CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

Burdur FETÖ yapılanmasından anekdot

15 Temmuz’un üzerinden 4 sene geçtiği halde hala bu örgütün sosyolojik yapısı çözülmüş değil! Devlet olarak polisiye tedbirlerle üzerine gidilmeden başka hiçbir şey yapılmamakta. Bu örgütle intisaplı olanların çözülememesi, kripto yapıların hala fail olduğu düşünüldüğünde bugün adını FETÖ koyduğumuz bu yapının yarın başka bir isimle çıkması muhtemeldir. Bugün ceza evlerinde olanların veya az bir ceza ile çıkanların konuşmaması, hala bu örgütün ülkede idareyi ele alıp devleti yönetenlere hesap soracaklarına inanmaları araştırılması gereken bir olay. Bugün 2008 yılında yaşadığım bir anekdotu dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışalım.   Muş valisi iken, Burdur’a 2008 yılında cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile atanan İbrahim Özçimen atanmadan iki ay kadar önce FETÖ’nün yayın organı Cihan Haber Ajansı tarafından “İbrahim Özçimen Burdur valisi olarak atanacak” diye bir haber servis edilmişti. Daha sonra haberin ajans tarafından geri çekildiği dikkatimi çekmişti. İki ay sonra İbrahim Özçimen Burdur’a vali olarak atandı. Burdur polis göl dinlenme tesislerinde basına bir kahvaltı verdi. Bendeniz de bu kahvaltıya katıldım. Basın toplantısında kendisine ajans tarafından böyle bir haber servis edildiğini, daha sonra haberin geri çekildiğini bu bilgiyi iki ay öncesinden kendisinin mi verdiğini yoksa ajansın mı ulaştığını sormamla İbrahim Özçimen’in rengi değişti ve soruyu geçiştirdi. Çünkü kararname hazırlanmadan iki ay önce böyle bilginin servis edilmesi devletin FETÖ kontrolünde olması demektir. İbrahim Özçimen’i biraz araştırınca FETÖ’nün emniyet imamı Kozanlı Ömer lakaplı, Ömer Hilmi Özdil’in kayın biraderi olduğu bilgisine ulaşmıştım. Dananın kuyruğu da bura da koptu. Bir hafta sonra bir köşe yazısı kaleme alarak ülkeyi Fethullahcıların ele geçirdiğini, Burdur’a gelen valinin de fethullahçı olduğu, hatta beraberinde gelen koruma araçlarının plakalarının FHM (fethullah hoca müridi) olduğunu kaleme aldım. Araştırmalarda FETÖ’nün mülki idarecilerinin korumalarında bu plakaların olduğunu kendimce tespit etmiştim.   Sen misin bu yazıyı kaleme alan. Burdur’da bütün kapılar yüzüme kapanırken görev yaptığım Türkiye Gazetesi Temsilcisi olarak toplumdan dışlandım. Bugün 15 temmuz nöbetlerinde en önde bayrak sallayan zatı muhteremler ne imansızlığımı koydular ne de vatan haini olduğumu… En çok bana dokunan ise kendisini Müslüman olarak lanse eden siyasetçi bozuntusu yıllarını taş medrese teçhizatından geçiren ülkücü bendenizi komünist yapıp, gece gündüz birahanelerde içki içtiğimi, kadınlarla kızlarla gönül eğlendirdiğimi, dinsiz imansız birinin Türkiye Gazetesinde nasıl görev yapabileceğimi, rahmetli Enver Ören ağabeye şikayet etmesi, mahkeme kapılarında sürünürken adliyede avukatların oturduğu odada bir karton kâğıda bu dava için avukat aranıyor diye yazdım. Çünkü hiçbir avukat bu hainlerin şerrinden çekindiği için avukatım olmuyordu. Mahkemelere gidip gelirken her zaman rahmetli Enver Ören abinin bizlere öğrettiği ehli sünnet itikat imanımızdan başka sığınacak hiçbir şeyimiz yoktu. Köşe yazısını kaldırmam için baskı yapılsa da üç ay kadar direndim. Mahşerde inşallah büyüklerin ve Enver abinin şefaatine nail olurum. Enver ören abi bendenizi arayarak Ankara’dan siyasilerden aramayanın kalmadığını, kaleme aldığım yazının her cümlesine kefil olduğunu ancak devrin o devir olmadığını, inşallah ben görmem ama bendenizin göreceğini, bu milletin sokaklara çıkıp “ben fethullahcı değilim” diye bağıracağını, bu yüzden sıkıntı çekmemem için yazıyı kaldırırsan iyi olur demesi ile bendenizde yazıyı kaldırdım. Allah’ın hikmetinden sual olunmaz. Mahkemede hakim değişti, yeni hakim bana kürsüye yanaşmamı söyledi. Bana neden yazıyı kaldırdın deyince bende yaşadığım olayı anlattım. Davanın reddine karar vererek beni kurtardı. Bana dönerek “gazeteci her zaman benim gibi hakimleri bulamazsın” diyerek üstü kapalı uyarıda bulundu.   Bugünkü ülke gündemine ve 15 Temmuz kutlamalarına bakınca gerçekten insanın midesi bulanıyor. Düne kadar vatan hainliğimizi bırakmayanlar, fethullah hocaya dil uzatanların dili kurusun diyenler, bana siz ülkücüler kafatasçınız diyerek sözde eleştiri gerçeğinde hakaret etmeye çalışan dalkavukların şimdi biz FETÖ’cü değiliz diye bayrak sallamaları, ön sıralarda yer almak için koşturanları görünce “yarabbi sen büyüksün iyi ki bizleri Enver Ören’le tanışmak ehli sünneti öğrenip imanımızı kurtarmak nasip ettin” diye dua etmekten, şükretmekten başka elimizden bir şey gelmiyor.  Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 20 Temmuz 2020 - Pazartesi
CEMALETTİN BEKTAŞ

Burdur FETÖ yapılanmasından anekdot

15 Temmuz’un üzerinden 4 sene geçtiği halde hala bu örgütün sosyolojik yapısı çözülmüş değil! Devlet olarak polisiye tedbirlerle üzerine gidilmeden başka hiçbir şey yapılmamakta. Bu örgütle intisaplı olanların çözülememesi, kripto yapıların hala fail olduğu düşünüldüğünde bugün adını FETÖ koyduğumuz bu yapının yarın başka bir isimle çıkması muhtemeldir. Bugün ceza evlerinde olanların veya az bir ceza ile çıkanların konuşmaması, hala bu örgütün ülkede idareyi ele alıp devleti yönetenlere hesap soracaklarına inanmaları araştırılması gereken bir olay. Bugün 2008 yılında yaşadığım bir anekdotu dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışalım.

 

Muş valisi iken, Burdur’a 2008 yılında cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile atanan İbrahim Özçimen atanmadan iki ay kadar önce FETÖ’nün yayın organı Cihan Haber Ajansı tarafından “İbrahim Özçimen Burdur valisi olarak atanacak” diye bir haber servis edilmişti. Daha sonra haberin ajans tarafından geri çekildiği dikkatimi çekmişti. İki ay sonra İbrahim Özçimen Burdur’a vali olarak atandı. Burdur polis göl dinlenme tesislerinde basına bir kahvaltı verdi. Bendeniz de bu kahvaltıya katıldım. Basın toplantısında kendisine ajans tarafından böyle bir haber servis edildiğini, daha sonra haberin geri çekildiğini bu bilgiyi iki ay öncesinden kendisinin mi verdiğini yoksa ajansın mı ulaştığını sormamla İbrahim Özçimen’in rengi değişti ve soruyu geçiştirdi. Çünkü kararname hazırlanmadan iki ay önce böyle bilginin servis edilmesi devletin FETÖ kontrolünde olması demektir. İbrahim Özçimen’i biraz araştırınca FETÖ’nün emniyet imamı Kozanlı Ömer lakaplı, Ömer Hilmi Özdil’in kayın biraderi olduğu bilgisine ulaşmıştım. Dananın kuyruğu da bura da koptu. Bir hafta sonra bir köşe yazısı kaleme alarak ülkeyi Fethullahcıların ele geçirdiğini, Burdur’a gelen valinin de fethullahçı olduğu, hatta beraberinde gelen koruma araçlarının plakalarının FHM (fethullah hoca müridi) olduğunu kaleme aldım. Araştırmalarda FETÖ’nün mülki idarecilerinin korumalarında bu plakaların olduğunu kendimce tespit etmiştim.

