsayılan cemaatin bu seçimlerde kritik rol oynamaya soyunması demek.  Türkiye genelinde  % 10 barajını HDP’nin geçmesi için mücadele ederek, iktidar partisinin milletvekili sayısını 270’e indirme çabaları sonucunun ne olacağı merakla beklenmekte. Tabi son haftada atmosferin daha çok şeylere gebe kalacağı gözükmekte. Bir hatıram ise;  (12 Eylül 1980 askeri darbesinde Amasya Ağır Ceza Reisi 3. Ordu Komutanlığına bir yazı gönderir. Bölgemizde bütün sol görüşlü kişiler tutuklandığı halde, bütün faşist militanlar dışarıda, tedbirlerin alınması faşist militanların tutuklanmasını ister. Bendeniz de  bir Şubat’ta tutuklananlardanım ve günlerce geçmek bilmeyen sorgudan sonra askeri ceza evine konulduk. 9 ay sonra da mahkemeye çıktık ve gençlik yıllarımız cezaevinde geçti. İsim sırasına göre ifade verirken sıra bana gelince, ben mahkeme heyetinde bulunan ağır ceza reisine reddi hâkim talebinde bulunarak, tarafsız olamayacağını, böyle bir dilekçe verenin adil yargılama yapamayacağını anlattım. Ağır ceza reisi yanındaki askeri hâkimlerle bir müddet görüştükten sonra bizlere dönerek; doğru söylediğimi, mahkemeden çekildiğini, ileri bir tarihe mahkemenin ertelendiğini söyledi. Binlerce kişinin zulüm gördüğü askeri cunta zamanında bile adaletimizde, hukukumuzda bir haysiyet, bir şeref, adil yargılanma vardı. Acaba bugün bu adalet duygusu var mı yoksa bunları kaybettik mi?) 
Ekleme Tarihi: 13 Mayıs 2015 - Çarşamba
CEMALETTİN BEKTAŞ

CEMAAT HDP’Yİ Mİ DESTEKLİYOR?

Ülke gündeminde bir tarafta seçim heyecanı oluşturmaya çalışan partiler, bir tarafta da hükümetin devlet dilinde paralel yapı ile mücadele etmesi var.

Bir ülkenin ayakta kalabilmesi, vatandaşların kendini güvende hissetmesi için yasaların eşit uygulanması,  hukukun üstünlüğüne güven duyulması mecburi gözükmekte.  Yoksa her güçlü kendi yasasını uygularsa, o ülkede ne güven kalır, ne de düzen. 

Türkiye’nin 17 -25 Aralık’tan bu yana nerede ise cadı avına dönüşen bir şekilde paralel yapıya düzenlenen operasyonların kanunen, hukuken bir geçerliliğinin olduğunu düşünmek bu zamanda biraz saflık olsa gerek.

 Bir hadisi şerifte “zulüm yapan zulüm görür” deniliyor. Ergenekon davasında, balyoz davasında yüzlerce masum subayımıza yapılan zulmün karşılığı bu mu?  Bu davalarda gerçekten toplum gözünde  paşalardan suçlu var mı idi? Evet Müslüman Türk toplumuna yıllarca eziyet eden bir yapının olduğunu kabul etmemek, deve kuşunun kuma kafasını gömmesine benzer. Ancak alt kademelerdeki yüzlerce emir kulu subayın da eziyet görmesi bu ülkede yaşayan insanların vicdanlarında bir yara açtı.

 Bakıldığında bu subaylara, bu ülkeye tuzak kurup, zulüm yapanlar silahlı kuvvetlerini etkisizleştirmeye çalışanlar, bugün aynı zulmü kendisi görmekte. Sebep; Adaleti haklının yanında, hukuku eksiksiz işletememekten,  yani kanunlarımızın altını dolduramayışımızdan  güçlü olanın kendi menfaatine kullanmasından kaynaklanmakta.

Bugüne gelirsek cemaat, seçimlerde AK Parti’nin milletvekili sayısını az çıkarabilmesi için elinden gelen gayreti göstermekte.  Bu da onlar açısından bölgesel düşünerek strateji üretmişe benziyorlar.

Antalya’da HDP’yi destekleme kararı alan cemaat, Isparta’da MHP’yi,  Afyonkarahisar’da  CHP’yi, Burdur’da ise HDP’yi destekleme kararı almış gözüküyor.  Ancak, muhafazakar kesimi iknada zorlanan cemaat, HDP ve CHP’ye oy vermekte direnen, karşı çıkan kesime ise Saadet Partisi’nin ve BBP’nin oluşturduğu ittifakına oy vermelerini istemekte. Bu durum ise Türkiye genelinde yüzde 2,5 oy oranının olduğu varsayılan cemaatin bu seçimlerde kritik rol oynamaya soyunması demek.  Türkiye genelinde  % 10 barajını HDP’nin geçmesi için mücadele ederek, iktidar partisinin milletvekili sayısını 270’e indirme çabaları sonucunun ne olacağı merakla beklenmekte. Tabi son haftada atmosferin daha çok şeylere gebe kalacağı gözükmekte.

Bir hatıram ise;  (12 Eylül 1980 askeri darbesinde Amasya Ağır Ceza Reisi 3. Ordu Komutanlığına bir yazı gönderir. Bölgemizde bütün sol görüşlü kişiler tutuklandığı halde, bütün faşist militanlar dışarıda, tedbirlerin alınması faşist militanların tutuklanmasını ister. Bendeniz de  bir Şubat’ta tutuklananlardanım ve günlerce geçmek bilmeyen sorgudan sonra askeri ceza evine konulduk. 9 ay sonra da mahkemeye çıktık ve gençlik yıllarımız cezaevinde geçti. İsim sırasına göre ifade verirken sıra bana gelince, ben mahkeme heyetinde bulunan ağır ceza reisine reddi hâkim talebinde bulunarak, tarafsız olamayacağını, böyle bir dilekçe verenin adil yargılama yapamayacağını anlattım. Ağır ceza reisi yanındaki askeri hâkimlerle bir müddet görüştükten sonra bizlere dönerek; doğru söylediğimi, mahkemeden çekildiğini, ileri bir tarihe mahkemenin ertelendiğini söyledi. Binlerce kişinin zulüm gördüğü askeri cunta zamanında bile adaletimizde, hukukumuzda bir haysiyet, bir şeref, adil yargılanma vardı. Acaba bugün bu adalet duygusu var mı yoksa bunları kaybettik mi?) 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.