Türkiye’ye karşı başlatılan ekonomik savaştan İnşallah Türkiye daha güçlenerek çıkacak. Bunun emareleri gözükmeye de başladı. Döviz kuru üzerinde oynanan manipülasyonların azalması piyasaları biraz rahatlatsa da iç piyasada yapılan sözde indirim furyasına devletin elektrik, akaryakıt ve doğal gaz gibi ürünlerinde indirime gitmemesi de ayrı bir sorun. Özel sektörün de “indirime katkıda bulunuyoruz” açıklamaları da halkı ikna etmiş gözükmüyor! Döviz kurunun yüzde 35 seviyelerinde artması, iç piyasanın buna yüzde yüz tepki vererek artırması, daha sonrada “yüzde 10 indirim yapıyoruz” açıklamaları inandırıcı olmasa gerek!
Bu verilere bu toplum yabancı değil! Bürokrasi ve iktidar partisi seçmenleri ve yöneticileri tek cümlede birleşir: “Bizler reis’ciyiz” yani “Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasındayız, destekliyoruz”. Bu cümle hem siyasetin hem de bürokrasinin söylemi. Sayın cumhurbaşkanını dinleyen var mı hep beraber bunu değerlendirelim.
Sayın cumhurbaşkanı devletin hantal olduğunu, hızlı hareket etmesi gerektiğini söyler durur. Bu hantal yapıdan kurtulmak için de cumhurbaşkanlığı sistemi bu ülkeye çok uğraşlar sonucu milletin oyu ile geldi.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde gaye nedir? Hızlı hareket etmek, olaylara anında müdahale etmek, köhnemiş zihniyeti değiştirmek. Seçimler geçeli kaç ay oldu hiçbir bürokratın yeri değişmedi, siyasetçi bürokrasinin üzerine atar, bürokrasi siyasetçiye atar yani devletin tıkanan çarkı yine tıkalı. Sayın cumhurbaşkanı TV kanallarında ve meydanlarda konuşa dursun dinleyen yok!
Sayın cumhurbaşkanı neyi arzu ediyordu? Bu cumhurbaşkanlığı sistemi ile işi ehline yani liyakat sahibi idarecilere vererek, ülkenin gelişiminde bir atılım olsun. Bu yüzyıl Türkiye’nin damarlarındaki zehirden kurtulma, ekonomik olarak güçlenmek, üreten bir toplum olmak… Biz ne yapıyoruz? Partiye gelsin, bizlere hürmetlerini sunsun, iş üretmesin, yeter ki söylenenleri yapsın, fikir üretmesin yani uşak olsun. Sayın cumhurbaşkanı konuşa dursun dinleyen yok!
Sayın cumhurbaşkanı neyi arzu etmişti? Bu ekonomik savaştan millet olarak güçlü çıkmak, tasarruf yapmak, mücadeleyi devletin her kademesine yaymak. Bizler ne yaptık; sivil toplum örgütleri ve idarecilerimizde bulunan makam araçlarından vaz geçemediğimiz gibi çocuklarımızı makam araçları ile okula götürüyoruz. Hatta Burdur’da olduğu gibi valilik bahçesini ve etrafını güzelleştirmek için para harcıyoruz, toplumun gözünün içine baka baka “Sizler tasarruf yapın bizler harcayalım” diyoruz. Dedik ya Sayın cumhurbaşkanını dinleyen yok!
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…