 

Sen misin bu yazıyı kaleme alan. Burdur’da bütün kapılar yüzüme kapanırken görev yaptığım Türkiye Gazetesi Temsilcisi olarak toplumdan dışlandım. Bugün 15 temmuz nöbetlerinde en önde bayrak sallayan zatı muhteremler ne imansızlığımı koydular ne de vatan haini olduğumu… En çok bana dokunan ise kendisini Müslüman olarak lanse eden siyasetçi bozuntusu yıllarını taş medrese teçhizatından geçiren ülkücü bendenizi komünist yapıp, gece gündüz birahanelerde içki içtiğimi, kadınlarla kızlarla gönül eğlendirdiğimi, dinsiz imansız birinin Türkiye Gazetesinde nasıl görev yapabileceğimi, rahmetli Enver Ören ağabeye şikayet etmesi, mahkeme kapılarında sürünürken adliyede avukatların oturduğu odada bir karton kâğıda bu dava için avukat aranıyor diye yazdım. Çünkü hiçbir avukat bu hainlerin şerrinden çekindiği için avukatım olmuyordu. Mahkemelere gidip gelirken her zaman rahmetli Enver Ören abinin bizlere öğrettiği ehli sünnet itikat imanımızdan başka sığınacak hiçbir şeyimiz yoktu. Köşe yazısını kaldırmam için baskı yapılsa da üç ay kadar direndim. Mahşerde inşallah büyüklerin ve Enver abinin şefaatine nail olurum. Enver ören abi bendenizi arayarak Ankara’dan siyasilerden aramayanın kalmadığını, kaleme aldığım yazının her cümlesine kefil olduğunu ancak devrin o devir olmadığını, inşallah ben görmem ama bendenizin göreceğini, bu milletin sokaklara çıkıp “ben fethullahcı değilim” diye bağıracağını, bu yüzden sıkıntı çekmemem için yazıyı kaldırırsan iyi olur demesi ile bendenizde yazıyı kaldırdım. Allah’ın hikmetinden sual olunmaz. Mahkemede hakim değişti, yeni hakim bana kürsüye yanaşmamı söyledi. Bana neden yazıyı kaldırdın deyince bende yaşadığım olayı anlattım. Davanın reddine karar vererek beni kurtardı. Bana dönerek “gazeteci her zaman benim gibi hakimleri bulamazsın” diyerek üstü kapalı uyarıda bulundu.

 

Bugünkü ülke gündemine ve 15 Temmuz kutlamalarına bakınca gerçekten insanın midesi bulanıyor. Düne kadar vatan hainliğimizi bırakmayanlar, fethullah hocaya dil uzatanların dili kurusun diyenler, bana siz ülkücüler kafatasçınız diyerek sözde eleştiri gerçeğinde hakaret etmeye çalışan dalkavukların şimdi biz FETÖ’cü değiliz diye bayrak sallamaları, ön sıralarda yer almak için koşturanları görünce “yarabbi sen büyüksün iyi ki bizleri Enver Ören’le tanışmak ehli sünneti öğrenip imanımızı kurtarmak nasip ettin” diye dua etmekten, şükretmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. 

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.