Türkiye’nin ciğerleri yanarken suçlu aramak neyin nesi. Yok Türk Hava Kurumundaki yangın söndürme uçakları kullanılmıyormuş, yok Cumhurbaşkanlığına bağlı 13 tane uçak varmış bunların bir tanesi ile yangın söndürme uçakları alınırmış… Bir ülkenin gelişmesi kalkınması iktidar partisinin elinde olduğu gibi iktidar partisinin doğru bir iş yapmasını sağlayan da güçlü bir muhalefettir. Yani güçlü bir muhalefeti olmayan ülkelerde ekonomik olarak kalkınması da sosyal yaşantının değişmesi de zordur.
ABD’de bir ay süren orman yangınlarında yüzlerce kişi hayatını kaybederken muhalefet halk ile iç içe olup iktidar partisi ile tam uyumlu bir şekilde çalıştı. Toplumu gerginliklerden, psikolojik olarak çöküntüden kurtardı. Avusturalya’da aylarca süren yangınında hiçbir muhalefet çıkıp Bakanına ve Başkanına siyasi eleştiriyi bırakın serzenişte bile bulunmadı. Kulağımızın dibindeki Yunanistan’da haftalarca süren yangında insanların yanmamak için denizlere nasıl atladığını TV kanallarında gösterildi. Muhalefetin tutumuna baktığınızda muhalefet ve iktidarın topyekûn birleşerek halka moral vermeye çalışıldı ve yangından zarar gören vatandaşın sorunlarını halledildikten sonra yangınla nasıl mücadele edilir diye tartışmalar başladı. Bizlerde neden böyle olmaz?
Türkiye’deki büyük yangınlara bakılınca altında mutlaka bir terör olayının olduğu aşikârdır. Rahmetli Mesut Yılmaz iktidarında Türkiye’de çıkan yangınlara bakılınca PKK terör örgütünün olduğu, desteği de Yunanistan’ın verdiği yıllar sonra PKK’nın açıklamalarından anlıyoruz. 26 ilde eş zamanlı çıkan yangınlara bakılınca bunun bir provokasyon olduğunu kabul etmek lazım. Delil ve zanlı bulmak yıllar alacaktır. Teröristi elindeki silahla, kullandığı delillerle yakalayabilirsin ancak orman yangınlarında delil bulmak çok zor olduğunu faillerin ise yakalanması zaman aldığı aşikârdır. Yani ormanı yakanın silahı bir kibrittir. Bu yangınlarda bir terör eğiliminin olduğu hakkında her ne kadar İçişleri Bakanı elimizde bir delil yok dese de sadece HDP’nin sözcülerinin açıklamalarına bakınca anlaşılmaktadır. HDP ne zaman bir askerimiz ve polisimiz şehit olsa Türkiye gündemi üzerlerine çevrildiğinde sıkışınca demokrasiden barıştan söz ederek sıyrılmaya çalışılmaktadır. İki gündür HDP açıklamalarında halkın tepkisinden olacak ki açıklamada bulunma gereği duydu.
Sonuç olarak Türkiye’de muhalefet partilerin iktidar olacağız hırsından çok Tayip Erdoğan düşmanlığı gözlerini o kadar karartmış ki siyasi söylemlerinde ve yangın yerlerinde Türk toplumunun ciğerleri yanarken siyasi rant peşindeler. Diğer muhalefet partilerini bu toplum anlayabilir ancak ana Muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun Manavgat’taki açıklamaları kendisine hiç yakışmadı. Söyledikleri kendi açısından doğru olabilir elbette gerçekte olabilir ancak bu söylemleri milletin ciğerlerinin yandığı bir ortamda yapmak ne kadar doğru? Sayın Kılıçdaroğlu basın toplantısında Ülke genelindeki STK ve belediyelerin topyekun yardıma koştuğu gibi burası siyaset yeri değil burası halkla bütünleşme yaraları sarma yeri, hükümetin orman yangınlarına karşı aldığı tedbirlerin ne kadar yanlış ve başarısız olduğu aşikârdır bunun hesabını yangında oluşan yaralarımızı sardığımızda soracağız diyebilseydi sanırım milletin gönlünde taht kurardı.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…