Ne Türkiye’deki basının özgürlüğünün kısıtlandığından ne de baskıların artmasından veya sözde basın kisvesi altında vatan hainliğinden bahsedeceğim. Bugün gelişmekte olan bir ilde basının görevlerini tartışalım…
Gelişmekte olan illerimizde görülen hastalık basınımızda olan kopyala yapıştır mantığını değiştirmemekten kaynaklandığı gözükmekte. Sebep arandığında ise ne derler, baskı kurarlar, reklamlarımız kesilir vs…
Bu düşünceler sizce haklı mı haklı… Neden; verilecek kiralar, personel maaşları, vergiler vs. bir ay tökezlediğinde başını doğrultabilmek için aylar geçmesi…
Buna çare olarak da yerel basınımızın oda başkanlarından alın da siyasi ve mülki idarecilerimize varıncaya kadar yaptığı işleri, uygulamaları yayınlamaktan ileri gitmiyor. Bunun adına da bizler ve toplum “BASIN” diyoruz…
Basının görevi bu mu? Gelişmiş illere ve şehirlere bakıldığında ise; basın, halkın düşüncelerini siyasi ve devleti idare edenlere yansıtarak, doğru işlerin yapılmasına vesile oluyor veya siyasi kişiliklerin yapmak, uygulamak istediklerini halka yansıtıyor, halkın bilinçlenmesine vesile oluyor.
Bu geri kalmışlığın örneğini de Burdur’da yaşıyoruz. Yıllarca gelişmeyen, kopyala yapıştır mantığından ileri gitmeyen bir basın, değişmeyen başkanlarımız vs.. çoğaltmak mümkün. Ancak beni üzen tek şey basın simgesi altında ağzı süt kokanların salyalarını akıtması, sözde yazı yazmaları… Neymiş efendim emekliliğin tadını çıkarmam gerekiyormuş, kaç para alınıyormuş, taraf oluyormuşuz, dergicilikten başka gazetecilik yapmamak gerekiyormuş. Anlaşılan kaba zihinlerin yazının özünü anlama kabiliyeti bile yokmuş ve benim para karşılığında bırakın bir yazı yazmayı, lafını bile ettirmeyeceğimi anlamamış. Şimdi bende çıksam 1 Kasım seçim sürecinde kaç paralık reklam aldınız?, neden başka gazetelere de reklam verdirtmediniz, sadece sizler zıkkımlandınız, 3 dönem vekillik yapan birinin aleyhinde sahte mektuplar yayınlayarak kimlere uşaklık ettiniz? Sana bu yazıyı yazdıracak kadar iplerin kimin elinde? desem bu basın ahlakına sığar mı?
Bizler yaptığımız haberin ve yorumların arkasındayız. Bu haber bir “yorum haberidir.” Bizler ne sayın İl Başkanının ne de karşısındaki kişilerin yanındayız. Sadece toplumdaki ve kendi partili arkadaşlarının artık yüksek sesle dile getirdiklerini kaleme aldık. Nasıl ki, bizlerin eleştirme hakkı varsa, sayın İl Başkanlarının da bizleri eleştirme hakkı vardır. Halk dilinde bir söz vardır; “iki kişi konuşurken üçüncüye ne düşer” bilirsiniz bizler bir haber yaptık Sayın İl Başkanı da açıklama yaptı. Bundan doğal bir şey de yoktur. Sayın İl Başkanının yönetiminin açıklamaları da bizleri memnun etmiştir. Burdur gelişecekse tartışmaya ve eleştirilere açık olmak lazım. Zaten yıllarca bir avuç insanın güdümünde kalarak bu hale gelmedik mi? Sayın Başkan “ben hiç doğru bir iş yapmadım mı?” demişti, işte şimdi yönetimi toplayarak birlik ve beraberlik gözeterek doğru bir iş yaptınız. Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile saygı ve sevgiyle kalın…