Bu satırlardan her zaman dile getirdim… Bir ülkenin bir şehrin kalkınması için ortak aklın devreye girmesi gerek. Bir ilin mutlu bir kent olması için o şehrin on, yirmi ve elli yıllık projeler üretilmesi, bunun üzerine yatırımlar yapılması gerek yoksa; yapılan yatırımlar işlevsiz hale gelir.
Bir haftadır onlarca okuyucumuzun gerek mail atarak gerek bir fiil arayarak serzenişte bulunarak dile getirdiği konuları kalemimizin döndüğünce dile getirmeye çalışalım.
Okuyucularımızın dediği gibi Burdur’a otogar yapıyoruz, rüzgâra karşı. Üç yüz bin nüfusa hitap edecek beton yığını bir yapı işlevsiz hale geliyor, daha pratik bir çözüm olamaz mıydı?
Burdur’un kalbine bir bedesten çarşısı denen neidiğü belirsiz bir yapı işlevsiz halde.
Üç yüz beş yüz bin nüfusa hitap edecek kültür merkezi dikiyoruz işlevsiz…
Burdur’un kalbine bir uzay çatı dikiyoruz, altında otoparkı olmayan bir hengâme, salı günleri curcuna, uzay çatının altı otoparklı yapılamaz mıydı?
Burdur’un merkezine bir yüzme havuzu yapıyoruz müteahhit dayanmıyor.
Sağlığımız için bir acil servis yapıyoruz, hastanemiz depreme dayanıklı hale gelmesi için güçlendirme yapıyoruz üç beş sene geçmeden yeni hastane yeri arıyoruz, buluyoruz temelinin ne zaman atılacağı belli değil işlevsiz…
Burdur’un merkezine devasa bir Sağlıklı Hayat Merkezi (İl Sağlık Müdürlüğü Ek Hizmet Binası) yapıyoruz yüzde otuzunu kullanıyoruz işlevsiz…
Milli şairimizin ismini verdiğimiz bir üniversite kuruyoruz yer konusunda tartışmalar olsa da konjonktürün gerektirdiği bir alan. Birimlerini Burdur’la bütünleştiren, çaba sarf eden yok işlevsiz halde.
Milyonlarca lira para harcayıp dağın tepesine futbol sahası ve otel kuruyoruz Burdur’dan uzak tutabilmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Okuyucularımızın ortak serzenişi; üniversitemizin içine kurulan bu muazzam otel ve futbol sahası şehir içinde kurulsa idi Burdur’la bütünleşse idi Burdur ekonomisine ne katardı ne kaybederdi? Hazır futbol sahası varken yenileyerek hizmet veremez miydi? Otelin on iki ay çalışma imkânı olmaz mıydı? Dağın tepesinde kışın ortasında futbol oynatabilir misiniz? Oteli işletebilir misiniz? Hatta ısıtabilir misiniz? Hangi iş adamını kıramayıp da dağın tepesine otel yaptınız? Burdur’a işlevsiz bir yatırım daha yapmadılar mı?
Sonuç olarak; bu bir zihniyet işidir, zihniyet değişmeden başaramazsınız. Bütün yatırımlar bunlar gibi gedük kalır. Bir yatırım yapılacaksa şehrin bütün sivil toplum örgütleri, idarecileri ve siyasiler yan yana gelip istişare etmezse Burdur’a bu kadar devasa yatırımlar olduğu halde neden ‘gelişmeyen bir kent görünümünde’ olduğunu birkaç örnekle anlatan okuyucularımıza da şunu hatırlatmak istiyoruz. Mehmet Akif Ersoy üniversitesi beden eğitimi bölümündeki öğrencilerimiz BAL liginde mücadele etmekte. Bu öğrencilerimiz maçlarda para almadan ter dökmekte. Bir kampanya düzenleyip bu öğrencilerimize maddi kaynak aktarabilirsek sanırım MAKÜ spor daha güçlü olur. Bu öğrencilerimize ödeneğimiz yok, para yok diyerek bağırlarını gösteren üniversite yönetimine de şunu hatırlatmak lazım. Sanırım artık fatura kestireceğiniz müteahhit kalmadı mı? Okuyucumuzun sloganı her ne kadar ağır olsa da yazmak görevim oldu. “Yazıklar olsun Burdur gibi gelişmeye müsait olan bir kentin geleceğini karartan bu zihniyete”.
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle…